kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ali Kirca @ SABAH
 

Taraf-tar!

Cumartesi günü İnönü Stadı'nı renk cümbüşüne çeviren seyircilerin Ersun Yanal'dan daha "günahkar" ilan edilmesi, traji-komik bir "tiyatro" olmuştur gerçekten de...
Ortada "taraf" olunacak bir şey yokken, gelen insanlardan olmayan bir şeye "taraftar" olmalarını kim isteyebilir ki?
"Türkiye'ye taraf olmak" yetmez mi diyenler varsa, hemen söyleyelim ki... YETMEZ!
Hepimiz ülkemizi, Türkiye'mizi çok seviyoruz öyle değil mi, buna hiç kuşku yok...
Her birimiz Türkiye sevgimizi kimseyle kıyaslamayız, yarıştırmayız.. Ben kıyaslamam şahsen.. Kimse kıyaslamaz... Kıyaslatmaz hatta...
Ama durup dururken, günün herhangi bir anında sevgimizi sloganlara döküp, durduk yerde bağırmayız; öyle değil mi?
Ya da... Sevginizi "sessiz" yaşamanız -ki olağan bir günde başka nasıl yaşanabilir-; ülkenizi sevmediğiniz anlamına mı gelir?
"Bir şey" olması gerekir bunun için, o sevgiyi "şarkılara, sloganlara ve çığlığa" dönüştürecek bir şey!..
O gün... O akşam... İnönü Stadı'nda... "Yeterince" bağırmadığı söylenen seyircileri, sırf "yeterince" bağırmadılar diye; kim, Türkiye'yi sevmemekle suçlayabilir? Kim? Ne hakla?
Cevap verilmesi gereken asıl soru şudur: Siz "bağırtmak" için ne yaptınız? (Sahada ellerinden geleni yaparak ter akıtan çocukları kastetmediğimi herkes biliyor elbette!..)


Bir de "sponsor seyirci" tanımlamasıyla "aşağılamalar" var ki... Traji-komikten ziyade, sadece "komik!"
Tüm dünyada, uluslararası bütün turnuvalarda, artık kendi imkanlarıyla maça gelen seyircinin yerini "sponsor seyirci"nin aldığını bilmeyen var mı?
Bu uygulamanın, hem futbola önemli maddi destek sağladığını, hem seyirci profilini değiştirdiğini, hem de sporda "şiddet"in kökünü kazıyan en önemli "yenilik" olduğunu bilmeyen var mı?
Bu "yenilik" sayesinde, karşılaşmaların yapıldığı kentlerin ve maçların oynandığı statların "renkli karnaval" görüntülerine sahne olduğunu bilmeyen var mı?
Hiç şüpheniz olmasın!
Sponsorlardan "imkan ve bilet" bularak maça gelme çabası gösterenlerin hemen tamamı "gerçek futbol seyircisi"dir.
Sanıldığı gibi "tesadüf" eseri yolu oraya düşmüş "tiyatro-sever"ler değildir. (İçlerinde vardır ama keşke tamamı; aynı zamanda tiyatroyu da seviyor olsa, daha da hoş olurdu!.. O da ayrı hikaye...)
Sponsor seyirciler bağırmazmış!
Daha bir yıl önce Lizbon'daydık. Avrupa Şampiyonası Finali'nde, stadın iki tribününü "mavi-beyaz" renklere boyayan Yunan taraftarların çok büyük bir bölümü "sponsor firmalar"ın misafiriydi.
Doksan dakika susmadı "Hellas Oley Oley!" tezahüratı, doksan dakika gök gürültüsü gibi gürlediler!.. O coşkuyla kupayı da alıp gittiler. Neden bilmiyor musunuz?
Sahada "final"e kadar çıkmış ve sahiden "taraf" olunacak makine gibi oynayan bir takım vardı!
Çok değil, daha iki hafta önce, Olimpiyat Stadı'nda yere göğe koyamadığımız Liverpool taraftarlarının başlarındaki "tüylü sponsor halkaları"nı görmediniz mi?
Ve nasıl doksan dakika susmadıklarını? Çünkü asla "teslim" olmayacağını bildikleri bir takımın futboluna "taraf"tılar!


Ve o cumartesi akşamı... "Bir şey"e taraf olunca, taraftar kimliği de açığa çıkmadı mı maçın sonunda?
Hani şu; hiçbir organizasyon ve ön hazırlık olmadan, kendiliğinden yükselen "Hakan Şükür" protestosu...
Çoğu yine "Sponsor" olan "seyirciler"di patlayanlar değil mi? Çünkü "taraf"tılar orada...
Hemen hepsi Hakan'ın arkadaşı olan futbolcuların alınmasına gerek de yoktu... Hedefin "kim" olduğu belliydi.
Dünyanın en büyük ve en ünlü teknik direktörlerini bugün "Milli Takım"ın başına getirseniz, daha hiçbir maçı izlemeden kadroya alacakları ilk oyuncu kim olur sizce?
Hiç konuşmadan! Hiç tartışmadan! Kimin adını yazarlar listenin başına?
Onların bile asla tartışmayacağıbir olguda "tartışma" yaratıp, durduk yerde krize sebep "olan"ın, duyduğu seslere şaşırıp öfkelenmesine gerek yok ki!
Rüzgar eken "istifa" biçer! (Birileri derse ki, ya yarınki maçlardan sonra şans dönerse! Dünya 3.sünün sıradan bir grupta play-off'a kalma uğraşına "taraf" olmak kolay mı? Keşke! Keşke de!..)

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Tayfun!   / 04-06-2005
 Altı yıl geçti, hâlâ yerdeyiz!   / 02-06-2005
 Hükümetler için birlik, halk için ekonomik!..   / 31-05-2005
 Spor sayfasındaki yazı!   / 28-05-2005
 Hagi giderse biz de gideriz!   / 28-05-2005
 Kime sormalı?   / 26-05-2005
 Ölüm geni yok!   / 24-05-2005
 Papazın Çayırı'nda ezeli rekabet!   / 21-05-2005
 Usame'nin yengesi konuşuyor!   / 17-05-2005
 Kimseye etmem şikâyet   / 14-05-2005
ERDAL ŞAFAK
Ankara-Şam-Washington üçgeni
Başbakan Erdoğan'ın Başkan...
ALİ KIRCA
Taraf-tar!
Cumartesi günü İnönü Stadı'nı renk cümbüşüne...
ÖMER LÜTFİ METE
Beni sokmayan 'yalan'
Türkiye'nin AB üyelik adaylığının...
UMUR TALU
Çıt çıkmadan...
"Fildişi kulelerde bölge halkından...
YILMAZ ÖZDİL
Çankaya'nın türbanı
Yumurta kapıya dayandı. Hassas...
ERGUN BABAHAN
Türban yasağı
Demokrasinin, aklın kurallarını zorluyor,...
AB'de meydan muharebesi
İki "hayır" sonrası İngiltere, ortak anayasa referandumunu erteleme...
Coni kaset çıkardı: Neyim var ki rapten gari!
"Irak'ta yaşananları sadece televizyonlardan ve gazetelerden...
Ya Terim ya Luce
Ya Terim ya Luce
Federasyonda başkan Bıçakcı ile başkanvekili Doğan'a yakın gruplar...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu