kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Balcicek Pamir @ SABAH
 
Bir radyo programında iki saat ne konuşulur?
Bir kadeh içkiye ihtiyacınız olacak

Bir radyo programında iki saat ne konuşulur?

Eurovision'da favorisi Sırbistan Karadağ olanlara büyük duyuru. Şarkı çalıntı. Asıl bestecisi Alihan Samedov. Peki yarışma öncesinde niye mi dava açmamış? Cevabını okuyun, gülümseyeceksiniz

"Sen gelmez oldun" şarkısını bilir misiniz? Kim bilmez ki? Peki bestecisi kim? Alihan Samedov. Geçtiğimiz çarşamba akşamı tanıştım Samedov ile. Bugüne kadar bilmediğim, tanımadığım ayıp zaten. Alihan Samedov Azerbaycanlı bir sanatçı. Kendi deyimiyle 10 yaşından beri müziğin içinde. Azerbaycan'ın milli müzik enstrümanı "balaban"ı çalmıyor adeta konuşturuyor. Hayatımda ilk defa balabanın sesini bu kadar yakından duydum. Nasıl içli, nasıl güzel anlatamam. Büyükçe bir stüdyonun içindeyiz, bir tarafımda Erhan Konuk.
TRT'nin en eski yüzlerinden. "Pop Saati" dersem hatırlar mısınız? Öteki tarafımda Alihan Samedov. Samedov alıyor eline balabanı, gözlerini kapıyor, başlıyor çalmaya. Bir anda ürperiyorum, nasıl bir ses bu, nasıl hüzünlü bir melodi. Canlı yayındayız. Stüdyo Tempo radyo programının konuklarıyız. Müzik bitiyor, bir şeyler söylemek, bir şeyler yapmak gerek. Erhan Konuk'un alkışladığını duyuyorum hayal meyal. Üçüncü konuk ise müzik dünyasındaki yepyeni bir isim, Betül Çağlar. O da bir şeyler söylüyor, "Ağzınıza sağlık" falan diye... Ben mi ne yapıyorum? Hiç. Ne yapsam boş. Elim kolum uyuşmuş büyülenmiş gibi bakıyorum. En sonunda bir cümle çıkıyor. "Neydi bu çaldığınızın ismi?" Alihan Samedov gülümsüyor, "Yok, adı daha yok, gözlerimi kapadım, ne gelirse dedim, doğaçlama çıktı." Nasıl yani? O dakikadan sonra Erhan Konuk alınmasın, program benim. Sordukça soruyorum. Yani siz her an her saniye bir şeyler üretiyor da sonra toplayıp en güzellerini mi seçiyorsunuz? Aynen öyle oluyormuş. "Peki günün birinde ya üretemezsem diye bir korkunuz yok mu? Yani elinize alırsınız balabanı, üflersiniz, ya hiçbir şey çıkmazsa ortaya?" Şaşırdı Samedov, cevap veremedi. Ne desin ki? Bu da nasıl bir soru böyle? Üretememek ne demek? Hiç öyle bir korkusu olmamış ki...

***

Tam 8 yıl Elmadağ'daki Dame de Sion'da okudum. Camdan baktığım her gün karşımda tüm heybetiyle yükselen bir bina vardı, TRT Radyosu. Boş dersler, teneffüsler, okula girerken çıkarken harcanan zamanlar, hep o bina vardı hayatımda ama hiç adım atmamıştım. Çok merak etmeme rağmen olmadı işte, hiç o büyük kapısından içeri girmedim. Üç gün önce ilk defa adım attım. Hayal ettiğimden çok daha güzelmiş. Mermer merdivenler, yüksek tavanlar, büyük stüdyolar...
Camdan baktığımda çocukluğumu, okulumu gördüm, bu sefer. Gözlerim doldu. "2 saat ne konuşacağız Erhan?" demiştim telefonda. "Hem dinleyici bayılır hem de ben." "Sen gel, bak zaman nasıl su gibi geçecek" diye ikna etti Erhan Konuk. Erhan radyoda "Stüdyo Tempo" isimli bir program yapıyor, akşam saat sekiz ile on arası. Ama onu asıl hatırlayacağınız yer, yazının başında da bahsettiğim gibi televizyonların asla bitmeyen ve ama her seyrettiğinizde aynı tadı aldığınız "Pop Saati". Ee kolay mı, ilk yabancı video klipleri o programda seyrettik. Ara sıra takılırım Erhan'a, "Senin jenerikteki kaykayla atlayan çocuk yaşlandı, senin program hala bitmedi" diye. Şaka bir yana 17 yıl olmuş, beraber büyümüşüz yani... Dediği gibi çıktı Erhan'ın, 2 saat su gibi geçti, çünkü Alihan Samedov vardı, şarkılarını dinledik, doğaçlama bir şeyler çaldı. Bu arada bu yıl Eurovision'da favorisi Sırbistan Karadağ'ın parçası olanlara buradan duyuruyorum.
Sırbistan gurubunun şarkıları çalıntı. Aynı ezgiler Alihan Samedov'un albümünde var. "Peki niye yarışmadan önce dava açmadınız?" diye sordum. Cevap çok basit. Merak etmiş. Düşünsenize, kendi bestesinin kaçıncı olacağını merak etmiş adamcağız. Bundan daha basit, daha insani bir duygu var mı Allahaşkına? İkinciliği aldıktan sonra rahat bir nefes almış ve davalarını açmış.

***

Radyoda iki saat su gibi geçti çünkü Betül Çağlar vardı. Betül halkla ilişkiler sektöründe çalışırken büyük bir trafik kazası geçirmiş. O günden sonra hayatı değişmiş. Bırakmış işini küçüklükten beri tutkun olduğu müziğe yönelmiş. İyi ki de yönelmiş çünkü gözleri parlıyor geçen 10 yılı anlatırken. "Çok çalıştım çok" diyor. Albümü iki gün sonra piyasada, alın dinleyin, çok güzel bir sesi var. Bu arada küçük bir not, Betül harika taklit yapıyor, Sezen Aksu'yu radyo programında canlandırdı, yerlere yattık. İbrahim Tatlıses ve Seda Sayan taklitlerinde daha iddialıymış, televizyonculara duyurulur.
Not 1: Alihan Samedov'un "Nale" isimli albümünü aldığınızda birinci ve dördüncü parçayı benim için dinleyin olur mu?
Not 2: Betül Çağlar için mantar gibi türeyen şarkıcılardan diye sakın düşünmeyin. O kızda müthiş bir ışık var... Yazmıştı dersiniz.
Not 3: TRT görevlilerine buradan sesleniyorum, ben bu radyoculuk işini çok sevdim. Erhan Konuk'un bir sürü programı var, bir tanesini bana paslasanız? Vallahi Erhan bilmeyecek, aramızda kalacak.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Masal gibi bir ev..   / 17-07-2004
 Devir kilo ölçen bilgisayar devri   / 26-06-2004
 Öğlen karakolda gece Reina'da   / 19-06-2004
 Mavi bebek ameliyatının başrolünde bir marangoz vardı   / 12-06-2004
 Kadın elbiseme bayıldı hem de o kadın   / 05-06-2004
 Bir radyo programında iki saat ne konuşulur?   / 29-05-2004
 Adam kadını tokatlıyor ve ben çok gülüyorum   / 22-05-2004
 Ben rujumu tazelerken sen yola koyul   / 15-05-2004
 Emekliyoruz yavaş yavaş   / 08-05-2004
 Türk kadınını temsil etmiyorum   / 01-05-2004
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
BALÇİÇEK PAMİR
Keklik sürüsü satın alıyorum
İlgilenenler için tanesi 75...
KENAN ONUK
Festival günleri geride kaldı
İstanbul Caz Festivali...
FİLİZ AKIN
Sessiz sedasız İstanbul'a döndüm
Nihayet evimdeyim. Bu...
Fakirliği çok iyi tanırım
Fakirliği çok iyi tanırım
İhsan Tavşancıl 58 yaşından sonra yayınlanan romanı "Deligüllü" de...
Bir Faulkner klasiği daha
Bir Faulkner klasiği daha
William Faulkner'ın "Köy"ü taşralı orta sınıfın doğuş ve yükselişini...
Masumiyetin içindeki canavarlık
Amerikan bağımsız sinemasının usta ismi Gus Van Sant'ın sıradışı...
Hayatın unuttuğu ruhlar
Amerikan bağımsız sineması, sistem tarafından emilerek bir ölçüde...
Bu terasta manzara doyuruyor
Galata'daki Anemon Otel'in teras manzarası insanı tarih içinde görkemli bir...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.