| |
Bir başka dünya
İki hafta önce AB bürokratları Washington kaynaklı bir raporu okuyunca öfkeden çılgına döndüler. CIA'in "think tank" kuruluşu Ulusal İstihbarat Konseyi'nce hazırlanan ve 2020'deki dünyayı anlatan "Küresel Geleceğin Haritası" adlı rapor gerçekten AB yetkililerinin nasırlarına basacak tahminlerde bulunuyor. Şöyle deniyor Robert Hutchings başkanlığındaki ekibin 123 sayfalık araştırmasında: "Ey Avrupalılar; boşuna hayal kurmayın. 2020'de süper güç falan olacağınız yok. Sadece Çin ve Hindistan değil Brezilya, hatta Endonezya bile sizi sollayıp geçecek. Hem sonra giderek yaşlanan nüfusunuzla, kaale almaya değmeyecek büyüme hızınızla ve sonu gelmeyen genişleme sürecinizle, uluslararası sahnede heveslendiğiniz ve hedeflediğiniz rolü nasıl kapabilirsiniz ki?" Ve şöyle devam ediliyordu: "2020'de siz olsanız olsanız ABD dışında işbirliği arayışına girecek o dönemin yükselen güçleri için bölgesel yönetişim modeli olabilirsiniz; o kadar!"
AB'nin geleceği karanlık Laf aramızda; raporda Türkiye'nin AB perspektifini ilgilendiren tahminler de var: "Türkiye'nin AB üyeliği, büyük Müslüman nüfusunun entegrasyonu nedeniyle gerilim kaynağı olacak. Ayrıca özellikle Almanya, Fransa ve İtalya'nın gerekli reformları yapamamaları sonucu AB'nin Türkiye'nin üyeliğinden vazgeçmesi bir yana, parçalanması, hatta darmadağın olması ihtimali hayli yüksek görünüyor." CIA raporunun çarpıcı öngörülerinden biri de, Çin'in 2020'de ekonomik büyüklükte dünyanın ikinci ülkesi olacağı iddiası. Aslında buna öngörü değil, kaçınılmaz gerçek demek daha doğru olacak. Hele geçen hafta Davos Dünya Ekonomik Forumu'nda Çin Başbakan Yardımcısı Huang Ju'nun büyük patronların hayranlıkla dinlediği, ülkesinin vizyonuna ilişkin bol verilerle pekiştirilmiş açıklamalarından sonra. Buyurun o verilerden birkaçı: Çin 1997-2003 arasında yılda ortalama yüzde 9.4'lük büyüme hızı yakaladı. Dünya ekonomisinde 1976'da yüzde 1 olan payını bugün yüzde 4'e çıkardı, 2020'ye kadar 4 kat artışla yüzde 16'ya ulaşmayı amaçlıyor. Dünya ticaretinde Çin'in 1980'lerin başında yüzde 1.5 olan payı ise günümüzde yüzde 6'yı geçti. Onda da yakında önce yüzde 10 tavanı delinecek, 2020'lerde ise yüzde 30'a ulaşılacak. (Çin için yüzde 30 hedefinin tarihsel değeri var: 200 yıl önce dünya ticaretinin yüzde 30'unu gerçekleştiriyordu. Sonra sömürgeleştirilme, savaşlar, iç savaşlar, Mao modeli komünizmin getirdiği yoksullaşma ile bu oran bindelerle ifade edilecek kadar küçüldü. Şimdi o 200 yılın rövanşının peşinde.) Hem sonra Çin'in dünya ticaretinde sadece yüzde 6'lık payına bakıp "Tehlike boyutlarına ulaşmasına daha uzun yıllar var" rehavetine kapılmayın. Bakın o yüzde 6'da ne sürprizler gizli: Dünya oyuncak, bisiklet ve DVD okuyucusu üretiminin yüzde 70'i Çin'in elinde. Bu oran fotoğraf makinesinde yüzde 60'ı, taşınabilir bilgisayarda yüzde 50'yi geçti. Yarı iletken üretiminde ikinci sırada. Dünya renkli televizyon üretiminin yüzde 25'ini gerçekleştiriyor. Siz bu yazıyı okurken, bu yeni süper güç adayını yerinde görmek için yollara düşmüş olacağız. Dışişleri Bakanı Gül'le birlikte. Onca yola ve yorgunluğa değer. Çünkü, dünyanın en zengin adamı Bill Gates'in ifadesiyle "Kapitalizmin yeni biçimini yaratan" ülkesine gidiyoruz...
|