Artık bu hükümetin de kendi programı var
AKP'nin işbaşına gelmesinden bu yana yakındığı konulardan biri, " Bu programı biz hazırlamadık. Bizim önümüze konuldu. İster istemez uyguluyoruz" şeklindeydi. Tabi bu durumda uygulama da gönülsüz oluyordu. Bu nedenle bankacılık, vergi, sosyal güvenlik, gelir idaresi reformu ve yatırım ortamının iyileştirilmesi gibi yapısal önlemler gecikti. Şimdi bu reformlar hazırlanmakta olan ikinci üç yıllık IMF programı kapsamına alınıyor. Ancak ondan önce AB yolunda ilerlemek için Hükümet "Katılım Öncesi Ekonomik Programı" açıkladı. Üç yıllık yol haritasını başlıklar itibariyle belirledi ve dün ekonomiden sorumlu üç bakan tarafından da kamuoyuna duyuruldu. Şimdi bu program önümüzdeki günlerde IMF ile yapılacak üç yıllık anlaşmanın temelini oluşturacak. Programın açıklanma takvimi de, öncelikle IMF'nin değil, hükümetin programı çağrışımını güçlendiriyor.
AKP sahiplenecek Böyle olması daha iyi. Çünkü programın hükümet ve AKP tarafından sahiplenilmesini de beraberinde getirecek. Bu üç yıllık programı kimse elinin tersiyle itemeyecek, geciktirmeye kalkmayacak. Çünkü kendilerinin hazırladıkları bir program. Dolayısıyla uygulayıcılara herhangi bir mazeret kalmıyor. Kamuoyu da bu pragramı izleyeme ve sapma olursa nedenini araştırma kalıyor.
İstihdamın durumu Programda ne var diye baktığımızda, ekonomiye ters bir şey yok, olması gerekenler var. AB ile müzakerelerin başlaması veya kesilmesi, dış şok veya krizler elbette öngörülmemiş. Üç yıllık ortalama büyümenin yüzde 5 ve enflasyonun 2007'de yüzde 4 gibi, Avrupa'nın ve dünyanın rahatlıkla kabülleneceği düzeye gerilemesi öngörülüyor. Cari işlemler açığının ise milli gelirin yüzde 4.9'u düzeyinden yüzde 3'üne inmesi hedeflenmiş. Bu yıl gerçekleşen yatırım artışlarının aynen devam etmesi öngörülmüş ki, üç yılda 1 milyon 620 istihdam artışı hedeflenmiş. Bu, her yıla 540 bin yeni istihdamın yaratılması demek. 24.5 yıllık ortalamaya göre Türkiye'de bir kişiye istihdam yaratmanın maliyeti 92.8 bin dolar. Bu da her yıla 50.1 milyar dolarlık yatırım demek. Bu yılki ise 60 milyar dolar civarında gerçekleşebilir.
Yatırım hedefi yetersiz Yine bir süre önce yatırımlar ve istihdam arasındaki ilişkiyi inceleyen yazılar yazmıştık. Gerçek anlamda işsizliğin azaltılabilmesi için, Türkiye'nin yılda 86.2 milyar dolarlık yatırım yapması gerektiğini bulmuştuk. Dolayısıyla üç yıllık programda 50.1 milyar dolarlık yatırım bizce işsizliği yenmek için yetersiz. Ancak bu rakam da, yine Türkiye'nin en çok yatırım yapılan yıllara eşdeğer. 1993'te 54.7, 1997'de 60.4, 1998'de 59.7, 2000'de 56.2 milyar dolarlık yatırım yapılmıştı. Dolayısıyla 50 milyar dolarlık yatırım da şimdiye kadarki en yüksek yatırımlardan biri olacak.
Yabancıya yüksek pay Ama AB'den müzakerelere başlamış, enflasyonu yenmiş, istikrarlı büyümeye geçmiş bir ülkede yatırım artışı daha yüksek olmalı. Kaldı ki, programda yabancı yatırımcılara fazla, yerlilere daha az alan bırakıldığını hesaplıyoruz. Üç yılda 12.4 milyar dolarlık yabancı yatırımı olacaksa her yıla 4.1 milyar dolar düşer. Son 17 yılda her sene ortalama 1 milyar 32 milyon dolar yabancı yatırımı yapılmış. Yani yabancı sermaye yatırımları tam olarak 4'e katlanacak. Yatırımların yüzde 8'i yabancılar tarafından gerçekleştirilmiş olacak. Bu çok yüksek oran. Geçmiş 17 yılda yabancıların yatırımlardaki payı yüzde 2.4. Dolayısıyla bu oranın bir anda yüzde 8'e çıkmasını gerçekçi bulmuyoruz.
Asıl katkı yerliden Çünkü yabancı yatırımların patlama göstereği bir ortam aynı zamanda yerli yatırımları coşturur. O zaman da hedeflenen yıllık yatırımdan çok daha fazlası gerçekleşir. Yani ya yabancı sermaye abartılı ya yerli sermaye çok küçümsenmiş. Dileyelim yabancıların yapacağı yatırım doğru çıkar. O zaman yerli sermayenin yapacağı yatırımlar kendini katlar ve işsizlik gerçek anlamda azalmaya başlar.
Sonuç "Hayat herkese ne olduğunu öğretir" Goethe
|