|
 |
 |
 |
 |
|
Seks Mutlaka Yatak Değildir
Gazeteci-Yazar Hıncal Uluç sekse bakışını anlattı: Seks ille de yatağa girmek demek değildir. Seks hayatın tadıdır ama amaç değildir. Şimdi kızı getirdin, yatağa soktun, üç dakika sürer. Hayat üç dakika mıdır? Şimdiki gençler el ele tutuşmanın tadını bile bilmiyorlar. Akşam tanışıp yatıyorlar.
Seksin yolu güzeldir
Gazeteci-yazar Hıncal Uluç seks kavramını anlattı: "Seks ille de yatağa girmek değildir. Elini tutmak, bakışmak, öpüşmektir. Yoksa öbür türlü seks sadece üç dakika sürer. Hayat üç dakika mıdır?".
"Günümüz gençleri el tutuşmanın keyfini bile bilmiyorlar. Akşam tanıştıklarıyla yatağa giriyorlar. Tak fişini bitir işini. Hayatın tadını böyle alamazsın ki"
Ünlü gazeteci-yazar Hıncal Uluç ile dün başlayan söyleşimize devam ediyoruz. Yazacak o kadar çok şey var ki... O yüzden yorumlarımı hafta sonu köşeme saklayıp Hıncal Ağabey'in cevaplarıyla baş başa bırakıyorum sizi.
* Benim kız arkadaşım sandalyesini çekmez paltosunu kendi giymez dediniz. Peki ya hediye?
-Özel günleri asla unutmam. Hediyelerini de ben seçerim öyle asistanımla falan iş yapmam. Hediye kişiye özeldir, ona hitap etmelidir. Onun ruhunu bileceksin, yakınında olacaksın ki neden hoşlandığını bulacaksın. Hediyeler kişiye özel olmalı.
* Ne alırsınız? İç çamaşırı, mücevher?
-Onlar da olabilir. Aldığım iç çamaşırıyla da çok mutlu ettim mücevherle de. Ama asıl önemlisi hediyenin sahibi, biliyordur ki o, ona özel bir şey seçmişimdir. O yüzden hediyem paha biçilmezdir.
* Siz bu kadar mükemmel bir aşıksınız. Peki ya karşıdan da aynısını beklemiyor musunuz?
-Mükemmel aşıklar karşıdan bir şey beklemezler. Bir şey bekleyerek aşık olunmaz. Beklediğin andan itibaren o pazarlığa, ticarete dönüşür.
MEKTUPLARI GERİ VERDİM
* O zaman acı çektiğiniz de olmuştur.
-Acı çektiğimi düşünmüyorum.
* Hiç aşk acısı çekmediniz mi yani?
-Üzülüyorsun. Ama önemli olan duygu sevmek duygusudur. Sevmek güç verir insana. Sevilmek aynı değildir. Sevdiğinden yüzde yüz eminsindir ama sevildiğin belli değildir. Örneğin bana altı yıl çeşitli vesilelerle seni seviyorum diyen birinin aslında beni hiç sevmemiş olduğunu anladım. İkimizi de kandırmış.
* Nasıl bir his bu?
-Bilemiyorum, nasıl oldu onu da bilmiyorum. O yüzden diyorum esas duygu sevme duygusudur. Sevilme kandırıcı olabilir.
* Görüşüyor musunuz eski arkadaşınızla?
-Gördüğümde selam veririm o kadar. Ayrıldıktan sonra bana yazdığı mektupları geri verdim. "Ne o?" dedi. "İstemiyor musun bunları artık?" "Bak" dedim, sen benimle gözükmek istemiyordun. Birincisi, ya günün birinde bana bir şey olursa ve bu mektuplar ortaya çıkarsa? İkincisi, ya sana karşı bugün hissettiğim gibi iyi hissetmezsem ve ben mektupları bir şeklide ortaya çıkarırsam? Yani Balçiçek, görüyorsun ben neredeyim o neredeymiş...
* Biraz pişmanlık seziyorum cümlelerinizde...
-Hayatımda hiç keşke demedim. Bu benim kendime olan güvenimden dolayı. Benimle bir ilişki bittiyse kaybeden karşı taraftır. Genelde terk edilen ben olurum. Benim karakterimde terk etmek yoktur. İşimi de terk etmem biliyorsun. Hiç istifa etmedim.
* Şövalyelik ruhu mu bu?
-Kesinlikle. Sevgili babamın günahları bunlar. Okumayı öğrenir öğrenmez şövalye kitapları okutulmaya başlandı bize. Şövalyeler kazık yiyeceklerini bile bile devam ederler, umursamazlar ne olacağını. Önemli olan o anlık duygudur. Hakikaten sevdiğim insan tarafından terk edildim. Karım beni terk etti. Ama karalar bağlayıp hayata küsmedim.
n Kıskanç bir aşık mısınızdır?
-Fevkalade kıskancım ama kimse bilmez. Kıskançlığımın işareti yoktur. İşte o yüzden karım, kız arkadaşım üzerime saldırmıştır "Sen beni sevmiyorsun" diye.
* Kıskanılmayı sever misiniz? Yani gösterilmesini?
-Bak gösterilmesi diyorsun. O kadar önemli bir laf ki. Şov olarak yapılan her şeye karşıyım. Planlanmış kıskançlık sahneleri beni üzer. Onun için kıskanan kendine saklayacak kıskançlığını.
* İçi içini yemez mi insanın?
-Yok, yemez. Eğer birine güveniyorsan tamamdır. Ben karım dahil, hiçbir kız arkadaşımın giyimine müdahale etmedim. Ayrıca oraya baktı buraya baktı diye takmam kafama. Eğer bakacaksa, zaten bakar.
* Hiç aldatıldınız mı?
-Çoook.
* Nasıl bir duygu?
-Kötü bir duygu.
* Bir de "Ben Hıncal Uluç'um, beni nasıl aldatır?" diye düşündüğünüz olmuyor mu? Yani siz her fırsatta narsist olduğunuzu söylüyorsunuz.
-Yok, narsistim ama kendime. Benim sevgilim de narsist olmalı. Yani dünyanın merkezi benim diyebilmeli. O güçte olan biriyle arkadaşlık edebilirim ancak. Yeter ki aramızda güven olsun. Vazoyu kırmayın dediğim o zaten. Güven olmayınca ilişki biter.
* Ya siz? Hiçbir kadını aldatmadınız mı?
-Hayatımın hiçbir döneminde aynı anda iki kadın olmadı. Pek çok kadın geldi geçti ama yan yana olmadı. Duble parti yok yani. (Gülüyor) Holly ile ayrılmaya karar verdikten sonra bir yıl ayrı yaşadık, o zaman bile olmadı çünkü o benim resmi karımdı.
* Bu da mı şövalyelilik?
-Evet bir başka deyişle hıyarlık. Günümüzde şövalyeliğin adı hıyarlık.
* Hayatınızda sadece seks için beraber olduğunuz bir kadın olmadı mı?
-Üniversiteden önce seksi tanımak için paralı ilişkilerimiz oluyordu. Bilmiyorsun o zaman tabii. Seks yaşama imkanın yok. Yani sevgilinle yaptığın tek şey Kuğulu Park'ta yürümek. En büyük seks olayı o. Onun ötesini öğrenmek istiyorsan, yok işte.
* Seks sizin için ne ifade eder?
-Seks ille de yatağa girmek değildir. Elini tutmak, eğer o da senin elini tutuyorsa, o da önemlidir. Baktın, o da sana bakıyor, öpüyorsun o da seni aynı şekilde öpüyor, bunlar çok önemlidir. Sarılırsın aynı şekilde karşılık alırsın işte bu da sekstir.
TAVŞAN DEĞİLİM Kİ BEN
* Tamam ama sonunda gelinen bir nokta var..
-Seks benim için süreçtir. Bütün hayatımdaki yaşam felsefem bu olmuştur. Yol belli, gelinen nokta da ortada. O noktaya vardığın zaman hayat bitiyor zaten. Hayatın kendisi oysa, var olunan yerdir. Hayatımda hiçbir kızla "Bu akşam çıkalım da ondan sonra yatalım" diye düşünerek çıkmadım. Ben sana akşam yemeği teklif ediyorsam akşam yemeğidir o. Onun ötesi değil. Ondan ötesi olabilir ama olmazsa olmaz değil yani. Ama o yemektir güzel olan, danstır güzel olan. Dans edeyim, tahrik edeyim kızı yatağa atayım diye bir düşüncem olmadı. O zaman hayatın tadını alamazsın.
* Seks yapmak da hayatın tatlarından değil mi?
-Tabii ki tadı ama amaç o değil. Şimdi kızı getirdin, yatağa soktun, üç dakika sürer. Yani porno yıldızını izle, üç dakika sürer özel yetiştirilmiş adamla. Bütün bu hayat üç dakika için mi yaşanıyor? Yapma allahaşkına. O üç dakika olmayıversin. Seni o üç dakikaya getiren günler, saatler, ayların güzelliğini "Aman o üç dakikayı yaşayacağım" diye yaşamazsan hayatını boşuna harcamış olursun.
* Sizin gibi düşünen başka bir erkek var mıdır?
-Sanmıyorum ama yanılıyorlar. Özellikle günümüz gençleri. Hiçbir şey bilmiyorlar. Beni o üç dakikaya getiren yolun güzelliğinin farkında değiller. Ben biliyorum bir kızın elini tutmanın güzelliğini ama onlar bilmiyor. Günümüz gençleri için o üç dakika çok önemli. Tak fişi, bitir işini. Bitiriyorlar.
* Ben sizi dinlerken var mı böyle bir erkek diye düşünüyorum, kadınlar bunları söyleyenlere bayılıyor peki niye erkekler sadece o üç dakikanın peşinde hala? Erkeğin doğasından gelen bir şey bu.
-Kadınların ne istediğinden emin değilim. Sen de yeni kuşak genç kız değilsin. Laila'da o gün tanışıp eve gidiyorlar aynı gecenin sabahı beraber kalkıyorlar. Sonra akşam başkaları için yeniden aynı mekana geliyorlar. Benim yaşam tarzım bu olamaz. Ben yaşadığım anın tadını çıkarmak isterim.
* Ya erkek doğası, yaradılış?
-Ben tavşan değilim ki, insanım.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
