Bu filmi gördük
Takım kadroları elimize geldiğinde sanki Trabzonspor takımı deplasmanda oynuyor hissine kapıldık. Trabzonspor 2, F.Bahçe 4 hücum oyuncusunu sahaya sürmüştü. Trabzon böylesi bir takım tertibiyle, rakibin oyununu bozma düşüncesini ön plana çıkardığını daha maçın başlarında kabul etmişti. Bordo-mavili takımda, büyük maçlarda oluşan sendromun ardında yatan gerçek nedir diye düşünüyorum. Şampiyonluktaki en büyük rakibinize karş gol pozisyonu sayısını arttırmak gerekmiyor mu? Peki bunu 2 hücum oyuncusu nasıl başaracaksınız? Hüseyin, Adem ve İbrahim Ege gibi orta alanda mücadele gücü yüksek oyuncuların yanına Yattara gibi hücumda adam eksilten ve topla buluştuğunda rakip savunmanın dengesini bozan bir oyuncuyu kenarda tutup; Lee gibi geldiği günden bu yana oynadığı maçlarda kendi görev bölgesini kapatmaktan başka hiç bir özelliği olmayan bir oyuncuya şans verilmesini anlamakta zorluk çekiyorum. Peki, 8 savunma ağırlıklı oyuncuyu sahaya sürdüğünüzde rakibin gol pozisyonu girişimlerini önleyebildiniz mi? F.Bahçe'nin kazandığı penaltıda Nobre'ye yapılan hare- kette kaleci Petkoviç'le birlikte 3 savunma oyuncusu vardı. Yani, kaleciyle birlikte 4 kişilik savunma anlayışında bile Trabzon'un büyük yetersizliği var. Yattara'nın oyuna alınması ve Nobre'nin atılmasıyla 10 kişi kalan rakibin üstüne daha fazla gidebilmek için Mehmet Yılmaz'ın oyuna sokulması, bana göre çok geç düşünülmüş kararlardı. İkinci yarıda F.Bahçe'nin 10 kişi kalmasıyla birlikte hücum girişimleri daha fazla yapılmaya başlandı. Ancak bu da skoru değiştirmek için yeterli olmadı. Sonuçta biz bu filmi daha önceki maçlarda gördük. Bu da şunu gösteriyor ki, büyük hedeflere ulaşabilmek için büyük düşünmek, ken- dine güvenmek ve bir takım riskleri alabilmek gerekiyor.
|