kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ergun Babahan @ SABAH
 

Tarihçiler de tartışamadı

Ermeni konferansına katılacak olan, Amerika ve Fransa'nın önde gelen üniversitelerinde görev yapan bilim adamlarının ne diyeceğini ben merak ediyordum.

Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlenmesi planlanan ancak son anda ertelenen Ermeni Konferansı ile tırmanan gerilimle ilgili iki tavır net olarak ortaya çıktı. Biri özgürlükçü; Avrupa Birliği'nin demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne dayanan değerlerine içten inanan tavır, diğeri ise AB'yi bir değerler sistemi olarak değil, menfaatler temelinde destekleyen ve özgürlüklerle ilgili her kritik noktada faşizan eğilimlerle paralel tutumlar takınan, özde değil sözde AB'ci tavır.
Bu tavır farkı önce Orhan Pamuk'a yönelik değerlendirmelerde ortaya çıktı. Pamuk'un sözleri Türkiye'de sağlıklı bir tartışma ortamını zehirleyecek bir ortama taşındı. Bu ortamda fikir değil, demagoji egemen oldu.
Türkiye'de farklı görüş ileri sürenlere ders vermek için adeta bir "meydan dayağı" atıldı Orhan Pamuk'a. Üstelik, onun fikrini savunma hakkını en başta savunması gereken kesimler tarafından. Üstelik, her fırsatta Avrupa Birliği'ni, özgürlükler lafını ağızlarından düşürmeyenler tarafından.
Bu görüş sahipleri, fikirlerini demagojik bir temele oturtarak saldırılar düzenledi. En demagojik söylem ise, "Türkiye'de sözde bir ilerici, demokrat aydın terörü" olduğuna ve bu terör sebebiyle makul çoğunluğun kendi görüşlerini açıklayamadığı şeklindeydi.
Oysa, televizyon ekranları, gazete sayfaları, üniversite kampusları, toplantı salonları bugüne kadar hep bu görüşü, yani resmi görüşü temsil eden kişilerce doldurulmadı mı? Bu görüşler hep tek yanlı olarak anlatılmadı mı?
İlk kez, resmi görüşün dışında bir toplantı düzenlenmeye çalışıldı, farklı fikirler ortaya konulmak istendi ama bir kongreye bile hoşgörü gösteremediniz. İçinizdeki küçük faşist hemen hortladı. İnsanlara anında hain damgası vurmaktan kaçınmadınız.
Oysa Ermeni Sorunu'nu tarihçilerin tartışmasını isteyen bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan'dı. Ama tarihçiler tartışmaya kalkınca hemen savcılar göreve davet edildi.
Sonunda amaçlarına ulaştılar. Peki onlara soruyorum? Yarın İstanbul'da yapılamayan bu toplantı, bir Avrupa kentinde ve "İstanbul'da yasaklanan kongre" başlığıyla düzenlenince ne yapacaksınız?
Adalet Bakanı Cemil Çiçek de ne yazık ki, hukuk reformlarının inandırıcılığını zayıflatıcı bir tavır içine girdi.
Sayın Çiçek, kongrenin iptalini isterken Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halacoğlu hakkında İsviçre'de verilen gıyabi tutuklama kararını örnek gösterdi. Oysa "Sui-misal misal olmaz" deyimini bir hukukçu olarak en iyi kendisinin bilmesi gerekirdi.
Halacoğlu'na yönelik olarak İsviçre makamlarının sergilediği hukuka ve demokrasiye aykırı tavra karşı çıkarken tutarlılığın ölçütü, kendi ülkemizde demokrat ve farklı görüşlere karşı hoşgörülü tutum takınıp takınılmadığıdır.
Kendi ülkenizde de farklı fikirlere karşı savcıları göreve davet eder, farklı görüş sahiplerini vatan hainliğiyle suçlarsanız, eleştirdiğiniz İsviçre makamlarından farkınızı nasıl izah edersiniz?
Bu ülkenin aydın geçinen kesimleri "Senin fikrine inanmıyorum, senin fikrine karşıyım. Ancak fikrini özgürce açıklayabilmen için her şeyi yaparım" düşüncesine yürekten inanmazsa, "Türkiye'nin Avrupa'da yeri yok" diyenlerin eli her geçen gün daha güçlenecek ne yazık.
Oysa bu toplantıya aralarında Nilüfer Göle, İlhan Tekeli, Şerif Mardin, Cemal Kafadar, Stefanos Yerasimos, Fikret Adanır, Edhem Eldem, Çağlar Keyder, Fatma Müge Gücek, Şeyla Benhabib, Ayhan Aktar gibi Amerika ve Fransa'nın önde gelen üniversitelerinde görev yapan birbirinden değerli bilim adamları katılacaktı. Yani, bu isimler "İlerici aydın terörü" yaratacaktı.
Ben bir yurttaş olarak bu isimlerin Ermeni Sorunu konusunda ne diyeceklerini merak ediyordum, buna izin verilmedi. Eğer bu isimler Türkiye'de bir üniversite ortamında fikirlerini serbestçe açıklayamıyorsa, demokrasi ve özgürlükten söz etmeye fazla hakkımız kalmıyor demektir.
Kendinize güveniyorsanız, korkmayın. Bırakınız konuşsunlar, bırakınız tartışsınlar.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Aydın muhalefetine alışmak   / 25-05-2005
 Şampiyon haklıdır   / 24-05-2005
 'Adil yasalar'   / 23-05-2005
 Çifte standart   / 21-05-2005
 Önce adalet   / 20-05-2005
 'Lekelenmeme hakkı'   / 19-05-2005
 Enerjiyi boşa harcamak   / 14-05-2005
 Söz artık hukukun   / 13-05-2005
 11 Eylül mantığı   / 12-05-2005
 Dokunulmazlık   / 11-05-2005
ERDAL ŞAFAK
İstikrar güvencesi
Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru...
ALİ KIRCA
Kime sormalı?
Kitaplarıyla Türkiye'de de belli bir...
ÖMER LÜTFİ METE
Dayanılmaz ağırlığımız
Gazete ve TV'leri izleyerek,...
UMUR TALU
Çiçekler, böcekler... Ona öyle demezler!
İşte...
YILMAZ ÖZDİL
Futbol ve siyaset
Geçenlerde THY Yönetim Kurulu Başkanı...
ERGUN BABAHAN
Tarihçiler de tartışamadı
Ermeni konferansına katılacak...
'Evet' için 'soykırım'
Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, bir açıklamasında 1915 olayları için ilk...
Dört milyon dolarlık 'evet' kampanyası
1 Haziran'da Hollanda'daki referandum için Türk kökenli siyasiler...
Mucizeye yürüdü
Mucizeye yürüdü
Süzülerek girdi soyunma odasına iki ihtiyar. Futbolcuların yüzünden...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu