kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Fikir mi yumurtadan, yumurta mı fikirden çıkar?
Şaka
Hoş geldin ve iyi ki geldin!

Fikir mi yumurtadan, yumurta mı fikirden çıkar?

Yazar arkadaşım Emre Aköz'le sayısız ve bence önemli konularda anlaşıyoruz. Ama mesele "Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar" benzeri konulara dayandığı zaman, Emre Aköz'ün bir anda başkalaştığını görüyorum.
Bu, "Tavla şans oyunu mu, yoksa bilgi oyunu mu" konusunda böyle oldu.
Tamer Karadağlı'nın kırdığı cevizi kamuoyu ve eşi öğrenince kopan gürültüde, Emre Aköz işi getirip "Kadın dırdırı"na dayadı ve Karadağlı'nın müebbeden kadın dırdırına (yani eşinin dırdırına) mahkum olduğunu yazdı.
Şimdi de "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak" konusu üzerine benim söylediğim "Yanlış bilgi ile saçma fikirlere sahip olunur" cümleme iki gündür takılmış durumda.
Son olarak önceki gün de şunları yazmıştı:
-Canlı ve cansız doğasıyla, toplumu, tarihiyle, fiziğiyle, kimyasıyla evren sonsuzdur. Bu sonsuz evrenin bilgisi de sonsuzdur. O halde bilgi edinmek için önce bu sonsuzluğun belli bir bölümüne bakmamız gerekir. İyi ama nereye bakacağız? Ve niye oraya bakacağız da, başka bir yere bakmayacağız? Demek ki önce bir fikre ihtiyacımız var.
-Peki bu 'fikir' nereden geliyor? Cevap: İhtiyaçlardan, inançlardan, dilden, ideolojilerden, çıkar çatışmalarından, hatta psikolojik takıntılardan... Mesela... Bir kişi önce hayattaki eşitsizliklerden rahatsızlık duyar. Ardından bu dengesizliğin toplumsal kökenini aramaya başlar. Siz Marx'ın eserlerini okuduktan sonra sosyalist olan kaç kişi gördünüz?
-Çok basit bir örnek daha vereyim: Geminin kalkış saatlerini bildiğin için deniz yolculuğuna çıkmazsın; gemiyle seyahat etmek gerektiği için tarifeyi öğrenirsin.
Olayın esası budur.
Evet, durum böyle.
Emre Aköz'ün savına göre Amerika'nın 1492'de Kristof Kolomb tarafından keşfedildiğini "Bilmeyebilirsiniz" ve parlak "Fikirlerinizle" siz her gün Amerika'yı yeniden keşfedebilirsiniz mesela.
Ya da Kristof Kolomb'un kendisi Amerika'yı keşfettiğini "Bilmediği" veya sadece buranın Hindistan veya Çin olduğu "Fikrine kapıldığı" için, keşfettiği kıtaya Floransalı Amerigo Vespucci'nin adının verilmesine sonsuza kadar razı olur.
Problemin çözümü "Bilgi"de değil "Yanlış veya eksik bilgi"dedir özetle. Tabii ki her insan geceleri de ışık arar. Ama önce ateşi, sonra da elektriği bilmezse hep karanlıkta kalır. Çağlar geçse de hep fikirle, ateş veya elektrik bulunabilse bile, bu doğru mudur?
Ya da kendi tarihinizi yanlış veya eksik bilirseniz, "Türkiye", "Türklük" ve benzeri olguların, bundan 100 yıl önce de tartışıldıklarından haberdar olmaz ve temcit pilavını yeniden ateşe sürersiniz.
Bakın işte mesela değerli bilim (veya bilgi) adamı Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu, geçen hafta Zaman'daki yorumunda, 1906'da Abdullah Cevdet Bey tarafından kaleme alınan ve bir Ermeni Osmanlı vatandaşı ile yapılan hayali bir diyalogu nakletmişti.
Ben de aynen aktarıyorum:
"- Ermeni'ye sorarım: Sen nesin:
- Osmanlı.
- Bu isim nereden geliyor?
- ... Osman hanedanı tarafından Türkiye ve Türkiye teb'asına verilmiş isimdir.
- Sevgili vatandaş, müsaade et sana sorayım: Peki, Türkiye kelimesini biliyorsun değil mi?
- Evet...
- A iki gözüm vatandaşım, o halde böyle bir hanedan-ı istibdad ve fesadın namını taşımaktansa şimdi tavsif ettiğin milletin namına nisbeten Türkiyelilik, Türklük namını taşımak evla değil mi? Sen Ermeni'sin, ben Kürd'üm; fakat Şura-yı Türkiye'de senin de benim de milletvekili, meb'us olarak bulunmaya hakkımız var. Türkiye hepimizin vatan-ı müşterekimiz değil mi?"
Şimdi bunları bilmeden, sadece fikir üreterek soruna yaklaşırsanız, durum "Dön baba dönelim, hacılara gidelim" gibi olmaz mı yani?




YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Anılar, insan belleğinin bastonudur..   / 08-11-2004
 Uyumsuz çocukların işi kolay değil ki?   / 07-11-2004
 Yanlış bilgi ile saçma fikirlere sahip olunur   / 06-11-2004
 "İktidardaki muhalefet"in ikinci yılı tamamlandı   / 05-11-2004
 Org. Başbuğ, 'siyasette biz de varız' mı demek istedi?   / 04-11-2004
 TV programlarına sadece yaşlılar mı sinirlenir?   / 03-11-2004
 ABD'nin kendini toparlamasını bekliyoruz   / 02-11-2004
 Dalkavuk istemeyenler, medyaya dava açmaz...   / 01-11-2004
 Yıldızlı semalardaki haşmet ne güzel şey...   / 31-10-2004
 Dünya klasiklerini yeniden okumalıyız!   / 30-10-2004
REHA MUHTAR
Bilardo oynayan kızlar ve Allah korkusu..
Cumartesi...
MANSUR FORUTAN
Başarısızlık öyküleri
Bahis oynamak savaş kadar...
MEHMET BARLAS
Fikir mi yumurtadan, yumurta mı fikirden çıkar?
Yazar...
REFİK DURBAŞ
Aleviler neden tanınmak istiyor?
29 Ekim 2004 tarihli...
SAVAŞ AY
Atatürk'ün ölüm saati üzerine
Her 10 Kasım öncesi...
HINCAL ULUÇ
İnsanca maç seyretme hakkı..
İnsanca maç seyretme...
EMRE AKÖZ
Rüştü'yü ıslıklamalı!
İstatistiklere bakıyoruz: Geçen...
Emekler çöpe gidiyor
Emekler çöpe gidiyor
Del Bosque, Konya maçı öncesi toplantıda futbolcularını 'Sakın...
Yanal: Sonumuz olmaz
Yanal: Sonumuz olmaz
Milli Takım’ın patronu, Ukrayna maçının skorunun elemeler sonundaki...
'Kapkaç komisyonu'
Son günlerde artan kapkaç olayları Bakanlar Kurulu'nda ele alındı. 4...
Askerlik kısalmıyor
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, profesyonel orduya geçişin askerlik...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.