kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Soli Ozel @ SABAH
 

Siyaset boşluk affetmez

Son iki yılda Türkiye artan ölçüde 17 Aralık 2004 tarihine kilitlenmişti. AB hedefini ciddiye alan AKP iktidarı hem kendi siyasi istikbali için gerektiğine inandığı demokratikleşme ve siyasal liberalleşme açılımlarını yaptı, hem de dış politikada daha önce cesaret edilmeyen adımları attı. Bu dönemde ülke tarihinde pek rastlanmadık şekilde siyasi liberalizm ve demokratikleşme konularında bir kamuoyu desteği de oluştu.
17 Aralık tarihinde müzakerelere başlanması kararının alınmasıyla birlikte Türkiye'deki siyasal bağlam değiştiyse de AB Türk siyasetindeki kaba ayrım çizgisini belirleyen temel mesele olma özelliğini sürdürüyor. Yalnızca siyasette değil bürokrasi ve devlet kurumları içinde de AB normları keskin bir ayrım yaratıyor.
Son günlerde gündeme sık sık gelen DİE araştırmasının sonuçlarından birisi de kamuoyunun yüzde 70'inin hala AB hedefi yanlısı olduğuydu. Bu yükseklikteki bir desteğin ne kadar süreceği ise belli değil. Zira bir yandan AB üyeliği için gereken değişiklikler bu kez toplumun çeşitli katmanlarının canını fazlasıyla yakacak. Diğer yandan da 17 Aralık zirvesi ardından AB ve demokratikleşme karşıtları bir atağa kalktılar.
CHP'nin son kurultayla birlikte milliyetçilik ve paranoya dozu yüksek bir çizgiye kaymasıyla birlikte önümüzdeki dönemde AB hatta Batı karşıtlığının giderek daha fazla öne çıkacağı bir milliyetçi söylem belli ki güç kazanacak. Kıbrıs konusunda AB'nin verdiği sözleri tutmamasının bu söylemi güçlendireceğine de kuşku yok. Zaten 17 Aralık öncesinde üye ülkelerin bazılarındaki tartışmalarda Türkiye ile ilgili kullanılan üslup ve ortaya çıkan yaklaşım Türk kamuoyunda epeyce sıkıntı ve burukluk yaratmıştı. Buna Irak'taki Amerikan işgalinden ve Kerkük'ün geleceğiyle ilgili belirsizlikten etkilenen kamuoyunun verdiği sert tepki de eklenebilir. Bu çerçevede, Türkiye'nin Batılılaşma projesinde çok önemli bir eşiği atladığı anın Batı karşıtlığının da yükselişe geçtiği an olduğunu söylemek mümkün.

Zarar verebilir
Kamuoyunu sürekli tedirginliğe ve bazen cinnet noktalarına varan bir komploculuğun pençesine iten bu ortama AKP hükümeti de yaptıkları ve yapmadıklarıyla katkıda bulunuyor. AB konusunda acelesi olmadığı izlenimi veren hükümet henüz müzakerelere kimin başkanlık edeceğini karara bağlayamadı. Ankara'da bulunmayı pek sevmeyen Başbakan ülkenin önündeki yeni dönem için içeride ve dışarıda ne tür bir vizyona sahip olduğunu, ülke için nasıl bir rota çizmek istediğini ortaya etraflıca koyabilmiş hatta buna teşebbüs etmiş değil.
Bunun yanı sıra hükümet ABD ile ilişkilerde ipleri gergin tutmayı yeğleyen bir tavır sergiliyor. Batı ittifakının son dört yılın hasarını onarıp onaramayacağının belli olacağı süreç ise sanki Türkiye'yi ilgilendirmiyor. İttifak Irak meselesine yaklaşım üzerinden yeniden tanımlanmayı beklerken, Irak'a komşu olan Türkiye büyük tartışmaların gündeminde yok, kendisi de tartışmalara katkıda bulunmuyor. Kısacası temel meselelerine hükümetin sahip çıkmadığı Türkiye dış politikasında da iç politikasında da öncelikleri belirlenmeden hareket eden bir ülke görüntüsü veriyor.
Bu boşluk AKP'nin muhaliflerine milliyetçi damarı daha da kabartmak için aradıkları zemini sunuyor. Böyle bir durumda da iş dönüp dolaşıp AKP'nin geçtiğimiz iki yıl içinde savunuculuğunu yaptığı değerleri ne ölçüde benimsediğine, Irak konusunda dış politikasını rasyonel bir temele oturtup oturtamayacağına dayanıyor.
Hamle fırsatı halen elindeyken silkinip hareket etmediği taktirde hükümet hem kendisine hem de Türkiye'ye zarar verebilecek bir boşluğa düşmüş olacak.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kerkük ve bölgesel güç   / 10-02-2005
 Yeni başlangıç   / 27-01-2005
 Sözün değeri   / 23-01-2005
 İkinci Dönem   / 20-01-2005
 Çöküş   / 16-01-2005
 Öfkenin ateşi fırsatı kül etmemeli!   / 14-01-2005
 Gazze'den sonra çekilme devam eder   / 13-01-2005
 Umuda yolculuk   / 06-01-2005
 Meşakkat teysiri celp eder   / 02-01-2005
 Yıl sonu   / 30-12-2004
SOLİ ÖZEL
Siyaset boşluk affetmez
Son iki yılda Türkiye artan...
Krallık Baki'dir
Krallık Baki'dir
G.Saray, Rize'de ilk yarı çok zorlandı. İkinci yarı, perdeyi, kendi...
Başkana teşekkür
Başkana teşekkür
Gol sevincinde başkan Canaydın'a doğru koşan Hakan Şükür "Uzun bir...
Papadopulos'un adını bile ağzına almadı
Papadopulos'un adını bile ağzına almadı
Alvaro De Soto, Kıbrıs başarısızlığının faturasını Papadopulos'a...
'Rüşvete karşı vatansever işadamı lazım'
İş dünyasına sitem eden Adalet Bakanı Çiçek, "Yolsuzlukla mücadeleye...
Enerji ihalesine yedi tutuklama
İhale bilgisi almaya çalışan işadamları bürokratları lüks otellerde...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu