kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Balcicek Pamir @ SABAH
 

Sallama çayı sevmiyorum

Kadın gece yarısı uyandı. Kocasını ve kızını uyandırmamak için parmaklarının ucuna basarak salona gitti. Koltuğa oturup kitabını açtı. Nasıl güzel bir hikayeydi bu böyle... Başını kaldırıp kendi kendine gülümsedi

Kadın sabah kalktı. Bir duş, ardından basit bir kahvaltı. Mümkünse tereyağ, reçel olmasın. Malum diyet meselesi. Alelacele giyinip şöyle bir sabah haberlerine göz attı. "Aman tanrım ne kadar geç kalmışım hemen dışarı fırlamalıyım." Trafik keşmekeş, hava sıcak. Kadını yolda daha da sıcak bastı. "İstanbul bu yaz hiç çekilmiyor" diye düşündü. Aynı dolmuştakiler hak verdiler. Kısa bir sohbet gerçekleşti. Kadın bütün gün koşturdu durdu. Akşam biraz geç çıkabilmek için patronundan izin aldı. "Bugün kızım annemle tatilden dönüyor, onları karşılamam lazım, mümkün mü acaba yarın da biraz geç gelsem?" Akşam 7 yaşındaki kızıyla koyun koyuna yattı. Kocası biraz bozuldu ama olsun. Bütün gün çalış, eve git yemek yap derken kadının gözleri kızından önce kapandı.

***

Adam saatine baktı. Gece dokuz olmuş. Canı eve gitmek istemedi. "Bizim oğlanlar uyusun öyle gideyim, başımı dinlerim" diye düşündü. Bürosunun penceresinden ışıklı İstanbul'a baktı. Masanın üzerinde bir sürü hesap çizelgesi, notlar, hatırlatmalar... Derin bir iç çekti. Niye ki? Çok mu yoruldu bugün, yoksa canı bir şeye mi sıkıldı? Bir iki erkek arkadaşını aradı "Bir kadeh bir şey içelim mi?" diye... Biri karısının zoruyla bir kokteyldeydi, diğeri kız arkadaşıyla yemekte. Üçüncü telefonu açmadı bile. Adam bir iç daha çekti. Televizyon kanallarına göz attı. Diziler, yarışma programları....

***

Sallama hayat bizimkisi. Hani sallama çay gibi bir şey. Sürekli yetişmeye çalışıyoruz bir şeylere. Hiç vaktimiz yok. Öylesine yok ki, her yaptığımız yarım yamalak. Yarım yamalak yaşıyoruz. Her şey hızlandırılmış. Yaşamıyor sadece nefes alıyoruz. Bazen öylesine kapatıyoruz ki kapılarımızı etrafımızda olan biteni fark etmekte zorlanıyoruz. Sallama hayat bizimkisi. Ne güzel laf değil mi? "Sallama" Ben bulmadım, uyarladım. "Sallama Klasikler" isimli bir kitaptan. Greg Nagan yazmış, Onur Duman Türkçe'ye çevirmiş. Vakti olmayanlar için 5 dakikada klasik kitaplar diye bir de alt başlık atmışlar kapağın üzerine. Hüzünlendim doğrusu. Homeros'un İlyada'sı 11 sayfa, Dante'nin İlahi Komedya'sının "Cehennem" bölümü 10 sayfaya indirilmiş. Dostoyevski'nin Suç ve Cezası sadece 17 sayfada özetlenmiş düşünsenize.... Kitabın orasını burasını çevirip baktığımı gören bir meslektaşım "Büyük Hizmet" dedi. Nasıl yani? Nerede kaldı o güzelim hikaye? Tasvirler, anlatılanların bütünlüğü? "Tamamını okumadıktan sonra özetini okumak neye yarar, sadece hikayeyi bilmekten, kahramanları tanımaktan başka?"diye sordum. Anında da pişman oldum." Tamam söyleme, duymak istemiyorum" desem de, o söyledi. Bu tür kitaplar okuyucuyu klasikleri okumaya teşvik edermiş. Bazı okuyucular kocaman ciltlerden korkarlarmış. Hem ne varmış canım bunda, İlyada'yı hiç bilmemektense biraz biliyor olmanın nesi yanlışmış? Greg Nagan da böyle düşünmüş olmalı ki önsözüne "Büyük kitaplar hakkında bilginiz olması insanları da etkilemenizi de sağlar" diye yazmış. "Belki patronunuz Rönesans edebiyatı hakkında bilginiz olduğunu düşünürse maaşınızı artırmaya daha fazla meyilli olur. Belki ödevlerinizi Homeros mitolojisine yapılan göndermelerle süslerseniz, öğretmeniniz size daha yüksek not verir. Belki bir konuşma yapmanız gerekir ve dinleyicilerinizin sizin, aslında daha akıllı olduğunuzu bildiklerinden emin olmak istersiniz. Belki de belediye meclisine adaylığınızı koymuşsunuzdur. Ya da belki İngiliz Dili Edebiyatı mezununun yerinde olmak isteyen milyonlarca yetişkinden birisinizdir. Sebebiniz ne olursa olsun, eninde sonunda birini etkilemek zorunda kalacaksınız." Kadın üç saat sonra uyandı. Kızı ile kocasını uyandırmamak için parmaklarının ucuna basarak salona süzüldü. En sevdiği koltuğa oturdu. Kitabını açtı. Bir arkadaşı Anna Karenina'yı önermişti. Nasıl güzel bir romandı bu böyle. Bir anda kendisini oralarda hissetti. Başka hayatları paylaşıyormuş gibi geldi. Şöyle bir evine baktı, gülümsedi. Adam kanallar arasında gezinirken bir filme takıldı. Yaşlı bir adam balık tutmaya çalışıyordu. Neden sonra hiçbir zaman okumaya vakit bulamadığı klasik bir hikaye olduğunu fark etti. Hemingway'in Yaşlı Adam ve Deniz'ini seyretti. Ofisten çıktığında gece yarısını geçmişti.

***

Sallama çayı sevmiyorum ben. Bazen mecbur kalıyorum ama içerken mutlaka yüzüm buruşuyor. Tat alamıyorum sanki... Her gün, her saat, her dakika hayatımı "sallama" usulünden çıkarmaya çalışıyorum. Beceriyor muyum? En azından deniyorum... Siz de deneyin.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kötülük genetik mi yoksa sonradan mı?   / 09-10-2004
 "Seri ol" deyip popoma vurulmasın   / 02-10-2004
 Erkekçe kavga etmeyi senden öğrendim   / 25-09-2004
 Dünyada erkek sayısı azalıyor mu?   / 18-09-2004
 Kadınları en iyi anlayan yazar   / 11-09-2004
 Ölmeden önce mutlaka Ateş Hattı'na katılın   / 04-09-2004
 Fotoğraflar iyi ama sen yoksun   / 28-08-2004
 Fener'in konuyla ilgisi nedir hayatım?   / 21-08-2004
 Annenizi tanıyor musunuz?   / 14-08-2004
 Sallama çayı sevmiyorum   / 07-08-2004
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
BALÇİÇEK PAMİR
Evinizde işler yolunda...
Sahura kadar dört öğün şart
Ramazan boyunca sağlığınızı ve kilonuzu korumak için yemeklerinizi iki yerine...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.