Edelman veda ederken
Dün sabah, Dışişleri Konutu'nda Abdullah Gül'le sohbet ettiğimiz saatlerde, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ali Tuygan'a gelen bir telefon, Türk dış politikasını çok yakın ilgilendiren bir gelişmeyi Ankara'ya resmen bildiriyordu: ABD Büyükelçisi Eric Edelman, Ankara'daki görevinden ayrılıyor! Böylece, kimilerinin "istenmeyen adam" ilan edip Balkanlar ve Ortadoğu'daki tüm komploların babası olarak gördüğü, kimilerininse hassas ve fırtınalı bir dönemde TürkAmerikan ilişkilerindeki kaptanlığı nedeniyle takdir ettiği ABD Büyükelçisi Edelman, 11 Mart'ta ABD Başkanı George Bush'a sunduğu istifa mektubuyla Ankara'ya vedaya hazırlanıyor. Edelman, kendi rızasıyla Dışişleri Bakanlığı'ndaki görevinden de emekliye ayrılıyor. İLİŞKİNİN SEVİYESİ Haziran sonunda Türkiye'den ayrılması beklenen Edelman, uzun süredir konuyu Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ve diğer yetkililerle görüşmekteydi. Üst düzey Amerikalı yetkililer, "kişisel" demekle yetiniyor ve Edelman'ın muhtemelen eşi Trish'le kafa kafaya vererek vardığı kararın "Türkiye ya da Türk-Amerikan ilişkileriyle ilgisi olmadığını" vurguluyor. Ama yine de Edelman'ın ayrılmasıyla Ankara'daki ABD Büyükelçiliği'nde (ve dolayısıyla Ankara-Washington hattında) ciddi bir "boşluk" doğacak. Elçilikteki iki numara Bob Deutch, pek yakında Ankara'daki görevini tamamlıyor; yerine gelmesi beklenen ismin tayini değişti. Türkiye'yi yakından tanıyan Siyasi İşler Müsteşarı John Kunstatter, üç ay sonra Ankara'dan ayrılıyor. Haziran'dan itibaren elçilikteki en yetkili isim, bir yıl önce atanan Basın ve Halkla İlişkiler Müsteşarı James Moore olacak. Böylece iki başkentte de yetkililerin "İlişkilerde sorun yok" dediği bir anda, pratikte Ankara'daki büyükelçilik "müsteşar yardımcısı" seviyesine düşmüş olacak. EDELMAN PENTAGON'A Aslında da bu erken emekliliği bir cins "terfiye hazırlık" olarak görmek de mümkün. Ankara'ya gelmeden önce, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin yanında çalışan Edelman, Dışişleri Bakanlığı'nın parlak diplomatlarından sayılıyor. Bu yüzden de Washington'da kimse Edelman'ın köşesine çekilmesini beklemiyor. Tam tersine bir süredir kulislerdeki dedikodu, Edelman'ın Pentagon'daki üç numaralı isim Douglas Feith'dan boşalan koltuğa geçeceği ya da yeniden ABD tarihinin en kuvvetli başkan yardımcılarından Cheney'nin ofisine geri döneceği yolunda. Edelman her durumda TürkAmerikan diyaloğu ve Bush yönetiminin dış politikasında önemli bir rol oynamaya devam edecek. Ama ne gariptir ki, bu kararla TürkAmerikan ilişkileri tarihinde ilk kez bir ABD büyükelçisi, kendi isteğiyle Ankara'daki masasını bırakıp, Washington'a dönüyor olacak. Son dönemine bakarsak, pek de iyi olmayan anılarla. GÜL: ÇIKARLAR AYNI SABAH gazetesi olarak Dışişleri Bakanı Gül ile sohbetimizin bir bölümü de tam olarak bu konuya, Türk Amerikan ilişkilerindeki duruma ayrıldı. Öncelikle belirtelim ki, "Bu ilişkiyi hafife almıyorum" diyen Dışişleri Bakanı'nın tavrı, son zamanlarda hükümet adına dışarıdan yorum yapan tüm ağızlardan daha ferahlatıcı, daha realist. Washington'da Ankara ya da AK Parti hükümetine tepki duyan bir çevrenin olduğunu söyleyen Gül, buna karşın Amerikan hükümetiyle diyalogda bu tarz bir sorun yaşanmadığını düşünüyor. Dışişleri Bakanı'na göre, "ortak çıkarlar" da hâlâ örtüşüyor. Afganistan'da barış gücü Türkiye'nin komutasında; Irak'ta ortak hedefler var. Ve en önemlisi, Gül'e göre Ankara, Bush yönetiminin temel doktrini haline gelen Ortadoğu'da demokratikleşmeye sıcak bakıyor. Peki ya Suriye meselesi ve Ankara'nın Suriye rejimini fazla koruduğu ya da Lübnan'dan çekilmesi yolundaki uluslararası konsensüse katılma konusunda geciktiği eleştirisi? Dışişleri Bakanı bu konuda da tam tersine kapalı kapılar ardında bir süredir Suriye rejimine Lübnan'dan çekilmesi mesajının verdiğini söylüyor. Ama tarz olarak, Gül'ün liderliğindeki Dışişleri, bu tarz telkinleri daha usulca yapmaktan yana. "Biz Suriye'yi kavgasız bir şekilde uluslararası sistemin içine çekmeye çalışıyoruz" diyor. Bu anlamda Beşar Esad'la olan diyalog hattının bu süreci sabote etmek değil hızlandıracağı görüşünde. "Bazı şeyleri alenen söylemektense daha uygun ortamlarda söylerseniz daha yapıcı olur" diyor.
|