kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
En çok saçlarımı taramayı özledim
En çok saçlarımı taramayı özledim
Sönmez karanlıklara yuvarlanmış gibi hissetmiş
Bir ara saçlarım simsiyah çıkmıştı. Kısacık haliyle kendimi Özcan Deniz'e benzettim

En çok saçlarımı taramayı özledim

Kanser tedavisi biten Filiz Akın son kontrolleri için Amerika'ya gitti. Ünlü sanatçı yolculuk öncesi evinin kapılarını ilk kez açtı.

Eşim hastalığımı öğrendiği zaman kendisini bir karanlığa yuvarlanıyormuş gibi hissetmiş.... Yeni çıkan saçlarımla Özcan Deniz'e benzemiştim!


En çok saçlarımı taramayı özledim

Altı ay önce buluşmuştuk Houston'da. Saçları dökülmüştü, midesinden bir tüple besleniyordu. Filiz Akın o buluşmadan bir ay sonra sessiz sedasız Türkiye'ye dönmüştü. Bugün ise ilk defa evinin kapılarını açtı.

Herkesin hayatında öncesi, sonrası diye bir dönem vardır. Örneğin "o adamı tanımadan önce başka biriydim" diye başlarsınız bazen söze. Ya da "Bir seyahat ettim hayatım değişti" "Bir kitap okudum bakış açım tamamen farklı oldu" gibi... Bana gelince, Filiz Akın öncesi ve sonrası var hayatımda. Yaklaşık 17 saat uçmuştum yanına giderken. Nasıl yorgundum. Oflaya puflaya girdiğim klinikten hayatım değişerek çıktım. Bir insan bu kadar ağır bir hastalığın pençesindeyken nasıl olur da hayata bu derece gülen gözlerle bakabilirdi? Mayıs ayının sonunda bir araya gelmiştik.

Çok uzun bir uçuştan sonra Filiz Akın'ı Houston'da tedavi olduğu klinikte ziyaret etmiştim. O sürekli bana "Ben bu kanseri yeneceğim" diyor ben ise her sorudan sonra biraz daha umutsuzluğa kapılıyordum. Ne yalan söyleyeyim, kötü şeyler geliyordu aklıma. Saçları dökülmüştü, midesinden tüple besleniyordu. Tedavinin yan etkileri gerçekten de ağırdı. Kimin başına gelirse gelsin aynı duygusallıkla karşılayacağım bu durumda, üstelik karşımdaki güzelliği ve zarifliğine her zaman hayranlık duyduğum Filiz Akın'dı, Türkiye'nin en önemli sinema yıldızlarından bir tanesiydi. Bugün Filiz Akın'ın Bebek'teki evinin kapısının önündeyim. Tam 6 ay geçti onu görmeyeli. Ara sıra telefonda konuştuk, herkes gibi gelişmeleri ben de köşesinden okudum ama göremedim bir türlü. Göremedim çünkü temmuz ayında Türkiye'ye dönen ve tedavisine İstanbul'da devam eden Akın, kimseyi görmek istemedi. "Gelme" dedi telefonda bana. "Şimdi gelme, biraz daha zaman geçsin. Biraz kendime geleyim. Kimsenin bana bakıp üzülmesini istemiyorum."

Kapıyı korkarak çaldım. Hemen açıldı. Karşımda peruksuz bir Filiz Akın vardı. Yine çok güzel, yine çok alımlı, inanın. "Oldu mu?" dedim. "Artık sarılabilir miyim şöyle sıkıca size?" Gülümseyerek başını salladı. "Galiba bu iş bitti." Uzun uzun sohbet ettik. "Ben yazacağım bunları" dedim. "Yazmalıyım çünkü hala sizden haber almaya çalışanların faksları geliyor." Nasıl zor ikna ettim fotoğraf çekimi için. Yine de kırmadı beni. Bir şapka taktı, biraz makyaj yaptı ve gülümsedi objektifime. "Niye çıkarmıyorsunuz şapkayı, siz öyle de çok güzelsiniz" dedim. Bu sefer karşı çıktı "Bir tek o duruma alışamadım, saçlarım çıksın diye dört gözle bekliyorum. Şimdi öyle bir fotoğraf çektirirsem beni seven herkes çok üzülür. İnan bana gerçekten de yapamam."

* Kanseri yendiniz mi? Bitti mi yani bu iş? Bana göre yendim gibi geliyor ama doktorlar tarafından da onaylanmasını bekliyorum. Tedavim bitti. Önerdikleri her şeyi yerine getirdim. Kemoterapiler, radyoterapiler her şeyi atlattık çok şükür.

* Temmuz ayında sessiz sedasız Türkiye'ye geldiniz. Neden? Öncelikle İstanbul'u, evimi çok özledim. Oradaki doktorlarla konuştum. Tedaviyi Türkiye'de sürdürmemim bir sakıncası olmadığını söylediler. Açıkçası ben de güle oynaya, evime geldim. Tedaviye burada devam ettik.

* Buradaki doktorunuz kim? Doç. Dr. Serdar Turhan. Marmara Üniversitesi Onkoloji Bölüm Başkanı. Bana çok iyi geldi Serdar Bey. İyi geldi çünkü hastalığı yenmekte en önemli şeyin moral olduğuna inanan bir isim. Pozitif enerji verdi her şeyden önce bana. Bunun önemine çok inanan bir insan. Doktor size iyileşeceksiniz, iyileşmek zorundasınız dediği zaman zaten siz işin yüzde ellisini halletmiş oluyorsunuz, inanın bana. Doktor umutsuz bir şeyler söylediği zaman baştan gücünüzü kaybediyorsunuz. Ne mücadele gücü kalıyor ne de enerjisi. Hastalıkla savaşın başlangıcında her şeyin pozitif olması çok önemli.

* Kemoterapi seansları tamamlandıktan sonra doktorunuzun yorumu ne oldu? Bana "Biz üzerimize düşen her şeyi yaptık, gördüğüm kadarıyla, negatif hiçbir şey yok. Bence bu iş başarıldı" dedi.

DÜZENLİ KONTROLE GİDECEĞİM

* Tümör kayboldu mu yani? Geçen ay çektirdiğimiz MR'da çok net görülemedi. O kadar çok yaralı bölge, ödemli bölüm var ki pek belli olmadı. MR çeken doktorun kanısına göre tümör yok olmuş. Hatta yarattığı lenf bezeleri de yok olmuş. Tabii bu da tamamen iyileşme demek değil aslında. Şimdi önce Amerika'ya gideceğim, son kontroller orada da yapılacak. Eğer sonuç orada da iyi çıkarsa bu iş tamam demektir. Tabii düzenli olarak kontrollere devam edeceğim, tekrar bir yerden çıkmasın diye...

* (Karşımda öyle pozitif bir kadın var ki kötü bir şey düşünmeye gelmiyor. Ama sormazsam olmaz. Ya sonuçlar kötü çıkarsa, ya tahliller beklediği gibi olmazsa? Yani var mı böyle bir ihtimal? Nasıl kıvranıyorum, ne desem? Hangi kelimeler uygun olur? Nasıl sorsam? Filiz Akın gerçekten de müthiş bir kadın, bocaladığımı görünce gülümsüyor...) Ben şimdi biliyorum neyi sormak istediğinizi. Ben çok moralliyim. Eğer kötü bir şey çıkacak olsa, çok büyük tetkikler isterlerdi benden. Amerika'da sadece kan tetkikleri yapılacak ve bir MR daha çekilecek. Hepsi bu. Bir de göğüs röntgeni var galiba. Onkoloğum ve radyo terapistim görecek beni. Bakalım ne bulacaklar?

* Temmuz ayında Türkiye'ye geldiniz. Hiç kimseyi görmek istemediniz, sokağa çıkmadınız. Oysa bütün sevenleriniz sizi görmek istiyordu. Neden saklandınız? İstemedim kimselere gözükmeyi. Beni görenler içimdeki pozitif enerjiyi anlamayabilir. Dışardan ise çok hasta gözüküyorum tabii. Böyle hasta bir şekilde kimsenin karşısına çıkmak istemedim. Arkadaşlarımla dostlarımla bile görüşmedim inanın. Şanslıyım çünkü evimden müthiş bir İstanbul manzarası gözüküyor. Beni İstanbul iyileştirdi. Bana moral verdi, iyi geldi.

* Sevenleriniz de size moral verebilirdi... Hastalıklı görüntümü her kadın gibi ben de paylaşmayı istemedim. Hastalığım üzerine de konuşmak istemedim. Bir kere beni hayata bağlayan bir de gazetem vardı, köşem vardı. Okuyuculara oradan ulaştığım için yeterli diye düşündüm. Müthiş bir şey oldu benim için o köşe.
DİĞER RÖPORTAJ HABERLERİ
 Artık iyice kudurdum
 Diyanet İşleri Başkanlığı laikliğe hiç yakışmıyor
 Evlilik hediyesini öldükten sonra aldım
 Bütün entelektüellerin içi çürümüş
 Yağmur çamur hikaye Phaeaton gerçekten şahane
 Gazanfer Bilge 81 yaşında bir delikanlı
 Habercilik değişti çünkü Türkiye değişti
 Öğrenciler gözlüklerimi çok havalı buluyor
 Türkiye ikinci vatanım
 Asıl mücadele şimdi
 Filistin'in Mandela'sı doğuyor
 İşte Aktuna'nın gençlik formülü
 Türkiye'de perdelerimizi kapatmak zorundayız
 Hayatıma girecek kadın güzel ve temiz olmalı
 Her sabah güne Demirel ailesi ile başlıyorum
 Gömlek değiştiren adam
 Karımı kıskandım ben de kanser oldum
 Tutku benim pusulam
 Biricik'le ne zaman mutlu görünsek nazara geliyoruz
    Aktüel Pazar Yazarlar
    Güncel
    Hobi
  » Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
REFİK DURBAŞ
Rüzgara yazılı...
Adını derin vadilerde yolunu yitirmiş...
10 parmağında 15 gizli servis
10 parmağında 15 gizli servis
Halkın "Bıyıksız Saddam" olarak gördüğü Irak Başbakanı Allavi'nin hem...
Bu gençlere dikkat
Bu gençlere dikkat
Kulüplerin altyapılarında geleceğin futbol yıldızları yetişiyor. Çoğu...
Kahvenin düşmanı hava ve ışık
Bir kez kavrulunca kısa sürede tüketilmesi gereken kahveyi hava ve...
Monet'nin sofrası
Zürih sadece nizam ve intizam kenti değil. Turizmde nelerin...
Onlar "çikolata renkli" Türkler
Ülkemizde 800 bine yakın siyahi yaşıyor. Çoğu Afrika kökenli olan "çikolata...
Cüneyt Arkın
Türk Sineması'nın uzun boylu, heykel yüzlü, romantik bakışlı genç adamıydı o...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.