kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Nebil Ozgenturk @ SABAH
 

Orda bir "oğlum" var uzakta!

Bayram tatilinin armağan ettiği rehavete sığınıyor ve birbiriyle ilgisiz gibi görünen ama dibine kadar rabıtalı(!) iki öyküyü bir yazıda buluşturmak istiyorum izninizle...
Elden geldiğince uzatmamaya çalışırım ama ne yapalım "hap" gibi yazı bekleyenler okumayabilir!
Sabredenlerse, eminim ki "dostlar sofrası"nda cebinden her an çıkarıp anlatmaktan keyif duyacakları iki öyküye sahip olacaktır!

Moskova'daki bebek

Genç adamın adı, Nail Çakırhan'dı..
1920'lerin sonunda Nazım Hikmet'le tanıştı, "örgüt"e girdi ve Nazım'la, kapağında "1 +1" yazan bir şiir kitabına imza attı.
1930'ların sonundaysa, Sovyetler'de buldu kendini.. Pulsuz, pasaportsuz maceralı bir yolculukla ve gizlice geldiği bu ülkede "sosyalizm" okuyacak ve ülkesine dönüp öğrendiklerini, öğretecekti!! Okudu da Moskova'da; hem de dört yıl boyunca..
Ho Şi Minh"i de gördü, Tito'yu da Stalin'i de... Öğrenciliğinin yanısıra, çalışıyordu da bir yandan.. Bu arada, Moskova'daki kolhozlardan birinde tanıştığı genç bir kıza tutuldu.. Adı, Tayyis'ti kızın. Tutkuyla bağlandılar birbirlerine..
Ancak, İkinci Savaş, kapıya dayanmış, Sovyetler'de seferberlik ilan edilmiş, "sosyalizm" öğrenmeye gelen yabancılara da yol görünmüştü. Evet, ülkelerine gerisin geri gitmeliydiler!
Çakırhan da, geldiği maceralı yolculuğun benzeriyle dönmeye zorunluydu ancak Tayyis'i, yani, karnında bebeğini taşıyan kadını da terketmek durumundaydı..
Çaresiz, döndü genç adam, pasaport kanununa muhalefetten yıllarca hapis yattı, çıktı, arkeolog Halet Çambel'le evlendi... "Alaylı bir mimar" olmasına rağmen "Dünya Ağa Han Mimarlık Ödülü"nü aldı..
Ve ancak 1995'de, yani elli yıl sonra yeniden gelebildi Moskova'ya.. Eşi Halet Hanım da yanındaydı. "Bebek"liğini dahi görmediği oğlunu ve Tayyis'i bulmak üzere.. Buldular da...Sarıldılar, kucaklaştılar; fotolar çektirildi ve yeniden gelindi Türkiye'ye..
"Uzak"ta bir oğul ve eski bir "sevgili"yle, Arnavutköy'de Boğaz manzaralı bir evde yaşayan "eski tüfek" bir adamın birbirlerine sıklıkla yazdığı mektuplar kalmıştı geriye..

Kore Dağlarında "oğlum" kaldı...

Genç adamın adı, Talip Yıldız'dı..
1950'lerin başında, Türk Ordusu'nun bir neferi olarak, Bursa, Gemlik'ten hareketle, İstanbul'dan bir askeri gemiye binip Kore dağlarına savaşmaya gitti zorunlu olarak!! NATO birlikleriyle, "sosyalist ittifak" arasında şiddetli çarpışma tüm hızıyla sürüyordu..
Talip, Kore'ye gelişinin dördüncü ayında göğsüne isabet eden bir "düşman"(!) kurşunuyla ağır yaralandı. Cephe gerisindeki Yokohama Hastanesi'nde tedavi olmaya başladı.
İyileşmişti kısa bir süre sonra ve tüm bu tedavi sırasında, başucunda hep Suriye'li gönüllü hemşire Melha Ejda olacaktı. Hayat bu ya, Talip'le, Melha, gönül verdiler birbirlerine..
Hatta, doğacak çocuklarına bir isim dahi belirlemişlerdi, Barbaros...
Ancak, çok kısa bir zaman sonra, karargâhın megafonlarından yükselen bir anons, iki genç sevgilinin "ebedi" ayrılışının haberini verecekti..
"Bütün Türk askerleri gemilere binsin. Yarım saat sonra Türkiye'ye hareket edilecektir."
Sevdiği kadına haber dahi verememiş, kendini birdenbire Okyanus'a "vira" diyen askeri Türk gemisinde bulmuştu Talip...
Savaş bitecek, Barboros doğacak, yıllar geçecek, Talip de Melha da birbirini arayıp bulmak isteyecek ama örneğine ancak filmlerde rastlanacak gariplikler, töreler, tesadüfler, şanssızlıklar sonucu vuslat olamayacaktı.. (Gülümse-Ömür Sabuncuoğlu röportajından alınmıştır.)
Geriye, "1994'te yaşama veda eden Bursalı onbaşı Talip"in Kore sonrası evlendiği eşinden olan kızı Gül'ün "Kardeşim Barbaros'u arıyorum, aramaya da devam edeceğim" çığlığı ve üç beş Kore hatırası fotoğraf kalacaktı!!

***

Bu öyküleri, Filistin'de, Felluce'de "kırık bir bayram" geçiren milyonlara armağan ediyorum!
Bu arada radyocu, gazeteci, televizyoncu, dergici, yapımcı, "hayat okulu öğretmeni", hülasa, hamarat arkadaşım Mesut Yar'ın, bu hafta bizim bir başka maharetli arkadaşımız İclal Aydın'ın Gülümse'sinde başlayan köşesinin adını kayda almak gerek; "Cumartesi Babası"..
Mesut, sekiz yıldır yalnız yaşıyor ancak hafta sonu nüfusu ikiye çıkıyor evin..
Oğlu geliyor.
Batuhan'la, bir başına sıkı bir gün geçirdiği, çocuklaştığı, güle oynaya dolaştığı, "baba" kelimesini en çok işittiği cumartesi günlerinden mülhem de "Cumartesi Babası" oluveriyor anlayacağınız! Ama nasıl da güzel anlatmış "son cumartesi"ni bilemezsiniz.
Hemen "yakın"ındaki oğluyla yaşadıkları mutlu zamanları yansıtıyor uzun uzun ve "Şükür ki 'Cumartesi Babası'yım, ya 'Cumartesi Annesi' olsaydım!" diye nokta koyuyor!
Ve sanki oğulları, bir bilinmez "uzak" yerlerde olan babaları, hatta, "orta"nın "Doğu"sunda, bazen bizde kurşunlarla her an her saat parçalanan "oğul"ları anımsatıyor... İyi Bayramlar...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 George W.Bush'un vişneli keki!   / 13-11-2004
 Şiddetin dayanılmaz ağırlığı!   / 07-11-2004
 G.O.R.A.'nın maharetli elleri   / 06-11-2004
 Alyoşa... Bir aşk kelebeği!   / 31-10-2004
 Arabeskimde şiir sesleri!   / 30-10-2004
 Bir pişirimlik kahvenin hatrı!   / 24-10-2004
 Vur kocacığım, bir daha vur!   / 23-10-2004
 Oyuncak deyip geçmeyin!   / 17-10-2004
 İstanbul artık şiirsiz mi?   / 16-10-2004
 Sayfalardan seçmeler...   / 10-10-2004
REHA MUHTAR
Yorgo
Dün Atina'ya gitmek için havaalanında check-...
MEHMET BARLAS
Şeker bayramı mı, turizm bayramı mı?
Bazıları Ramazan...
NEBİL ÖZGENTÜRK
Orda bir "oğlum" var uzakta!
Bayram tatilinin armağan...
REFİK DURBAŞ
Hayvancılık çıkmazda...
Türkiye'de hayvancılık gerilemiş...
SAVAŞ AY
Bak şu kızın yazdığına
Bin yıllık arkadaşım Güler...
EMRE AKÖZ
Az güldüm, epey sıkıldım
Doğrusunu isterseniz,...
Gençlere pekiyi: 0-0
Gençlere pekiyi: 0-0
Galatasaray'ın genç futbolcuları AEK ile oynanan ikinci hazırlık...
33 bin az mı geldi?
33 bin az mı geldi?
Ergun Gürsoy, Karaiskaki Stadı'nın kapasitesini az bulunca Özhan...
Sezer ve Arınç AB umuduyla bayramı kutladı
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve TBMM Başkanı Bülent...
Yunanistan, Rum kesimini ikna etti
Yunanistan Başbakanı Karamanlis, Papadopulos'u ikna etti. Rum kesimi,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.