Orası da Türkiye!
Sonradan kendime kızdım. Dünkü yazıda "Mardinli iki ölü çocuk" u karşılaştırır gibi olduğum için. İstanbul'da statta öldürülen 16 yaşındaki Mardinli Cihat ile Mardin Kızıltepe'de "terörle mücadele" adına devletten 10 (ya da 13) kurşun yiyen 12 yaşındaki Uğur' u. Hiçbir ölü çocuk, öldürülen çocuk karşılaştırılmamalı oysa. Hele onlar... Aynı topraklarda doğdular, aynı topraklarda buluştular. Mekanları cennet olsun!
*** Gel gör ki... Karşılaştırmaktan utansan da... Bir tarafta yoğun bir ses, bir tarafta derin sessizlik. Bir tarafta bir ölümün tüm anatomisi, bir tarafta kahredici bir umursamazlık. Bir tarafta "katil zanlısı" belli, bir tarafta "kim vurdu" sorusundan dahi sıvışmış hissizlik. Mardinli Cihat, göçün savurup yolunu bir gün İstanbul'da bir stada düşürdüğü çocuk, tüm vicdanlardan süzülerek kendi toprağına uçtu. Mardinli Uğur' a ise galiba o vicdanlarda yer kalmadı. Bir hükümet üyesi, bir milletvekili, ne bileyim (birkaç kişi dışında) bir gazeteci, ( "medya" dan sayılmayan bir, ikisi hariç) bir gazete merak etsin de sorsun Allah için... "Ne oldu Uğur'a? Güvenlik güçleri neden ateş açtı? Resmi açıklama doğru mu?" diye. Mesela, açıklamaları yapan Mardin Valisi'ne, belki yeri değildir ama... Mesela, katıldığı Cihat' ın cenazesinde, Uğur da sorulsun. Ne olursa olsun, insanlığın, vicdanın, siyasetin, gazeteciliğin "meraklı şefkat" i o çocuğu da sarabilsin. Yok... Yok... Yok.
*** Dedi mi, demedi mi, emin değilim. Kimi gazeteye göre, Başbakan, "stat cinayeti" için "Bir serseri bizi dünyaya rezil ediyor" demiş. Şimdi boş versin dünyayı. O da bir baba. "Öteki Mardinli" nin çocuk bedenine saplanan 1013 kurşun için de kükresin. Merak etsin. İçişleri Bakanı'na, Jandarma Genel Komutanı'na, Vali'ye sorsun. En hakiki korkumuz "dünyaya rezil olmak" ise, çocuk bedeninde onca kurşun bizi "rezil" etmeden, bizi kahretti diye sorsun. Cevabı paylaşsın. Çocuk silahlı mıydı, "terörist" miydi yoksa sadece çocuk muydu, sorsun, cevap alsın, açıklasın. Evlerinin önünde, bir ilkokul çocuğunun bedenine saplanan 1013 kurşun nedir, nasıl bir "terörle mücadele" dir, nasıl bir "demokratikleşme", nasıl bir "birlik, bütünlük" tür, sorsun. Cevap samimi olsun. Cevap doğru olsun. Felluce için sızlamış vicdanlarımız kendi ülkemizde de biraz vicdan olsun. Gerçek, gerçekten gerçek olsun. Hukuk gerçekten hukuk olsun. Olur a, 12 yaşında bir çocuk hakikaten "terörist" olmuşsa da, "nasıl olur" diye düşünsün. Hep birlikte düşünelim!
*** Sayın Başbakan, Sayın Genelkurmay Başkanı, Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Jandarma Genel Komutanı... "Statta cinayet" le tüm hislerini, tüm bilgilerini, tüm bulgularını döken sayın meslektaşlar... "Delik deşik Uğur" un gerçeği nedir, bu kadar önemsiz midir, o da "bizim çocuğumuz" değil midir? Tamam, "Burası Türkiye"... Lakin orası da Türkiye!
|