|
|
|
|
Sürekli vicdan azabı çekerek yaşıyorduk
Adana'da bir taksiciyi öldürdükten sonra para ve eşyalarını gasp ederek kaçan liseli sanıklar, 12 yıl sonra yakayı ele verdi. Cinayeti işlediklerinde 17 yaşında olan iki katil zanlısı; okul arkadaşları kendilerinden şüphelenip polise başvurunca 29 yaşında yakalandı.
Ali Gürcan Tütün (29), Hacı Murat Keleş (28) ve Tamer Ölkeli (29), Adana'nın varoş semtlerinde yetişmişti. Hayatları boyunca hep ekonomik sıkıntı çekmişlerdi. Bu yüzden üçünün de aklında aynı şey vardı: Bir gün zengin olabilme düşüncesi... Lise yılları boyunca zengin olma hayallerini gerçekleştirmek için planlar yapıp durdular. Ancak planlarının tümü, yasa dışı yollarla zengin olmayı içeriyordu. Sonunda; günlerce üzerinde çalıştılar ve bir taksici gasp etmeye karar verdiler. Planı uygulamak için sözleşen Ali, Hacı Murat ve Tamer; kolyelerini satarak harçlıklarından biriktirdikleri paraya eklediler ve bir tabanca satın aldılar. Tüyler ürperten planı 8 Nisan 1992 tarihinde uygulamaya koyan üç genç, Adana'nın Cemal Gürsel Caddesi'ne gidip,gasp edecekleri taksiciyi beklemeye başladılar. Bu sırada yoldan geçen Adnan Özmen'in kullandığı 01 T 2835 plakalı taksiyi durdurarak, müşteri görüntüsünde araca bindiler.
SİLAHI KAFASINA DAYADI O TARİHLERDE Adana Erkek Lisesi 2'inci sınıf öğrencisi olan Ali Gürcan Tütün, Tamer Ölkeli ve Hacı Murat Keleş; taksi ile bir süre dolaştıktan sonra Köprülü Mahallesi 544 Sokak'a geldiklerinde gasp planını uygulamaya koydular. Hacı Murat Keleş, takside ön koltukta oturuyor; Tamer Ölkeli ve Ali Gürcan Tütün de arka koltukta seyahat ediyorlardı. Hacı Murat taksici ile sürekli konuşarak onun dikkatini dağıtmaya çalışıyor, bu arada arka koltuktaki arkadaşı Ali'ye de harekete geçmesi için işaret ediyordu. Bir süre sonra Ali Gürcan belinden tabancayı çekerek şoför Adnan Özmen'in kafasına dayadı ve tetiği çekti. Kısa bir şaşkınlık yaşayan üç genç, hemen kendilerini toparlayıp Özmen'in üzerinde bulunan eşyaları ve parayı aldıktan sonra kaçtılar. Şoförün cesedini tenha bir yere bırakan gençler, taksi ile dolaşmaya başladı. Bu sırada rutin kontrollerini yapan trafik polisleri tarafından durdurulan gençler, memurları da atlatmayı başararak yola devam etti. Bu arada vatandaşlarca ağır yaralı olarak bulunan ve Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi'ne kaldırılan şoför Adnan Özmen tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
AYRI AYRI DOLAŞTILAR OLAYDAN sonra büyük bir panik yaşayan gençler, iki gün sonra birbirlerinden ayrılma kararı aldı. Ali Gürcan Tütün, Adana'daki okulunu bırakıp Tunceli'ye akrabalarının yanına gitti. Burada liseyi dışarıdan bitirme sınavlarına giren Tütün, mezun olduktan sonra bir başka gasp olayına karıştı. Bir bayanın elindeki çantayı zorla aldıktan sonra yakalanarak tutuklandı; 1994 yılının ortalarına kadar cezaevinde yattı.
ESRARENGİZ BİR TELEFON OLAYDAN tam 12 yıl sonra polise gelen esrarengiz bir telefon, yıllar önce işlenen cinayetin aydınlatılmasını sağladı. Hemen harekete geçen Emniyet Müdürlüğü Cinayet Masası ekipleri, önce Ali Gürcan Tütün'ü daha sonra Tamer Ölkeli'yi gözaltına aldı. Sorgulamada suçlarını itiraf eden katil zanlıları Tütün ile Ölkeli; polisler tarafından tatbikat için cinayetin işlendiği yere götürüldü. Cinayeti işledikleri yer konusunda tereddütte kalan iki zanlı, daha sonra olayı nasıl gerçekleştirdiklerini hatırlamaya çalıştılar. İfadeleri alındıktan sonra çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanan 2 sanık cezaevine gönderilirken, gasp ve cinayet olayında bulunan Hacı Murat Keleş'i arama çalışmalarının devam ettiği bildirildi.
Öldürdüğümüz adam için her gün dua ettim TÜTÜN önceki gün 12 yıl aradan sonra yakalandığında gasp olayı ile ilgili olarak samimi itiraflarda bulundu. Tütün, "Annemi babamı kaybettim, onların bile arkasından dua etmedim. Ancak öldürdüğümüz taksici için sürekli vicdan azabı çektim. Annem ve babam için etmediğim duaları onun için ettim. Halen daha da üzüntüm hafiflemedi" diyerek çektiği vicdan azabını anlattı. Tamer Ölkeli ise ifadesinde, şöyle konuştu: "Olaydan sonra askere gittim ama anı hiç unutamadım. Afyon Emirdağ'da uzman çavuşluk eğitimine katıldım. Göreve başlamama bir ay kala yanlışlıkla kendimi vurdum. Komutanlarım beni çok seviyorlardı. Ama içimdeki vicdan azabı beni çok etkiledi. Kursun bitimine bir ay kala tedavi gördüğüm hastaneden kaçtım. Çünkü bir cinayet işlemiştik ve bu duygu ile benim silahlı kuvvetlerde görev almam mümkün değildi. Daha sonra evlendim ancak bu olaydan dolayı psikolojim sürekli bozuk olduğu için eşimden de ayrılmak zorunda kaldım. Yaptığım olay her gece rüyalarıma giriyordu. Cinayeti işlediğim günden beri vicdan azabı çektim. Artık rahatladım. Şimdi cezamı çekeceğim."
|
|
|
|
|
|
|
|
|