kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ahmet Hakan Coskun @ SABAH
 

İmam-hatipli olmaya dair

Geçen gün yazdığım "Saç kontrolü, Hair filmi vs." başlıklı yazım nedeniyle gazeteci Yazgülü Aldoğan'dan bir mesaj aldım.
Şöyle diyor: "Sevgili Ahmet Hakan.. Yazını çok duygulanarak okudum, senin de öyle yazdığına eminim. Tam da bu nedenle, bu okulların artık bazı çocuklara dayatılmasına karşı çıkmamız gerekmiyor mu? (..) Normal liselere seçmeli Müslümanlık dersi koyalım. İsteyen girsin, Kuran da okusun, namaz da kılsın. Ama SEÇMELİ.... Benim çocuğum
da fen dersine girsin. El sıkışalım.
".
Bence dikkate almaya değer bir öneri bu.. Ama Yazgülü Aldoğan'ı şimdiden uyarmak isterim ki, imam-hatip dendiğinde gerilenler, bu önerinin üzerine atlamayacaklardır.
Adım gibi eminim ki imam-hatip karşıtları, düz liselerde din eğitimi verilmeye kalkışılırsa buna itiraz edeceklerdir. "Seçmeli" olması filan kesmez onları.
Ben onların "din eğitiminin temel insan hakkı olduğunu" kabul edebileceklerini bile sanmıyorum.
Ne söyleyeceklerini duyar gibiyim: "Ne demek düz liselerde Kur'an dersi, namaz dersi? Böyle şey olmaz! Bu düz liselerin, imam-hatiplere dönüşmesidir!".
Ama işi bu fanatiklerin eline de bırakamayız. Bu yüzden Yazgülü Aldoğan'ın önerisinin, ciddi bir biçimde ele alınması gerekiyor.
Çünkü imam-hatip mezunları ve öğrencilerine yaşatılan dışlanmışlık duygusunun ortadan kaldırılması gerekiyor.
Bana mesaj gönderen imam-hatip mezunlarının tümü, kendilerine yaşatılan "iki arada kalmışlık" duygusunu öyle yürek burkan bir dille anlatmışlar ki, kayıtsız kalmak imkansız..
Önce bir ilahiyat fakültesi profesörünün, din eğitimi uzmanı Profesör Abdullah Özbek'in yazdıkları.. Bakın ne diyor:
"Yazınızı okudum. Gerçekten asıl yaraya parmak basmışsınız. Bahsettiğiniz gerçeklerin daha şiiri, hikayesi, romanı yazılmadı. Bir dokun bin ah işit kabilinden sözlerde ve savunmalarda kaldı. Bir ürkeklik ve korkaklık havası içinde hâlâ sürüp gitmekte olan bir maceradır bu.."


İmam-hatip mezunlarının anlattıklarına gelince.. İşte bankacılık yapan, imam-hatip mezunu bir kadının anlattıkları:
"Bu sabah işyerime gelip de yazınıza göz atınca içinde kaybolduğum o 'iki dünya arasında yaşama sanatı' adlı oyunun içimde yarattığı acıyı bana yeniden yaşattınız. Evet, ben de çocukluğumun 7 senesini imam-hatipte geçirdim. Oradan üniversiteye gittim. Şimdi bir bankada çalışıyorum. Bölünmüşlük yaşıyorum. Kimliğimi saklamak mı? Bu artık meziyetim değil, sıradan alışkanlığım. Başım açık olarak çalışıyorum. Bu yüzden her iki dünyadan da sürülmüş biriyim. Alıştım saklı bir kimlikle yaşamaya. Bunu sadece kendime ifade ediyordum, yazınız o kadar canımı acıttı ki yazmak istedim.."
Bir başka imam-hatip mezunu ise şunları söylüyor:
"Bugünkü yazınızı okurken gözlerim doldu. Yıllardır yaşadıklarım bunlar. Bir imam-hatipli olarak kendimi hep dışlanmış hissettim. Ne oralı, ne buralı.. Tam da söylediğiniz gibi iki dünya arasında sıkıştım kaldım."
Bu da bir başka imam-hatip mezununun yazdıkları:
"Bu sabah yazınızı okuduğumda, bir imam hatip mezunu olarak bizi, bu kadar samimi ve doğru anlatan bir yazı okumadığımı fark ettim. Herkesin, bizim 'kim olduğumuzu' merak ettiğini ve kendilerince 'kim olduğumuzu' bildiklerini düşünüyorum. Bu sabahtan itibaren, bir imam hatipli öğrencinin nasıl çelişkiler yaşadığını, nasıl savaşlar verdiğini ve aslında farklı dünyalarda 'aynı insanlar' olduklarını, yazınızı okuyan herkesin çok güzel anladığını düşünüyorum."
Ve bir başka imam-hatip mezununun mesajı: "Yazınızı gözlerim dolarak okudum. Ben de bir imam-hatipliyim. İnanın imam-hatipte okuduğumu çoğu zaman gizledim. O satırlara yazdığınız, belki de yer kalmayıp sığdıramadığınız duyguları yaşadım."
Bunlar imam-hatip mezunlarından gelen sayısız mesajdan sadece bir kaçı..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 O mektupların yeri çöp sepetidir   / 14-05-2004
 Evet, gerginlik!   / 13-05-2004
 Hop dedik!   / 11-05-2004
 Vücut dilinin sonu budur   / 10-05-2004
 Haftanın kaybedenleri   / 09-05-2004
 İmam-hatipli olmaya dair   / 07-05-2004
 "Arka bahçe"den gelen sese dikkat!   / 06-05-2004
 Saç kontrolü, "Hair" filmi vs.   / 04-05-2004
 Alçaklık!   / 03-05-2004
 Mesajları okurken   / 02-05-2004
ERDAL ŞAFAK
Sağlık emekçileri kızmasın
Bu iktidarın başarılı...
AHMET HAKAN COŞKUN
Başım belada
Dört bir yanım sarılmış durumda, kendimi...
MEHMET BARLAS
Yaşamı zorlaştırmak için size benzemeyeni...
NEBİL ÖZGENTÜRK
Soykırım davaları!
Yıllar önce Polonya'daki...
SAVAŞ AY
Kapkaç her yerde aynı dert
Eskişehir: Biz hep...
REFİK DURBAŞ
Organ bağışının önemi...
Belek'te geçenlerde yapılan...
HINCAL ULUÇ
"..Seni beklediğim kadar!.."
(Üç gün için Kıbrıs...
Düşenin dostu: 0-1
Düşenin dostu: 0-1
Rize'deki randevuya eksik bir kadroyla çıkan Beşiktaş, Serkan'ın...
Önümüz açık
Önümüz açık
"Geleceğin milli takımını F.Bahçeli futbolcular oluşturacak. Bu...
'Bir hukuk adamına yakıştıramadım'
'Bir hukuk adamına yakıştıramadım'
Başbakan Tayyip Erdoğan, Türkiye Barolar Birliği Başkanı...
'First lady'ler terledi
'First lady'ler terledi
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın Cumhuriyet'in 80. kuruluş...
Eurovision'da zafer Ukrayna'nın
Eurovision'da zafer Ukrayna'nın
Abdi İpekçi'de muhteşem ev sahipliğiyle dünyaya büyük sükse yapan...
Taşeron doktorlar geliyor
Taşeron doktorlar geliyor
Sağlık Bakanlığı bir yönetmelik değişikliğiyle başhekimlerin, tıpkı...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.