kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
  » Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Paşam sizi köşküme götürmeye geldim
Yarın

Paşam sizi köşküme götürmeye geldim

Esrarengiz kadın, kendinden çok emin bir tavırla adeta emreder gibi konuştu Mustafa Kemal Paşa ile: Sizi köşküme götüreceğim. Oraya yerleşeceksiniz. Yunan'ın ateşe verdiği İzmir'i buğulu gözlerle izleyen Gazi Mustafa Kemal, bir erkek sesiyle irkildi: Bir bayan geldi efendim, sizi görmek istiyor.

Anadolu'dan kaçan Yunan'ın ateşe verdiği İzmir'i saran dumanı büyük bir hüzün ve endişeyle izleyen Gazi Mustafa Kemal, duyduğu bir erkek sesiyle irkilir.
-Bir bayan ve limandan gelen kurye dışarıda bekliyor efendim
- Kadın ne istiyor?
- Söylemiyor.
- Kadını gönderin gitsin, kurye gelsin, lambayı da yak!
Mustafa Kemal lambayı yazı masasının ucuna koydu ve sabırsız bir tavırla sordu:
- Kurye nerede?
- Hemen içeri gönderiyorum. Birkaç saniye sonra, kurye yazı masası önüne geldi.
- Paşam limanda katliam sürüyor. Masanın üzerine çok şiddetli bir yumruk indi.

KOVALAYIN GİTSİNLER
- Başkomutanım, ben her emrinizi yerine ulaştırdım.
- Sonra?
- İnsanların gözü bir şey görmüyor. Onları durdurmak mümkün değil!
- Sahilde hâlâ çok Yunan var mı?
- Pek çoğu kaçtı. Limanda hâlen bir iki gemi var, efendim.
- Kalanları gemilere kovalayın gitsinler!
- Ama, Başkomutanım kovalanacak kimse yok!
- Neden?
- Ya öldüler veya ölmek üzereler... Mustafa Kemal ayağa kalktı. Solgun iki dudağı sert bir şekilde kapandı.
- Gavur İzmir hâlâ yanıyor mu?
- Hâlâ yanıyor.
- Geri git söyle, iki bölük asker ateşi söndürmeye gitsin.
- Başüstüne komutanım!
- Git Fevzi Paşa'yı buraya gönder.
- Başüstüne!
Mustafa Kemal yalnız kaldı. Yazı masası üzerinde bulunan rakı şişesinden bir bardağa rakı doldurdu ve içti. Sert çizgili yüzü, her içki içişten sonra lamba aydınlığında hareketsiz kalıyordu. Fevzi Paşa bu sırada odaya girdi.
- Dışarıdaki kadın çok güzel paşam!
- Geri göndermediniz mi?
- Geri gitmek istemiyor.

KADIN BEKLEMESİN BENİ'
- Kadın Yunanlı mı? Herhalde yalvarmaya gelmiştir değil mi?
- Hayır Türk.
- İlgilendirmez. Şu yangının son bulması ilgilendiriyor beni.
- Ve daha sonra?
- Yunanlılar şimdi Trakya'ya kaçtılar, peşlerinden gitmek lazım! Yakından takip ederek, onları Atina'ya kadar süreriz.
- Fakat Başkomutanım orada müttefiklerin orduları var. Orası tarafsız bölge.
- İlgilendirmez! Tarafsız bölge olmuş, yakın takibe almışız, almamışız önemli değil. Biz yaşamak istiyoruz.
- Sabah hareket ederiz efendim.
- Askerlere şunları söyleyiniz; Afyonkarahisar'da onlara şu hedefi vermiştim. "Hedefiniz Akdeniz'dir ileri"; şimdi ise "Hedefiniz İstanbul'dur ileri!"
Bir süre sessizlikten sonra, derinliğine büyüyen alevlerin gölgeleri odaya yayıldığı sırada, kapı açıldı ve biri içeri girdi. Kim olduğunu görmek mümkün değildi. Gazi Mustafa Kemal sert bir sesle sordu.
- Kim o?

ELLERİ KAR GİBİ BEYAZDI
Karanlıklar arasından derinlerden gelen ince bir kadın sesi duyuldu.
- Affedersiniz!..
Başkan kendiliğinden, lambanın fitilini çevirdi. Fitilin ucundaki alev çoğaldı ve oda aydınlanarak sessiz duran kadının yüzünü aydınlattı. Kadın, bir adımını ileri atarak yazı masasının önüne geldi ve bir elini, masa üzerindeki, haritanın sarkan bir köşesine koydu. Eli, sanki Erzurum dağlarının karı gibi öylesine beyazdı. Kahverengi gözleri vardı ve ışık, siyah bir eşarp ile sarılı başını biraz aydınlatıyordu.
- Ben Gazi Hazretler'ini arıyorum.
Başkan ayağa kalktı.
- Benim.
Kadın başını eğdi.
- Biliyorum.
- Siz kimsiniz?
- Ben Latife Hanım.
- Memnun oldum. Nasıl buraya gelip içeri girdiniz?

SİZİ GÖTÜRMEYE GELDİM'
- Sizin emireriniz dışarıda uyuya kalmıştı, ben de fırsatı kaçırmadım. Kısa bir sessizlikten sonra Mustafa Kemal, kamçı gibi şakırdayan sabırsız ve karşı koyulması imkansız bir ses tonu ile sordu.
- Ne istiyorsunuz? Kadın kendini beğenmiş bir tavırla cevap verdi.
- Evimi emrinize tahsis etmek istiyorum. Şehrin öte yanında deniz kenarında bir köşküm var. Annem, babam Fransa'da olduklarından dolayı çok boş odamız bulunuyor. Siz oraya yerleşeceksiniz...
Sanki emir verir gibi konuşarak etrafına bakındı ve şöyle devam etti:
- Bu yerde daha fazla kalamazsınız! Mustafa Kemal yeniden lambanın fitilini çevirdi ve yükselen lamba ışığı birkaç saniye içinde kızın yüzüne vurdu. İkisi arasındaki sessizliği sahilden gelen çığlık ve iki tüfek atışı bozdu. Başkan, beklenenden daha sakin ve daha ilgili bir ses tonu ile sordu:
- Küçük hanım siz gerçekten kimsiniz?
- Hakkınız var, benim kim olduğumu bilmek istersiniz. Bir casus veya serüven peşinde koşan biri miyim? Belki bir suikastçı da olabilirim.
- Eğer sonuncusu ise o zaman dikkatini çekerim, tabancanı başıma çevir, çünkü göğsümde çelik yelek var.
- Bir tüccarın kızı olarak yurdu kurtaran size, bir konaklama yerini ve aynı zamanda düzgün bir menü ile gıdanızın karşılanmasını ve uşaklık hizmetlerini sunmak istiyorum. Şunu arzu etmekteyim; şehrin ortasında bu çok pis ve gürültülü konut yerine, karargahınızı öyle bir mahalde kurunuz ki, dinlenmeniz mümkün olsun, sinirleriniz yatışsın. İstediklerim bunlardır. Yine bir sessizlik oldu. Çöken evlerin kirişlerinin çatlayıp, kırılmalarının çıkardığı sesler net olarak işitiliyordu. Duman, alkol, gazlambasından çıkan ve rutubetli duvarın buharla birlikte odaya yayılan kokusu arasında, kızın sesi çınlar gibi oldu.

KOCA KÖŞKTE YALNIZIM'
- Kim olduğumu söylersem, herhalde bana daha inanacaksınız. Afyonkarahisar'da düşmanın yarılmasından iki hafta önce dış ülkeden İzmir'e döndüm. Ailemle birlikte yaz aylarını Biaritz'de geçirdim. Onlar, henüz oradalar ve eylül başında dönmeyi düşünüyorlardı. Fakat, ordumuzun şanlı zaferinin kazanılması, Yunanlılar'ın kaçışı ve yangın nedeni ile yurda dönmediler. Ben de köşkte yalnız kaldım. Siz Afyonkarahisar'da taarruza geçtikten sonra İzmir'de korkunç günler yaşamaya başlandı. Evlerin aranması, tutuklamalar, sıradan kurşuna dizmeler, idamlar, her dakikada bir tutuklamalar çok sık olaylardı. Köşkten dışarı çıkmadım. Herkesten kopmuş, kocaman bir evde yapayalnız kalmış olmayı ve etrafta korkunç olayların egemen olduğu olayların süregeldiğini düşünün...

DAHA ÇABUK GELİRDİM'
- Bilseydim daha çabuk gelirdim küçükhanım...
- Yunan kumandan Hacınesti her Türk gibi beni de casuslukla suçladı. Köşke giren ve köşkten çıkan herkesin üstünü aradılar. Her gün, beni ne zaman götürüp kafama bir kurşun sıkacaklar diyerek korku içinde bekledim. Onlar için bir Türk kadınının başının kıymeti mi vardı?
- Belki sizinkinin bir kıymeti vardı küçükhanım.

1 2 3 4 5
 
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 Çözüm olmadan Rumları tanımayacağız
 Haluk Kırcı İstanbul'a getirildi
 Latife Hanım'ın belgeleri gizli kalacak
 Felakete adım adım
 Ülke genelinde yoğun kar alarmı
 Flamingo nesli tehdit altında
 Hekim seçme hakkı geliyor
 Liselilere sınav müjdesi
 Okullar reklam alacak
 Ajanda haritaları karıştırdı
 Görmeyen ressamın sırrına Harvard el attı
 Dünya Bankası'ndan carettalara 50 bin Euro
 Milli atletin hazin sonu
 'Haliç Tüneli' yıkılıyor
 İstanbul'a yakışmıyordu'
 Sokakta yaşayanlar toplatılacak
 Haydi çocuklar Bilgi Evleri'ne
ERDAL ŞAFAK
Çin'in takıntısı
Pekin...
UMUR TALU
Tarihin boruları
"Baş aşağı tarih", boyun...
ERGUN BABAHAN
Medya ve Turkcell
Merkez SABAH, medya gücünü kullanarak...
ÖMER LÜTFİ METE
Okul binalarına kişilik
Milli Eğitim Bakanlığı yeni okul...
'Şerif' Bush'un ibresi yine İran ve Suriye
ABD Başkanı, ulusa sesleniş konuşmasını 'özgürlüğü ve demokrasiyi...
Başbakan soba kurbanı oldu
Gürcistan'ın halk devrimiyle göreve gelen Başbakanı Zurab Jvaniya,...
Hagi'ye sansür
Hagi'ye sansür
Her maç öncesi basın toplantısı yapan Hagi, yönetimle yaşadığı...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu