Hükümetin ataletini, dışarıdan gelen dalga bitirir mi?
ABD kaynaklı esen rüzgar Türkiye'nin içinde bulunduğu gelişmekte olan ülke piyasalarını olumsuz etkilemeye devam ediyor. İlk ciddi işaretini geçen perşembe günü veren bu rüzgar kesintilerle de olsa bir haftadır esiyor. Hazine faizleri yaklaşık 1.5 puan, dolar kuru yüzde 5.6 arttı. Eurobond fiyatları yüzde 4, hisse senedi fiyatları yüzde 9.5 geriledi. Dalga dışarıdan geldiği için, Türkiye'de yarattığı etkinin ne kadar devam edeceği, nerede duracağı veya geri döneceği, tahribatının ne olacağı da tamamiyle dışarıya bağlı. Türkiye'yi aşan bir durum var. Tahminde bulunmak zor. Geçen yıl nisan ve mayıs aylarındaki hareketin bir benzeri de tekrarlanabilir, daha küçük veya büyük boyutlu ve daha uzun süreli de olabilir.
En zayıf halka Türkiye mi? Ancak dışarıdaki bu dalganın boyutunu yurtiçi bazı gelişmeler de etkiliyor, büyütebiliyor. IMF ile yeni bir program için yapılması gereken reformlardaki gecikmeler, anlaşmazlık noktalarının bulunması, Ortadoğu'daki politik risklerin artması, AB yolunda kararlılığın azaldığının işaretlerinin gelmesi, ekonomide geçmişe dönme arzusunun bazı uygulamalarla ortaya konulması bu gelişmelerden. Nitekim rüzgârın ABD'den esmesine ve bunun gelişmekte olan ülkeleri etkilemesine karşılık en çok etkilenen de Türkiye. Hem borsasının en büyük düşüşü yapması hem de eurobond getirisi ile ABD Hazine faizi arasındaki farkın en çok arttığı ülke olması bu ülkeler arasında zayıf halkanın Türkiye olduğunu düşündürüyor. Piyasalardaki son fiyat hareketleri, yabancı sermaye açısından kaçınılması gereken ilk ülke veya ülkelerden biri olarak Türkiye'nin görüldüğüne yorumlanabilir.
Hükümete etkisi ABD'den esen rüzgarın mali piyasalarda yaratacağı dalgalanmalar yanında başka bazı sonuçlar da doğurabilir. En büyük yararı da 17 Aralık sonrası kararsızlık içine giren hükümeti ekonomik konularda silkinmeye itmesi olabilir. Bu hükümet IMF ile yeni bir anlaşmaya gideceğini geçen yılın ağustos ayında açıkladı. Bunun nasıl bir program olacağını daha sonraki aylarda ortaya koydu. 17 Aralık öncesinde standby konusunda IMF ile anlaşmaya varıldığını duyurdu. Aradan üç ay geçti. Bu gidişle asgari bir ay daha geçmesi işten bile değil. Ancak dış piyasaların zorlaması ile Türkiye mali piyasalarında havanın bozulması hükümeti zorlarsa, yeni programın gerekleri için adımlar daha süratli atılabilir, siyasi kararlılık ortaya konulabilir. Bu hükümet geçmişte bunu yaptı. 2003 yılı Mart ayında Irak tezkeresinin reddedilmesinden sonra IMF programına sıkı sıkıya sarıldı. Bunun olumlu sonuçlarını da gördü. Piyasaları rahatsız eden 'Torba Kanun' ile eskiye dönüşün önünün açılmasına da son verebilir belki hükümet. Yeni teşvikler getirmeyi durdurabilir.
Yararlı sonucu Kısaca hükümet 17 Aralık sonrası girdiği atalet ve kararsızlık durumundan hayatın zorlamasıyla birlikte kurtulabilir ve yapması gereken ev ödevlerini daha süratli yapabilir. Ancak bütün bunların yapılması durumu iyileştirmeye yetmeyebilir. Çünkü yaşanan olumsuzlukta yurtiçi koşulların bir ölçüde payı olsa da asıl etkinin dışarıdan geldiğini dikkatten kaçırmamalıyız. Fakat hükümetin ekonomide yeni bir hamle yapması dalgayı kesmese de hafifletebilir. Bu da, içinde yaşanılan olumsuzluğun bir yararlı sonucu olabilir.
Sonuç "Bir musibet bin nasihatten iyidir"
|