|
Baharatın önemi büyük
|
|
Bizans'ın günlük hayatında envai çeşit baharat vardı: "Şeker, zencefil ve sandalağacı, özgün doğal ortamları çok daha doğuda olduğu halde, Bizans İmparatorluğu'na Hindistan'dan geliyordu. Görünüşe bakılırsa ödağacı Doğu Asya'dan, Konstantinopolis'te çok tutulan bir kokulu madde olan Hint sümbülü Hindistan'dan, ödağacı Doğu Asya'- dan geliyordu. Küçük hindistancevizi, besbase ve karanfil bildiğimiz kadarıyla hiçbir Bizanslı'nın girmediği Doğu Endenozya'daki uzak Baharat Adaları'ndan geliyordu. Tarçın, Sri Lanka ya da Güney Çin'den geliyordu. Günümüzde ise Sri Lanka tarçını, Cinnamomum zeylanicum, her yerde en iyi tarçın olarak kabul ediliyor." Döneme mahsus arz güçlükleri, şayet bu mallar mutlaka isteniliyorsa, fiyatın yüksek olacağını garanti etmekteydi. Peki ama niye isteniliyordu bunlar? Örneğin yemek pişirirken tarçın, karabiber ve şeker kullanmak niye zorunlu sayılıyordu?" Kitabın yazarı aslında cevabını bilebileceği bir soruyu soruyor... Tabii bir imparatorluk mutfağı için baharatın önemi büyük. Sadece lezzet açısından da değil. Bir tür iktidar sembolü oluşundan. Üstelik de yüzyıllarca devam ederek. Halil İnalcık, Osmanlı ile Habsburglar arasındaki baharat ticaretini tüm detayı ile anlatıyor. Ne dersiniz, Avrupa Birliği'nin serbest ticaret sınırları baharatla atılmış olmasın?
|