|
|
Zehirlenmek istemiyoruz!
İşin magazin yanını seviyoruz. AB ile ilgili ilişkilerimizin boyutunun tartışıldığı dönemde bir "kokoreç" mevzusuna takılmıştık. Sokakta kokoreç satılacak mı satılamayacak mı, tartışmalarını hatırlarsınız. Aslında yüzeyde magazinleştirilerek yaşanan bu tartışmanın odağında sağlık ve tüketicinin korunması yatıyordu. Savaş Ay'ın herhangi bir cinayete el koyamadığı bir günde, ekonomi servisi olarak konuyu Sabah'ın manşetine taşıdık. Tecrübeli gazeteci Esen Evran'ın hazırladığı dosya soframıza gelen zehirleri konu alıyor. AB ile müzakerelerde en büyük sıkıntıyı bu alanda yaşayacağız. Gıda dosyasında etten tavuğa, domatesten peynire, sütten yağa hemen hemen tüm gıda ürünlerinde yapılan hilelerin yarattığı tehlikeye dikkat çekiliyor. Sayıları 400 bini bulan gıda satış ve toplu tüketim yerinde neler yediğimizin farkında bile değiliz. 28 binin üzerinde gıda işletmesinin çoğu denetlenemiyor. Hayvansal ürünlerden insana geçen brusella ve salmonella gibi hastalıklar ölümlere yol açmaya başladı. Bir önceki yıla göre bu hastalıklarda yüzde 50'ye yakın artış var. Ve ne yazık ki, AB'nin standartlarına uymadığı için gümrük kapılarından geri dönen hormonlu, kimyasal içerikli sebze ve meyvelerin iç piyasada satılmasına göz yumulduğu, Tarım Bakanlığı Gıda Güvenliği Komisyonu raporuyla belgelendi. İtiraf etmeliyim ki, ekonomi servisi olarak bu konuyu kamuoyunun dikkatine getirmekte geç kaldık. Aslında mesleğimizin duayeni olan Uğur Dündar, Arena programında tek başına bir savaş veriyor. Elinde mikrofon, arkasında kameralar, ekmek fırınından bakkal dükkânına, dolaşıyor. Lokantalara girip, yemek yapılan yerleri gözler önüne seriyor. Evran, Dündar'ın izinden yürüyecek, eminim...
|