Fırtınalı iş hayatının ardından dümeni oğluna bırakan Rahmi Koç, yeni bir yolculuğa çıkıyor. Kurallar iş hayatındaki gibi; rotayı yine rüzgar belirliyor.
Yarım asra yaklaşan "fırtınalı" iş hayatının dümenini, geçtiğimiz yıl oğlu Mustafa Koç'a bırakan Rahmi Koç, 16 Eylül'de yeniden bir dümenin başına geçmeye hazırlanıyor. İş hayatının dalgalarına alışık Rahmi Koç, denizde de iş hayatının kurallarına göre yaşayacak... Yani, "rotasını, rüzgara göre belirleyecek..." İki yıl sürecek yolculukta, ne yeni yatırımlar var, ne yabancı ortaklıklar ne de iş planlarını altüst eden ekonomik krizler. Bu kez heyecanlar farklı.. Rahmi Koç'u bu kez en çok heyecanlandıran, Pasifik'teki adalar, filmlerdeki gibi kızlar, ağaçtan hindistan cevizi atan maymunlar. Üstelik bu yolculuk insana her şeyi unutturacak, vücuda güç katacak, tıpkı terapi gibi. Rahmi Koç, Koç Topluluğu'nun aylık dergisi 'Bizden Haberler'de yayınlanan söyleşisinde, tarih yaklaştıkça dünya turu heyecanının da nasıl arttığını hemen her soruda ele veriyor.
Dünyayı tekne ile gezme fikri nasıl ortaya çıktı? Aslında bu seyahati küçüklüğümden beri hayal ettim. Denize olan tutkum, önceleri yüzme, balık tutma, tekne sahibi olma, yelkencilik derken sonra da uzaklara gitmeye heveslendim. Bu heves insanın içinde büyüyor ve kendine 'niye dünyayı dolaşmayayım' diye soruyor. Önce hayal gibi bir arzuydu. Daha sonra gitgide yüreğim kabardı. İki defa Atlantik'i geçtikten sonra bunun büyük bir mesele olmadığını gördüm. Kitaplar okudum ve bunun abartılacak bir şey olmadığını, eliniz ayağınız tutarken yapılması gerektiğine kanaat getirdim. Biraz da geciktiğimi söyleyebilirim.
ÜÇ AYDA BİR TÜRKİYE Gezi ne kadar sürecek? Bunu ne ben bilirim, ne kaptan bilir ne de siz tahmin edebilirsiniz. Tüm yolculuk için 2 yıl gibi bir süre koyduk. Yolculuğu daha ziyade yelken ile yapmak istiyorum. Onun için hava raporlarına göre rotanın değişmesi icap edebilir. Ancak her üç ayda bir Türkiye'ye geleceğiz.
Bu rotada sizi çok heyecanlandıran, merak ettiğiniz limanlar var mı? Beni en çok heyecanlandıran yerler Pasifik'teki adalar. Filmlerde görüyoruz, güzel kızlar, eliniz ile ıstakoz tutuyormuşsunuz. Maymunlar ağaçtan hindistan cevizi atıyorlarmış. Hemen her şey doğal ve bozulmamış, bunu hayal ediyoruz. Ama bir bakıyormuşuz adalar tam turistik olmuş, mobilyalar plastik, hiçbir şey hayal ettiğimiz gibi değilmiş. Yerliler şakır şakır İngilizce konuşuyormuş. Belli olmaz bakalım bir girip göreceğiz.
Gemide 24 saat nasıl geçer? Gemide de 24 saat her dakika meşgulsünüz. Hava raporu alınacak, rotaya karar verilecek, o gün ne yenileceğine karar verilecek. Bu deniz seyahatlerinde yelkenle gittiğiniz zaman tekne bir tarafa yatar. Uzun süre böyle seyrettiğiniz zaman kaslar başka türlü çalışmaya başlar ve indiğiniz zaman doğru düzgün yürüyemezsiniz. Bunun için tüm kasları aynı biçimde çalıştıracak spor yapmak lazım.
Teknenin adı niçin Nazenin? İlk yapılırken adı Albatros'tu. Birkaç kişi bunun uğursuz olduğunu söyledi. O dönem rahmetli dostuk Kenan Kent ile konuşurken 'senin teknenin adı Nazenin olsun' dedi. Nazenin Osmanlıca'da zarif, nazlı hanım anlamına gelir.
Nazenin büyük bir tekne. Bunun avantajları var mı? Nazenin
IV 39 metrelik bir tekne. Atlantik'te dağlar uzun mesafeli ve derindir. Bazen geminin direği gözükmez. Bu bakımdan uzun veya kısa tekne pek fark etmez. Ama Akdeniz'de derler ki 'rahat seyir için ya 14 metreden küçük olacaksın ya da 20 metreden büyük olacaksın ki iki dalgayı altına alabilesin.' Büyük okyanuslarda ise böyle bir şey mevzubahis değil.
Böyle bir yolculuk için ideal kişi adedi nedir? Toplam 8 kişiyiz. Bu gibi seyahatlerde 15 günü geçtikten sonra insanlar sürtüşmeye başlar, çelişkiler başlar. Sinirler gerilir, bazı hareketler batar. Bu bakımdan seyahate çıkmadan 'dişinizi sıkın, sıkıntıyı içinize atmayın. Oturalım, konuşalım, halledelim' derim herkese. Bu gibi sözleşmelerde kaptanın sözü nihai sözdür. Ona göre ikaz ederiz mürettebatı.