|
|
|
|
|
İşte elit sosyetikler; yani Sosyelitler
|
|
Kameraları ve fotoğraf makinelerini hiç sevmeyen, 'görünme, görüntülenme hastası' olmayan Türkiye'nin gerçek kaymak tabakası.
Son yıllarda sayıları hızla artan magazin dergileri ve TV programlarıyla birlikte ülkemizde resmen bir 'sosyetik' enflasyonu yaşanmaya başladı. Sağa dönüyorsunuz bir sosyetik, sola dönüyorsunuz bir sosyetik.. Bodrum'a gidiyorsunuz bir sosyetik, Boğaz kıyısına iniyorsunuz başka bir sosyetik. Anlayacağınız artık Türkiye'de 'sosyetik' olmak iyice kolaylaştı. İşi kitabına uydurabilseler, mankenlerin bile başına sosyetik sıfatını ekleyecekler nerdeyse. Bazı barlara ve kulüplere girebilen, cebinde biraz parası olan, kılığa kıyafete para harcayan herkes başımıza sosyetik olup çıktı! Ancak kendisini sosyetik sananlar şunu unutuyorlar ki, 'sosyetiklik' asla sadece para ile olmaz. Hele de "sosyelit" hiç olunmaz.
SOSYELİTLİK KALITIMSAL Ömer Karacan'ın da bir röportajında söylediği gibi bu bir kalıtım meselesidir! Sosyeteye girmek belki kolay ama sosyelitlerin arasına karışmak gerçekten de çok ama çok zordur. "Sosyete", Batı ülkelerinde seçkinler topluluğuna verilen isimdir. Sosyetede paranın ötesinde, köklü bir aile yapısı, gelenek-görenek, kültür ve saygınlık vardır. Sosyeteye mensup isimler davranışları ile, yaşamları ile halka örnek olurlar. Gerçek sosyetikler genelde içe kapanık yaşarlar. Dışarı çıkmayı çok sevmezler, çıktıklarında da belli çizginin üzerindeki yerlere giderler. Son dönemlerde bizdeki sosyetik kavramı ise, kısa süreli ama 'seviyeli ilişkileriyle' ün salan dilberler, onlara para yediren kodamanlar, parayı nereden bulduğu belli olmayan insanlardan oluşur hale geldi. Devamlı bir "haydi eller havaya" durumu hasıl oldu yani.
SOSYELİTLER RAHATSIZ Yeni yeni ortaya çıkan ve sosyetik diye anılanların derdi, görmek, görünmek için yaşamak ve hava atmak için para harcamaktan ibaret. Eminim ki sosyelitler de bu durumdan çok rahatsızdır. "İstanbul'un en klas adamıydı" diye bahsedilen rahmetli Avni Meseretçioğlu, eğer yattığı yerden bu durumu gözlüyorsa, kemikleri sızlıyordur... 'Sosyetik davet, sosyetik güzel, sosyete mekanı' gibi kavramların havalarda uçuştuğu şu günlerde sosyetenin gerçek elitlerini yani sosyelitleri yazarken kimi isimleri elbette atlamış olacağım. Ancak 15 yıldır yaptığım bu meslekte beni tanıyanlar, bunun kesinlikle hiçbir önyargıdan kaynaklanmadığını da çok iyi bilirler. Yine de isimlerini burada zikretmeyi unuttuğum sosyelitlerden şimdiden özür dilemeyi bir borç bilirim.
|
|
|
|
|
|
|
|
|