kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Altan @ SABAH
 

Amelie'nin Eylülü

Bu yazıyı, eylülü geride bıraktığımız 1 Ekim Cuma günü, sonbahar güneşinin bir salınıp bir kaybolduğu öğle üzeri yazıyorum... Sabah gazeteleri okurken, eleştirmenlerin tüm zamanların en iyi Fransız filmlerinden biri olarak değerlendirdiği Amelie'nin akşama televizyonda oynayacağını gördüm... Ben sadece filmine değil, müziğine de bayılırım...

***

Filmdeki zekice buluş ve kurgu, bana Sermet Çağan'ın "Ayak-Bacak Fabrikası" adlı piyesini anımsatmıştı... "Volare, volare" adlı filmi de Amelie ile birlikte anımsarım... "Volare, volare"de bir karton film seslendiricisinin sokaktan "ses toplamaya" çalışan yapımcısı ile başlıyordu... Sonrası o başlangıcın temposunda gitmese de o filmi de hafızamda zeki buluşların durduğu dosyada saklarım... Amelie, "küçük şeylerden mutlu olmayı bilen" bir genç kızdır... Bu mutluluğunu etrafa dağıtır, onların mutlu olmasından daha da mutlu olur... Bir yandan da gerçek sevgiyi arar... Küçük şeylerden mutlu olmayı bilen Amelie'- nin filmdeki unutulmaz iyimserliğini, giden eylülle gelen sonbahara uygular gibiyim...

***

Belki de bu ruh halinden dolayı, bu yıl, eylülün gelişinde beliren "berrak ve serin" ışıklarla hüzünlenmedim... Sonbaharın keskin ve uzak ışıklarını eylül ile özdeşleştirmedim... Doğrusu, laf aramızda, gidişine de hayıflanmadım... Amelie gibi eylülün ve sonbaharın "küçük şeylerinden" mutlu olmaya çalıştım...

***

Hani bazen olur ya, bir yandan henüz güneş batmamıştır ama öte yandan ay ürkek yüzünü göstermeye başlar... Bu eylülde de böyle manzaralar gördüm... Gece karanlıklarında köşeyi döndüğümde karşıma çıkan ampullerle aydınlatılmış karpuz sergisiyle, ertesi gün koşuştururken rastladığım kestaneci, aynı gökyüzünde gözüken ayla güneş gibi aynı günde gözüken iki ayrı mevsimdi. Üniversitenin muhteşem bahçesindeki arabamın üzerine düşen sonbahar yaprakları ise asıl mevsimin hangisi olduğunu gösteriyo

***

Bu sene belki de diğer yıllardan farklı olarak eylüle acele bir "Merhaba" dememem, gitmesine "Hay Allah" diye hayıflanmamam, sonbaharın kendine özgü işaretlerinin peşinden Amelie gibi "küçük şeylerin" tadını çıkararak koşmamdan kaynaklandı... Palamut onlardan biri... Palamut, bir yanda karpuz sergisi, bir yanda "kestane kebap" gibi mevsimsel bir çelişki oluşturmaz... Ağustos ortalarında çıkar, sonra sanki hiç kaybolmayacakmış gibi balıkçı tablalarını kaplar, sonra da sırra kadem basar... İnsana her defasında Tanrısal bir güçle "yaşam enerjisi" veren Boğaz'ın "lezzet kurumlarının" en köklülerinden olan "Aleko'da", resmi adı ile "Park Restoran"da, bir öğlen Kemal Derviş'in önemli araştırmasını paylaşmak için toplandığımızda, palamutların artık "takoz" diye adlandırılan şekliyle dilim dilim yeneceğini fark ettim... İlk başlardaki çelimsiz halleri geçmiş, olgunluk dönemine ulaşmışlardı... Bunu izlemek eylülün gitmesine hayıflanmaktan, sonbahara iç geçirmekten belki daha oyalayıcıydı ve Amelie'nin tavrına uygundu.

***

Bir eylül daha gitti... Acaba kaç eylül kaldı? Hayır bunları da sormayacağım... Bugün cuma... Akşama televizyonda Amelie var... Berrak ve serin ışıklar... Keskin ve uzak ışıklar... Giden karpuz sergisi, gelen kestane kebap... Filetodan takoza dönüşen palamut... Şehvetli incirler... Amelie filmindeki zeki kurgular gibi yaşamı süsleyen parçalar... Hayır, hayır, bu sene gelene "Merhaba" demedim, gidene de "Güle güle" demeyeceğim... Eylül, ekim, sonbahar... Amelie gibi mutlu olmaya çalışacağım...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Değişime Fransız kalmayın   / 31-10-2004
 Viyana tepelerinde   / 24-10-2004
 Ramazan pidesi   / 17-10-2004
 Kars - Mardin hattı   / 10-10-2004
 Amelie'nin Eylülü   / 03-10-2004
 Uğurlu Perşembe...   / 26-09-2004
 Kafeler ve kahveler   / 19-09-2004
 İspanyol kadınları neden uzun yaşar?   / 12-09-2004
 İtalyan danteli   / 05-09-2004
 Antalyalı mısın, Mersinli mi?   / 29-08-2004
    Aktüel Pazar Yazarlar
    Güncel
  » Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
GÜNTAY ŞİMŞEK
Başbakan'a Airbus 319 pahalı geldi
Uzun bir süredir...
FİKRET AYDEMİR
Güzel Şeyler Oluyor
Brüksel Güzel Sanatlar Sarayı'nda...
YASEMİN TAŞKIN
Gözler Türkiye Üzerinde
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne...
STELYO BERBERAKİS
AB Başkentinden
Küçük bir başkent olan Brüksel AB üyesi...
TURGAY NOYAN
Hamburg Hanseboot Fuarı ve...
100 yıl yaşamak tesadüf değil
100 yıl yaşamak tesadüf değil
1952 yılında kurulan "Yüz Yıl Yaşamak İsteyenler Cemiyeti" üyelerine...
Kalbinizi egzersizle koruyun
Kalbinizi egzersizle koruyun
Yaşlılarda kalp ve damar hastalıkları sıklıkla görülüyor. Fiziksel...
En çok saçlarımı taramayı özledim
Altı ay önce buluşmuştuk Houston'da. Saçları dökülmüştü, midesinden...
Gelenekçiyim, turşumu hala kendim kuruyorum
Bu yılki açıkhava konserlerinde en fazla izleyici toplayan Candan...
Sokak bilgesi saksafoncu
Yaşayan saksafon efsanelerinden Charles Lloyd, bütün dünyada büyük yankı...
Gizemli avukat şöhreti ikinci baharında yakaladı
Uzanların TMSF tarafından satılan milyarlık şarapları ile Sikorsky...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.