kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ali Saydam @ SABAH
 
Ben de seni seviyorum İlhan Ağabey
Saksafonlu banka reklamı
İlk 5 bu hafta zordu

Ben de seni seviyorum İlhan Ağabey

İlhan Selçuk, çocukluğumdan başlayarak hayranlık duyduğum bir kişiliktir. Bizim kuşak bilir. 60'lı yıllarda Çetin Altan, İlhan Selçuk okumak bir tür ayrıcalıktı. Her ikisi de sol düşünceye aşina olmaya çalışanlar için birer bayraktı.
70'li yıllarda kendisi ve rahmetli eşi ile ailece tanışma fırsatı bulmuştum. 1978'de Milliyet'e iş başvurusunda bulunduğumda
Mengü Ertel ile birlikte İlhan Ağabey'i de referans göstermiş, sonradan iş başvurumun bu nedenle reddedildiğini öğrenmiştim. Sonradan Sezen Aksu ve o zamanki nişanlısı Üstün Doruk araya girmişler, gazetecilik serüvenim başlayabilmişti. İlhan Ağabeyin benim üzerinde hakkı vardır. Birbirimizi, dört dörtlük beğenmesek de, görüşlerimiz üst üste çakışmasa da, severiz. Sevmek ve beğenmenin aynı şeyler olmadığını o zamanlar öğrenmeye başlamıştım.
Geçen hafta iletişim yönetimi konusunda ortadaki karmaşadan söz ederken "Ya bileceksin, ya da güveneceksin" başlıklı yazıda Dücane Cündioğlu'ndan duyduğum bir sözü naklen dile getirmiştim. Cündioğlu'nun İslam dünyasında anonim olarak kullanılan 'hikmetli sözler'den biri' dediği, Ernst Junger'in de 'İslam dünyasından seçilmiş hikmetli sözlerin arasında' yer verdiğini ifade ettiği, saptamaya göre dört tür insan vardı: "1. Bilmeyenler ve bilmediklerini bilmeyenler. Bunlar ahmaktır. Böylelerinden uzak duracaksın. 2. Bilmeyenler fakat bilmediklerini bilenler. Bunlardan iyi öğrenci olur. 3. Bilenler fakat bildiklerini bilmeyenler. Bunlardan çok iyi öğretmen çıkar. 4. Bilenler ve bildiklerini bilenler. Bunların ise peşinden gidilir."
İlhan Ağabey, geçen hafta biraz da bu saptamadan yola çıkarak, Cündioğlu'nun "dinci" ve "iktidarın sesi" olduğunu belirttiği Yeni Şafak Gazetesi'ndeki köşesinde Adolf Hitler üzerine yazdıklarına gönderme yapıp, kendi görüşlerine göre yazıda bazı maddi 'bilgi' hataları tespit ettiğini belirtiyor ve bana bir mesaj iletiyordu: "Eh, bunun üzerine bir sorayım dedim, Ali ile hukukumuz eskidir, köşesine aldığı saptamaya göre Cündioğlu dört şktan hangisine giriyor?"
İlhan Ağabey'in sorusunu emir telakki ettim. Bu konuda benim de bir fikrim vardı tabii. Ama yine de Dücane Bey'in kendisine sordum. O da net bir şekilde yanıtladı: "İkinci şkta yer almaktayım!" Yani bilmediğini bilenlerin arasında. Ben de kendimi aynı kategoride görürüm
Dücane Bey'in Hitler ile ilgili yazısında 'bilgi hatası' olup olmadığı hususunu değerlendirmek benim haddimi aşar. Yanıt verip vermemek yazarın bileceği iştir. Ama İlhan Ağabey'in sorusu üzerine Cündioğlu üzerine iki kelam etmek benim için farz oldu. Önce kullanılmış olan saptama üzerine iki laf edelim: Burada 'bilmek'ten maksat 'her şeyi bilmek' değildir. Daha çok kendini bilmek ima edilmektedir. Yani bir şeyi 'yanlış bilmek' bu skalaya dahil değildir. Cündioğlu da İlhan Ağabey gibi, sayıları çok fazla olmayan, sevdiğim insanlar arasındadır. Beğenmediğim, hem fikir olmadığım bazı görüşleri, onun gelişmiş insani değerleri ile buluşmama engel değildir. Ayrıca Dücane Bey'in, felsefe, mantık, dil bilim, İslam düşüncesi ve tarihi, Osmanlı İmparatorluğu'nun ortak ruhi şekillenmemiz içine işlemiş değer sistemi hakkındaki engin bilgi birikimine her zaman hayranlık duydum. Kendisinin de katıldığı, MTV'de yayınlanan 'NPQ tartışıyor' adlı entelektüel sohbet programında bu hayranlığım giderek pekişti.
İnsanların fikirlerinin, yani dünya görüşlerinin çok sık değişim gösterebileceğine tanık olmuşumdur. Ama benim için aslolan da insanları bu 'öz'üdür, içerikleri değil. Örneğin, Cumhuriyet Gazetesinin kurucusu Yunus Nadi'nin İkinci Dünya Savaş sırasında Hitler'i ve onun Almanya'sını savunmuş olması, benim Cumhuriyet gazetesine saygımı ve onunla özdeşleşmiş olan 'alameti farikası' İlhan Ağabey'ime karş sevgimi etkilemez.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Japonlar bu durumda intihar ediyorlar!   / 25-07-2004
 Ben de seni seviyorum İlhan Ağabey   / 18-07-2004
 Ya bileceksin, ya da güveneceksin...   / 11-07-2004
 İyi ki varsın sevgili dostum   / 04-07-2004
 Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla!   / 27-06-2004
 Durduk yerde kriz yaratmaya ne gerek var?   / 20-06-2004
 İstanbul mafyanın başkenti mi, uluslararası cazibe merkezi mi?   / 13-06-2004
 Nehirde boğulmamak için basında ilan şart!   / 06-06-2004
 Ucuz etin yahnisi sadece yavan olmaz   / 30-05-2004
 Risk almışlar, iyide etmişler   / 23-05-2004
İLKER SARIER
Kaptanınız konuşuyor!
Aşağıdaki yazıyı, 41 yıldır...
ALİ SAYDAM
Ben de Tamer Ağabeyimin arkasındayım!
Bir hafta geçsin...
Beş yılımı heba ettiler
İşadamı Emrullah Derman beş yıl önce hırsızlıktan gözaltına alındı.
Munzur'un serin suları barış için akacak (mı?)
Türkiye'nin ilk milli parkı olan Munzur Vadisi'ne bu barajı kim ve...
IMKB
E: 19,381 D:% 1.41
DOLAR
S: 1,466,000 D:% -0.54
EURO
S: 1,771,000 D:% -0.34
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.