|
|
Eskiden, su içerdik testiden
Büyük İskender eşcinsel miydi, değil miydi? Filmle beraber tartışmaya açıldı. Taaa o zamanlar eşcinsellik gibi bir kavram olmadığı için beyhude bir çaba! Tıpkı yıllardır bizde de, "Osmanlı'da oğlancılık var mıydı yok muydu?" tartışmasının yapılması gibi. Hadi Osmanlı'yı geçtik, M.Ö'deki devirlerde insanların cinsel hayatlarında bir tercih söz konusu değilmiş ki. Hatta ve üstelik, şimdikinin tam tersine, erkek vücudu kadın vücudundan çok daha estetik kabul edilirmiş. O yüzdendir ki daha çok erkek heykelleri yapılırmış. Hakikaten de erkekler böyle baklava göbekli, kaslı, adaleli, kadınlarsa tombiş tombiş, bıngıl bıngıl 'vücuda' getirilmez miymiş? Bakınız Herkül, bakınız bol memeli Bereket Tanrıçası. Banu Alkan'ın kendisini Afrodit zannetmesi boşuna değil yani. Şimdi, mitolojideki güzel sayılan kadınların üçte biri kadar görünüme sahip olanlar, Taylan Kümeli'nin kapısında yatıyorlar; "Aman bizi zayıflat" diye... Neyse konu bu değil. Diyeceğimiz o ki, "Efendim tarihin derinliklerinde kim kimi öpmüş, kim kimi sevmiş, erkek erkeğe kadın kadına yan gözle bakmış mı?" tartışmaları boş. Adamlar (ve de kadınlar) gözlerine kestirdiklerini affetmiyormuş. Kör tuttuğunu hesabı. Şu Büyük İskender meselesine de son noktayı işte böylece koymuş oldum. Geçmişin davası olmaz zaten. Kapatın konuyu!
|