Sapla saman
Başı kesilen, kafasına silah dayanıp katledilen insanlar. Kendi ülkemizden de, kendi mesleğimizden de insanlar. Bu vahşete her türlü öfkeyi duyabilir, her tepkiyi gösterebilir, ne "direniş"le, ne "din"le ilgisi olduğunu söyleyebilirsiniz. Gözü dönmüşlük, insanlığın tükendiği yer diye niteleyebilirsiniz. Direnişin ötesine geçen taleplerin, tehditlerin, şantajların kör terörizm olduğunu, "insanlık dışı yaratıklar"ın, kutsal, insani olan her şeyi katlettiğini bas bas bağırabilirsiniz. İçimden gelerek, öfkelenerek, tiksinerek, sesimin çıktığı kadar öyle yapıyorum.
*** İstila ve işgal; milli, dini, insani gerekçelerle direnenlerin arasında, sapla samanı böyle karıştırır. Meşru, haklı gerekçeler de gölgelenir. Hepsi, hepsi kabul. Ama bir tarz var ki, bize vahşi katilleri göstererek, medeniyetin zulmünü, işgalin haksızlığını, üniformalı katliamların vahşetini adeta aklıyor. "Bak" diyor, "Bunları mı direnişçi diye savunuyorsun?" Ve el ve dil çabukluğuyla, "direniş" fikrinin ve eyleminin kendisini çamura buluyor. "Bak" diyor, "Bunlar dinci fanatik katiller." Ve el ve dil çabukluğuyla, millet, toprak, din, bağımsızlık gibi, paylaş paylaşma, insanların su-hava gibi doğallıklarını, tarihi kutsallıklarını çöpe atmayı teklif ediyor. "Bak" diyor, "Irak Başbakanı, bu teröristlere karşı tarafsız kalınamayacağını" söyledi. Ve el ve dil çabukluğuyla, o başbakanın bir "kukla" olduğunu, onun kendi eliyle insanları kafalarından kurşunladığını unutturuyor. "Bak" diyor, "Direnişçi, sivil-asker ayrımı gözetir... Uluslararası anlaşmalara uyar." Ve el ve dil çabukluğuyla, işgalcinin sivil- asker ayrımı gözetmeden binlerce insanı öldürdüğünü, arkasında uluslararası hukuk olmadan bir ülkeyi istila ettiğini, Cenevre sözleşmesi filan takmadan esirleri, mahkumları işkenceden geçirdiğini örtüyor.
*** Aptallaştırma ameliyesinin hedefi şu: Sen, insanlığın hakikaten bittiği nokta olan, kamera önünde kafaya kurşun sıkma, baş koparma sahnelerine çivilenecek, insanlığından utanacak, işgale tepkinden, direnişin meşruluğuna inancından sıkılacaksın. Üç beş katilin maskesi; çocukları, evleri, toprakları, onurları, inançları, aidiyetleri adına öfkelenen, isyan eden, başkaldıran herkesin suratına geçecek. Her direnişçide terörist, her isyancıda katil, her ayaklanmada barbarlık göreceksin. Ve süper güçleriyle ülke ülke abanarak sözde medeniyet projesi dayatanların ellerindeki kanı, dillerindeki yalanı, yaptıkları talanı haklı bulacak, makul karşılayacak... Onlar "Batılı" ya... Onlar "muasır medeni" ya... Onlar "güçlü" ya... Tüm arsızlıklarının, tüm hırsızlıklarının, tüm insafsızlıklarının ardında secde duracaksın. Hiç tereddüt etmeden Irak Başbakanı gibi bir kukla, bir Allavi olacaksın. Maskeli vahşi katilleri lanetlemekten boğazın kuruyacak, sesin kısılacak, dilin tutulacak... Fransız gazetecilerin, diğer rehinelerin korkunç görüntüsünü, ismini ezberlerken... Ne ismini, ne cismini, ne sayısını bildiğin onlarca insanın, "her direnen teröristtir" hamhumşaralopuyla katledilmesine omuz silkecek, vicdanından kopacak bir ses bile bulamayacaksın. Tabii ki onlar katil. Ama, ötekiler de katil!
|