| |
|
|
Görüntü var, ses yok!
Türkiye - Yunanistan Maçı Ve Tribünler.
Haberlere bakıyorum... Hemen her yerde özetle aynı şey söyleniyor: 'Tribünler güzel, futbol kötü.' Doğru! Tribünlerin 'görüntüsü' harikaydı. Peki ya sesi? İşte bu noktada ciddi bir sorun vardı. Nedenini, nasılını anlatmadan önce gelin geçmişe, Türkiye-İngiltere maçına dönelim... Hani 0-0 berabere kaldığımız, Beckham'ın penaltı kaçırdığı maç...
O maçtan sonra şöyle bir saptama yapmıştık: Biletlerin çoğunluğu sponsor firmalara veriliyor. Onun sonucu olarak bayiler, çekiliş şanslıları filan maça geliyor. Bu kişiler elbette iyi niyetli ancak tribünün gereğini yapamıyorlar. Nedir tribünün gereği: 1) Organize olacaksın... 2) Başında liderler (amigolar vs.) olacak... 3) Hep birlikte aynı sloganı bağıracaksın... 4) Takımı zor anlarda da destekleyeceksin... 5) Rakibi ve hakemi sesinle, tepkinle baskı altına almaya çalışacaksın... 6) Seyircinin çoğunluğu sesi gür çıkan gençlerden oluşacak... İngiltere maçı Fenerbahçe'nin stadında oynanmıştı. Bildiğiniz gibi Şükrü Saracoğlu'nun akustiği gayet iyidir. Ama yine de o maçta seyircinin sesi, yukarıda saydığım şartlar oluşmadığı için görece cılız kalmıştı. Sadece Migros tribününün üstünde konuşlanan Genç Fenerbahçeliler 90 dakika, bir an dahi susmadan Milli Takım'ı desteklemişti.
Bu hatırlatmadan sonra gelelim Yunanistan maçına... Yine sponsor firmaların güzel organizasyonuna şahit olduk. Mesela ben maça Turkcell grubuyla gittim. Bebek'ten hareket eden tekne önce bir Boğaz turu attı. Yanımızda Turkcell'den maç bileti kazanan 5 Yunan genci de vardı. Dostluk havası çok hoştu: Türk ve Yunan bayrakları dalgalandı teknede. Müzikler çalındı. Kapıdaki organizasyon da gayet iyiydi. Bayraklar, birbirine vurunca dambır dambır ses çıkaran özel balonlar ve formalar dağıtıldı. Bütün bunların sonucu olarak tribünlerin manzarası şahaneydi: Yer gök kırmızı-beyazdı.
Peki maç başlayınca ne oldu? Hani endamı fıstık, sesi kısık mankenler vardır. Bunlar teknolojik stüdyo numaralarıyla albüm çıkarır. Ancak iş canlı konsere gelince miyavladıkları ortaya çıkar ya... İşte biz de onlara benzedik. Ne bizimkileri ateşledik, ne hakemi etkiledik, ne rakibin moralini bozduk. Maçtan sonra ıslıklanan futbolcular; "Bize kızıyorsunuz ama siz de bizi doğru dürüst desteklemediniz" dedi. Bu açıdan yerden göğe kadar haklılar. 0-0'lık 'tezahürat özürlü' İngiltere maçı 2003'te oynanmıştı. Aradan iki yıl geçti; hiç ders çıkarmamışız.
|