Yeryüzünde en çok kullanılan sözcükler arasında dolar, eminim, ilk sıralarda yer alıyordur. Dünyadaki yaklaşık 30 ülkenin para birimi dolar adını taşıyor. En yaygın para birimi olmanın da ötesinde anlamları var. Dolar, kelime olarak ticaretin ve hırsın hatta açgözlülüğün sembolü oldu. Dolar İngilizceye ilk olarak "doler" şeklinde girmiş. Almanca bir kelime olan ve 16'ıncı yüzyılda Alman eyaletlerinde kullanılan büyük gümüş paralar için kullanılan "taler"den geliyor. Taler ise Joachimstaler sözcüğünün kısaltılmışı. Joachimstaler Joachim vadisi, yani paraların yapıldığı gümüşün çıkarıldığı yer. Bugünkü Çek Cumhuriyeti'nde Erzgebirge dağlarındaki Jachymov kenti yakınında bulunuyor. Doların İngilizcesi olan "dollar" 1700 dolaylarında bugünkü halini almış. 1785'te Amerika'nın resmi para birimi olarak kabul edilmiş. Bugün ise dünyanın en güçlü ve en çok tercih edilen para birimi. Merkez Bankalarının tuttukları döviz rezervlerinin yüzde 69'u dolardan oluşuyor. Her ne kadar Merkez Bankaları rezervlerindeki doların payını azaltıp, başta euro olmak üzere diğer para birimlerinin payını artırmak isteseler de henüz bunu yapabilmiş değiller. Ama doların saltanatını sarsacak böyle bir tehlike teorik olarak her zaman mevcut. İkinci tehlike ise şu ana kadara dolar cinsinden fiyatlanan petrolde euro cinsi fiyatlamaya geçilmesi. Ürettiği petrol ve gazın önemli bir bölümünü Avrupa'ya ihraç eden Rusya bunu daha önce birkaç defa dillendirmişti. Saddam da iktidardaki son günlerinde ABD ekonomisine darbe vurmak amacıyla böyle bir çağrı yapmıştı ama bir sonuç çıkmadı. FED'in bu haftaki çeyrek puanlık faiz artırımdan sonra doların yönüyle ilgili tahminler de yeni bir şekil kazandı. Çarşamba günkü artışın ardından yıl sonuna kadar her biri çeyrek puanlık bir kaç artış daha gelebilir. Son dört yıldır ilk defa faiz artıran FED'in bu artırımlarının önümüzdeki dönemde de süreceği beklentisi doları güçlü tutabilir. TCMB ne yapacak? Dışlarda FED ve dolar konuşulurken içeride de pazartesiden itibaren Merkez Bankası ve Türk lirası konuşulmaya başlanabilir. Haziran enflasyonu bugün açıklanıyor. CNBC-E'nin aylık anketine göre piyasa beklentisi TEFE'de yüzde 0.2 ve TÜFE'de ise yüzde 0.1. TÜFE'deki rakamın çok daha iyi olacağı, hatta eksi çıkacağını bekleyenler de var. Enflasyonun tahminlere uygun çıkması Pazartesiden itibaren Merkez Bankası faiz indirimlerini tekrar gündeme taşıyacak ve banka üzerinde "faizleri indir" baskısı yaratacaktır. Merkez Bankası zor bir noktada bulunuyor. İndirse bir türlü, indirmese bir türlü? Dayanıklı tüketim mallarının iç talep içindeki ağırlığı biliniyor. Dolayısıyla olası bir faiz indirimi tüketici kredilerinde yeni bir düşüş dalgasını da beraberinde getirebilir. Sonuçta iç talep daha canlanabilir ve ithalat patlayabilir. Öte yandan faiz indirmezse ne olur? FED'in faizleri çeyrek puan artırmasıyla bir beklenti daha gerçekleşti ve uluslararası piyasalar biraz rahatladı. Bizim gibi gelişmekte olan piyasalara fon girişleri yavaş yavaş başladı. Böyle bir ortamda faizleri yüksek tutmak bu girişi daha çok hızlandırıp, liranın daha fazla değer kaybetmesine yol açabilir. Ondan sonra malum tartışmalar yeniden başlar. Faiz yüksek kalırsa ithalat bu defa da kurdan gelen destekle artabilir. Hükümetin sözünü ettiği orta vadeli program ve programın IMF desteğini alıp almayacağı belli olsaydı, Merkez Bankası'nın karar alması biraz daha kolaylaşırdı ama program tarafı belirsizlik. Yani sizin anlayacağınız Merkez Bankası'nın işi zor...