Neden üzerimize geliyorlar? Tut kelin perçeminden

Tut kelin perçeminden

Havaalanları Yer Hizmetleri AŞ kısa adıyla HAVAŞ geçen hafta Ciner Gurubu bünyesinden çıktı. Böylece Ciner Gurubu'nun havacılık sektörüyle bir ilgisi kalmadı. Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali işletmecisi Tepe-Akfen-Vie'nin (TAV) Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın ve Murahhas Azası Sani Şener iyi bir zamanlama ile kendilerine havacılık sektöründe ufuk açacak bir şirketi satın aldılar. Turgay Ciner de yine iyi bir dönemde HAVAŞ'ı, asıl ilgi alanlarını daha da geliştirmek için elden çıkardı.
Şimdi gelelim konuyu bilmeyenlerin, aslını astarını araştırma zahmeti göstermeden, güya bağımsız ve bağlantısız gazetecilik yapanların bizi de hadiselere dahil ettikleri dedikodularına.
Bunların dayanaksız iddialarına göre Turgay Ciner'in gözü İstanbul Atatürk Havalimanı'nda imiş. "Bu yoğunlaşma ile birlikte TAV bir anda ekarte edilmesi gereken güçlü bir rakip" haline dönüşmüş. Bu çıkar çatışması kendini Sabah ve atv'deki haberlerde göstermiş; '7 Mart 2005'te Güntay Şimşek kaleme almış: Manşetin adı "Devletten tarifli ihale". Bir defa böyle bir haber hiçbir zaman Sabah'ta manşet olmadı. Sadece benim köşemde bir yorum olarak kaldı. Ayrıca HAVAŞ da bahsi geçen ihaleye katılan şirketler arasında değildi.
Atatürk Havalimanı'nda pasaport kontrolüne TAV tarafından getirildiği iddia edilen tek sıra uygulamasının Sabah'ta olumsuz haber yapıldığı ise yanlışlarla dolu. Zira, söz konusu uygulama, TAV yönetimince değil havalimanı mülki idare amirliği tarafından yapılmış ve Sabah gazetesi sayfalarına da doğal olarak bu haber yansımıştır. Kaldı ki her meydanda pasaport kuyruklarının uzaması işletmeciyi kaçınılmaz olarak rahatsız eder. Hangi işletmeci bu durumdan memnun olabilir ki?
"Bağımsız ve bağlantısız gazetecilerin" gerçeklerden kopmaları halinde nasıl yorum yaptıklarına bir not düşmek istedim.