'Televizyonda yüzde 100 yabancı kamu çıkarlarına uygun değil'
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, televizyonların toplumu etkileme gücüne atıfta bulunarak'ülke çıkarları korunmalı' dedi.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, TMSF'nin elindeki varlıklarının satışını kolaylaştıran ve radyo ve televizyonlarda yüzde 100 yabancı ortaklığına açan yasayı veto ederken, "Türk Ulusu'nun çıkarlarının, ülke bağımsızlığının ve güvenliğinin gözetilmesini, özelleştirmenin yabancılaştırmaya dönüşmemesi yönünden getirilecek kuralların öneminin büyük olduğunu ve uygulamaların karşılıklılık ilkesi gözetilerek yapılması gerektiğini" vurgulayan Anayasa maddesine atıfta bulunuldu. Sezer'in veto gerekçelerini oluşturan unsurlardan bazıları şöyle:
* Anayasa'nın 16. maddesinde, Anayasa'nın 12. maddesinde herkese tanınan temel hak ve özgürlüklerin, yabancılar için, uluslararası hukuka uygun olarak yasayla sınırlandırılabileceğinin kurala bağlandığını, yabancıların temel hak ve özgürlüklerin kimilerinden yurttaşlar gibi yararlandırılmamasının, bu hakların kimi sınırlama ve kısıtlamalara bağlı tutulmasının nedenlerinin, Devlet'i korumak, onun sürekliliğini sağlamak gibi düşüncelerde aranması gerektiğini, Devlet'in geleceği üzerinde doğrudan etkisi olan yaşamsal önemdeki konularda yabancıların ağırlığını önleyici kuralların getirilmesinin bağımsızlığın korunması yönünden zorunlu olduğunu belirtmiştir.
* Anayasa Mahkemesi, Türk Ulusu'nun çıkarlarının, ülke bağımsızlığının ve güvenliğinin gözetilmesini, özelleştirmenin yabancılaştırmaya dönüşmemesi yönünden getirilecek kuralların öneminin büyük olduğunu ve uygulamaların karşılıklılık ilkesi gözetilerek yapılması gerektiğini, Telekomünikasyon, elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı gibi stratejik önemi olan alanlara yabancıların, girmesinin ötesinde egemen olmasının, güvenlik, bağımsızlık ve ekonomik yönlerden çok sakıncalı olabileceğini, çünkü bu tür kamu hizmetlerinin ülke güvenliği ile çok yakından ilgili olduğunu, düzenlemelerin bu tür durumları önleyecek biçimde yapılmasının gerektiğini vurgulamıştır.
* Ayrıca, burada önemle belirtmek gerekir ki, Anayasa Mahkemesi, ülkemizdeki sermaye birikimi düzeyinin, özelleştirmenin yabancılaştırmaya dönüşmesi olasılığını yükselteceğini, telekomünikasyon ve elektrik gibi stratejik öneme sahip kamu hizmetlerinin yabancılaşmasının, ülke savunması, güvenliği ve bağımsızlığı yönünden sakıncalı olacağının altını yeniden ve önemle çizmekte, devletleştirme olanağının bu riski ortadan kaldırabileceği düşüncesinin ise, ulusal ve uluslararası hukuk yönünden pek geçerli görülemeyeceğini de belirtmektedir.
* Anayasa'nın 26. maddesinde ise, düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün, radyo, televizyon, sinema ya da benzeri yollarla yapılan yayınların izin sistemine bağlanmasına engel olmadığı belirtilmiştir. Madde gerekçesinde de, radyo, televizyon ve sinema yoluyla yapılan yayınlarda "serbesti sistemi" yerine "izin sistemi"nin kabul edildiği açıklanmıştır.
* Yazılı basının yanı sıra görsel ve işitsel medya, düşünce ve kanaat özgürlüğünü önemli derecede etkileme gücüne sahiptir. Medya kuruluşları ve medya yayınları bir toplumda demokrasinin yerleşmesi, gelişip güçlenmesi, özgün biçimde düşünce ve kanaatlerin oluşması, ülke ve ulus bilincinin yerleşip geliştirilmesi yönünden önemli bir güce ve etkiye sahiptir.
* Radyo ve televizyon yayın kuruluşlarının toplumu oluşturmaktaki etkileme gücü yayın izni verilmesinde yerli ve yabancı tüm yayıncılar yönünden çok seçici davranılmasını, ülke çıkarlarının gözetilip kollanmasını gerektirmektedir.
|