kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
"Derin Devlet" bir anda nasıl "Devlet" oluverir..
ŞAKA
Tayyip Erdoğan'ın Sezer'leşmesi mi?

"Derin Devlet" bir anda nasıl "Devlet" oluverir..

Süleyman Demirel'in Yavuz Donat'la söyleşisi sırasında 1980'in 12 Eylül gecesini anlatırken yaptığı "Derin Devlet" tanımlaması, bence siyaset sözlüklerine geçmesi gereken somutlukta ve değerdedir.
O gece.. Saat 03.59'du... Televizyondan ilk beyanname okundu: Aziz Türk Milleti.. Artık o dakika itibariyle derin devlet olayı yok... İdareye el koyup, devlet oldu.
Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği sürecine girdiği bu dönemde, artık tabii ki ne "Derin Devlet "in, ne de bir "Cunta "nın bir gece yarısı "Devlet" olması ihtimali yok.
Böyle bir şeye teşebbüs edenler, sadece Türkiye'yi Batı demokrasilerinden kopartıp, Amerikan militarizminin bir uzantısı konumunda Ortadoğu'ya sıkıştırmakla kalmazlar. Demokrasi ve uzlaşmadan yoksun bırakılmış bir Türkiye'de, birlik ve bütünlük kavramları da farklı boyutlarda tartışılmaya başlanır. Ne siyasi, ne sosyal, ne de ekonomik istikrar kalır.
Böyle bir şeyi hayal edenler bile, Enver Paşa ile Saddam Hüseyin çizgisinde, bir büyük felaketi ülkelerine sunan isimler olarak, tarihin "Suçlular " sayfasına geçerler.
Bu bakımdan Demirel'in gerçekten çarpıcı açıklık ve somutluktaki tanımlamasını, siyasi tarihi anlamak bakımından değerli ve önemli buluyorum.
Tarihe tutulan bu tür ışıklar, bugün ve yarın için de alınması gereken dersleri içerdiklerinden dolayı, önemlidir. Bir olgunun "Devletli " kılınmasını, biz "Demokrasi " aracılığıyla da gerçekleştirebiliyoruz. Derin Devlet'in bir dönemde "Yasaklı " veya "Suçlu " konumuna getirdiği isimlerin ve siyasi akımların, halk oyu tarafından bir genel seçimle "Devletli " edildiklerini defalarca görmedik mi? Sayın Demirel de, Sayın Erdoğan da bu isimlere örnek değiller mi? Burada bütün mesele "Devletli" olmakla "Devlet " kavramı arasındaki ince ama önemli ayrıntıları bilmeye dayanıyor.
Devletli geniş anlamı ile "İktidar sahibi "dir. Yani yürütme ve yasamanın sahibidir demokratik devletliler.
Devlet ise sadece devletlilerden oluşmaz. Kuvvetler ayrılığına dayalı erklerin dışında, devletin halkı, iç ve dış kamuoyu, baskı grupları, coğrafi ve ekonomik zenginlikleri kadar zayıflıkları, iç ve dış dostlarının yanında düşmanları da vardır. Devletin, dayalı olduğu statüko kadar, iç ve dış konjonktürdeki sürekli değişimden kaynaklanan dinamik yapısı da vardır.
İşte iktidar sahipleri, yani " Demokratik Devletliler ", bütün bu öğeleri, adına "Siyaset" denilen en zor mesleğin hünerlerini kullanarak dengede tutarlar. Ne derin devlet siyasetle, ne halk devletle çatışmaya sokulur.
İktidardaki siyasetin varlık sebebi, ülkeyi ayıran değil birleştiren özellikleri ön plana çıkarabilmesidir. İktidar kavga etmez, kavga nedenlerini icraatı ile giderir. Devlet de, halk da, yarına güvenle bakar. Korkular değil, yarına duyulan güven ağırlıklı olur.
Demirel bunu da Yavuz Donat'a anlatmış:
Derin devlet, sadece devletin bazı kurumlarından ibaret değil. Korku da var...
Çökme korkusu... Bu korku derin devletin kökünde yatar... Aslında Müdafaai Hukuk hareketi de bir derin devlet olayıdır... Devlet çöküyor, kurtaralım... Devlet yapamıyor, bari biz yapalım.
Gerçekten de, siyaset başarısız olursa bu korku, topluma da egemen olur. O anda bakarsınız ki derin devletle toplumun büyük çoğunluğu, aynı titreşim katsayısına girmişler. O noktada demokrasiyi yaşatmak zorlaşır. Çözüm bütün partilerin uzlaşarak seçime gitmesidir.
Bunu yapamazsanız önce iktidar boşluğunun, sonra da derin devletin " Devlet" oluverdiğini görürsünüz.
Ve bakakalırsınız giden geminin ardından.
Bütün bunları yeniden gözden geçirmemize neden oldukları için Süleyman Demirel'e de, O'nu konuşturan Yavuz Donat'a da teşekkür borçluyuz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Erken seçim istemek "İhanet" olabilir mi?   / 03-04-2005
 Manda yuva yapmış söğüt dalına.. Neden olmasın?   / 02-04-2005
 Sezer ve Erdoğan'a "Nisan Balığı" denemeleri   / 01-04-2005
 Soros mu, yoksa Bill Gates mi daha tehlikeli?   / 31-03-2005
 Sahte rakının da sahtesi olur mu demeyin..   / 30-03-2005
 Adam seçmek karpuz seçmekten tabii ki daha zordur   / 29-03-2005
 Yabancı mı olduk şimdi birbirimize?   / 28-03-2005
 Bazı diyaloglar, monolog kadar tek taraflıdır   / 27-03-2005
 Kırgızistan'ın istikrarı bizi doğrudan ilgilendiriyor   / 26-03-2005
 Bayrak yakma olayı ve okur görüşleri   / 25-03-2005
MEHMET BARLAS
"Derin Devlet" bir anda nasıl "Devlet"...
REFİK DURBAŞ
Osmaniye'nin sinek sorunu
Burası 80'inci il...
SAVAŞ AY
Oy gidi Cerrahpaşa içmem suyunu...
EMRE AKÖZ
Geçmişiyle yüzleşmek
Bugün 'Ateş Hattı'nda Orhan...
100'üne gözüne bulaştırdı!
100'üne gözüne bulaştırdı!
Galatasaray, 100. yıl formasını sırtına geçirdiği ilk maçta, ligin...
Karavanacı Kartal: 0-0
Karavanacı Kartal: 0-0
Trabzon'un takılmasıyla 3.lük için umutlanan Beşiktaş, Diyarbakır'a 5...
Mumcu, ANAP'a gençlik aşısı yaptı
Mumcu, partinin yönetim kadrolarına gençleri taşıdı. MKYK'da 10...
Kızılcahamam'da neşeli günler
AK Parti'nin Kızılcahamam kampı, her zamanki gibi yoğun geçti.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu