Sürgündeki Oidipus
Brüksel Güzel Sanatlar Sarayı'nın düzenlediği Türkiye Festivali'nin kapanış oyununun yazarı Şahika Tekand, unuttuğumuz ilkeleri ve hayatın anlamını hatırlattı
Gençliğinizde odanızın duvarlarını süsleyen kişilerle karşılaşır pişman olursunuz. Onları gözünüzde büyütürsünüz mükemmelleştirirsiniz. Onların da insan olduğunu unutarak. Gazeteci olduğunuza pişman olursunuz herkesle tanışma imkanınız olduğu için. Erişilmez olduğunu sandığınız o 'yüce insanlar' gözünüzde ufalır, küçülür ve yok olurlar. İlahlarınız ölür... Nadir de olsa, 'Neden daha önce tanışmadım' insanlarla merhabalaşırsınız. 'Ne çok şey kaçırmışım' insanlarla. İşte onlardan biriyle karşılaştım ağlayan şehirde. Kimileri ona "Örnek alınası, takdir edilesi, zekasına hayran hayran bakılası insan..." diyor. Kimileri ona "Ucuz karakterlerin, ucuz rollerine can verir, beğenime göre çirkindir, ama Türk Sineması'nda yeri, yurdu vardır, emektardır..." diyor. Kimileri de ona "Yüzündeki üyeler incelendiği vakit 'çirkin' sıfatını yakıştırmayı uygun görse de insan totale dikkat ettiğinde gerçek bir vamp kadınla, kimsede rastlanmayan nadide bir ifadeyle karşılaşır. Pek çok tiyatro yönetmeni tarafından son derece profesyonel çalıştığı için tercih edilen oyuncudur kendisi..." diyor.
UMUTLAR UNUTULDU Brüksel Güzel Sanatlar Sarayı'nın düzenlediği "Türkiye Festivali"nin kapanış etkinliği olan 'Oidipus Sürgünde' oyununun yazarı Şahika Tekand Brüksel'deydi. Uzun zamandır 'inanılmaz zevkli' ve 'umutların yenilendiği' sohbetleri özlemişiz anlaşılan. 'Dünyayı değiştirme potansiyelinin her zaman var olduğunu' bundan on beş yıl önce unuttuk. Bizler ütopyalarımızı kaybettik, hayat da anlamını... Şahika Tekand'ın günümüz tragedyasını anlattığı "Tam anlamıyla ilkelerimizi kaybetmek. Dünyayı değiştirebileceğimize inanmayı kaybetmek. İnsanların soru sormayı kaybetmiş olması. İnsanın ona sunulan her şeyi yalnızca kullanıyor olması. Aslında her birey yaşamı fark etmek, yaşamı değiştirmek, çok küçük alanlarda da olsa mutlu olmak ve ilerlemek şansına sahiptir. Peki bunu niye yapamıyor? Soru sormayı unuttu, bütün mesele bu. Dünyayı değiştirme potansiyeli her zaman var. Bu umut her zaman var. Ben çok basit bir yerde, elimizi uzatsak altında olduğuna inanıyorum. Gerçeğe ulaşma çabası dünyadaki en kıymetli şey. Eğer bunu kaybedersek her şeyi kaybederiz" saptaması on beş yıl önceye götürdü beni. 'Oidipus Sürgünde' oyununda onu ilgilendiren şeyi, "Oidipus'un bir yere kendisini kabul ettirmeye çalışan bir mülteci ya da bir yabancı olması... Onu kabul etmek ya da etmemek üzere karar verecek olan yerleşik bir yapı var. Bu aslında Doğu ile Batı arasındaki ilişkiyi, yaratılmaya çalışılan yapay medeniyetler ayrımıyla ortaya çıkan birbirine yabancılaşmayı, dünyanın iki yanının kendilerini birbirlerine anlatmaya çalışmasını, tek tek insanların kapalı küçük dünyalarında birbirlerine yabancılaşarak kendilerini ifade edemez hale gelmelerini, yabancılık ve yalnızlık kavramlarının ayrılmaz iki kardeş gibi karşımıza çıkmasını hatırlatıyordu. Sofokles'in bu tragedyası bize önyargılardan kurtulun ve 'yeniden düşünün' demek istiyor adeta. Bu nedenle ben de farklı değerlerin başka yerdeki değerlerle nasıl akrabalık kurabileceğinin anlatılabildiği, önyargılar ve sorgulamamak yüzünden ortaya çıkan insanlığın güncel tragedyasını ifade eden bir oyun kurmaya çalıştım" sözleriyle açıklıyor Tekand. Sorgulamak insanı huzursuz ediyor. Huzura ulaşmanın yolu huzursuzluğu göze almaktan geçiyor. Huzursuzluğu göze almaya hangimizin cesareti var...?
|