kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Nebil Ozgenturk @ SABAH
 

Heykeltıraşın ölümü

Öyle bir racon ve terbiye vardır ki bizim buralarda, hoştur, pek güzeldir, anlamlıdır; Ölenin ardından kem söz edilmez, kötü konuşulmaz.. Şiirler, destanlar yazılır! Gürdal Duyar'ın ardından kem sözümüz zaten yok, "kötü konuşan" olacağını da sanmıyorum..
Ama şiirler, satırlar var
Ölüyorum Tanrım bu da oldu işte / Her ölüm erken ölümdür Tanrım..
Biliyorum / Ama ayrıca aldığın bu hayat; hiç de fena değil / Üstü kalsın

***


Hayata beraber başladığımız dostlarla da yollar ayrıldı bir bir,
Gittikçe artıyor yalnızlığımız..
Şairleri pek sever, onların heykelini dikerdi Gürdal Abi!
Maçka Parkı'ndaki binbir emek ve sabırla yonttuğu "Şairler Heykeli" de bunun kanıtıydı sanki. Bu yüzdendir ki Cemal Süreyya ve Cahit Sıtkı'nın üstte yer alan dizeleriyle uğurlamak istedim evvela. Sonrası gelir nasılsa..
Evet, Gürdal Duyar'ı kaybettik
"Elleriyle düşünen adam"ımız, büyük heykeltıraşımız, "fikrini çamurla anlatan adam"ımız, "çok özel" sanatçımız Gürdal Duyar'ı..
Biliyorum, adını ilk kez duyan oluyordur, şu satırlar gelip geçerken, kimdir, nedir, necidir diye soran da vardı. Ama emin olun çok ama çook "değerli" bir adamdı, dünya çapında bir yetenekti. Evet, öyle şanı, şöhreti, tanınmışlığı, hatta doğru dürüst fotoğrafı dahi yoktu Gürdal Duyar'ın. Zaten sevmezdi de, pulu, parayı, ünü, poz vermeyi, caka satmayı!
Ama heykelleri vardı.. Kocaman kocaman heykellleri, büstleri.. İstanbul'dan, Kayseri'ye, Burhaniye'den Ankara'ya kadar pek çok kentte kasabada.. Görenlerin şapka çıkarıp selam verdiği, birbirinden "özel" birbirinden "farklı" birbirinden "muhteşem" heykelleri....
Ve her bir heykelin öyküsü, pek çok heykelinin de tepesinde belalar (!) vardı..
Bu ülkenin "çivisini çıkaran"ların değil "çivi çakanlar"ın, kibirli adamların değil şiirli adamların, hayatı ağırlaştıranların değil, hafifletenlerin heykelleri ete kemiğe bürünürdü onun parmaklarında.. Orhan Veli'den, Cahit Sıtkı'ya, Mustafa Kemal'den, Abdi İpekçi'ye Neyzen Tevfik'ten, Orhan Kemal'e, Kemal Sunal'dan, Türkan Şoray'a, Necati Cumalı'dan, Oktay Rıfat'a...
Yeryüzünün pek çok büyük sanatçısı gibi "nevi şahsına münhasır" özellikleri vardı Gürdal Duyar'ın..
Yalnız değildi ama yalnızlığı tercih ederdi. Yıllar boyu mekanı, evi yoktu ama her yer, her otel odası eviydi. Kimi kimsesi yok gibi görünürdü ama dost sofralarına hep yakındı.. Çok ödül verilirdi ama törenine gitmez, ödülünü almazdı.
El verdiği, imza attığı çok heykeli vardı ama bir daha yanına yanaşmazdı! Sert, asabi görünürdü ama dostlarının deyimiyle "dünyanın en nazik adamlarından biri"ydi.. Kırmazdı kimseyi ama çok kırılmıştı..
Evet, çok kırılmıştı.. Çünkü o kadar çok heykelini kırıp dökmüşlerdi ki! Ve yaptığı pek çok eser, anlaşılmaz bi biçimde "mekanını arayan heykel"lere dönüşmüştü ki..
Ne demek mi mekanını aramak?. Şu demek; Mesela, devlet ricali Cumhuriyet'in ellinci yıl törenlerine yetişmek üzere, bir İstanbul heykeli sipariş eder Gürdal Duyar'dan. Duyar, kurulur atölyesine bir kadın tasviriyle anlatır İstanbul'u ve adını "Güzel İstanbul" koyar.. Karaköy Meydanı'na konur..
Ama kısa bir süre sonra iktidardaki CHP-MSP koalisyonunun İçişleri Bakanı Oğuzhan Asıltürk'ün emriyle "müstehcendir" diye, tahrip edilerek sökülüp atılır yerinden ve bir köşeye atılır. (Hala o köşede, Yıldız Parkı'nın diplerinde!)
Bir başka zaman Tamburi Cemil Bey heykeli yapar Duyar, Emirgan Korusu'ndaki Beyaz Köşk'e yerleştirilir.. Yıllar sonra "aklıevvel bir yönetici"nin emriyle o heykel de yerinden yurdundan edilir!
Gürdal Duyar'ın 1976 yılında Kayseri Meydanı'na yaptığı ve Kurtuluş Savaşı'nı anlattığı ve "yine uygun görülmeyen" bir heykeli daha vardır ayrıca. Mustafa Kemal'i "kalpaklı" olarak gösteren ve yapıldığı dönemde epey takdir gören bir eserdir bu.. Ama bir sabah "ikiye bölünerek" bu heykel de tahrip edilir, bir köşeye atılır! Ve sonra..
Kurtuluş Savaşı'nda Burhaniye'nin işgal kuvvetlerinin eline geçmesini, cami minare- sine çıkarak borazanıyla "Silah Başına!" çağrısı yapması sayesinde engelleyen 'Borazan İsmail' isimli bir Kurtuluş Savaşı Kahramanı'nı tasvir ettiği heykel de dönemin Burhaniye Belediye Başkanı tarafından kaldırılır! Ve Duyar'ın daha pek çok heykeli daha anlamsız bir biçimde tahribata uğrar!
Ama neyse ki "heykel gibi" duran daha pek eseri vardır hala, İstanbul'un ve yurdun dört bir yanında! Mesela, Beşiktaş Sanatçılar Parkı'ndaki 17 büst.. Mesela, Abdi İpekçi heykeli, Maçka Şairler Sofası'ndaki "Şairler heykeli".. Ve onlarca ölümsüz eser..
Ne anlamlı ki "Gürdal Duyar dostları" onun için Şairler Parkı'nda da bir cenaze töreni düzenledi hafta içinde. O gün "muhteşem heykeli"nin önüne dizildi arkadaşları, ardından keyifli sözler ettiler, şiirler okudular, "Peki şimdi Gürdal'ın heykelini kim yapacak?" diye sordular...
Sağlığında şakayla karışık pek çok "an"ını kaydeden Şakir Eczacıbaşı da kaç zamandır çıkarmadığı makinesini eline aldı ve Duyar'ın bayrağa sarılı tabutunu, dostları ve "heykel"iyle yani "şairler"le birlikte kaydetti! İyi ki de kaydetti. Bir başka kayıt yoktu çünkü! Kim bilir, bir heykeltıraşa ayıracak vakit yoktu demek ki!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Dünyayı çocuklara verelim!   / 02-05-2004
 Yürüdük hiç durmadan   / 01-05-2004
 Fenerbahçe'den Eva'ya mevlüt!   / 25-04-2004
 Heykeltıraşın ölümü   / 24-04-2004
 Edebiyat sahnede!   / 18-04-2004
 Kenya'dan Tonya'ya..   / 17-04-2004
 Almanya notları   / 11-04-2004
 Kadının Türküsü   / 10-04-2004
 Sezen Aksu Pera'da..   / 04-04-2004
 Kim 'edebiyat' ister?   / 03-04-2004
ERDAL ŞAFAK
Meriç'in ötesinden...
Erdoğan bugün "Mübadil"lerin...
MANSUR FORUTAN
Nişantaşı'nda neler oluyor?
Önce umursamadım. Hatta bana...
MEHMET BARLAS
Devlet-Siyaset kavgasını özleyen akılsızlara...
NEBİL ÖZGENTÜRK
Yılın Annesi?
Biliyorum "Anneler Günü" yarın ama bir...
SAVAŞ AY
Can sıkan günlerde ilaç tadı tavsiyeler
Derdin ne olursa...
REFİK DURBAŞ
Hayvan deyip geçmeyin!
Tanrının verdiği onlarca canı...
HINCAL ULUÇ
Bir şirin film.. Bir minik sahne..
İlk öpücük en güzel...
Devlet el koydu
Devlet el koydu
Süper Lig'de son dönemde artan teşvik primi, şike, hakem hataları,...
Hoojdonk'tan Nobre'ye destek
Hoojdonk'tan Nobre'ye destek
Devre arasında geldikten sonra fırtına gibi esen ancak sonra duran ve...
İlk Patronum Rum'du
İlk Patronum Rum'du
Erdoğan ve Karamanlis, biraraya geldikleri ilk akşam...
"Mavi Kurt" endişesi
Erdoğan'a Yunanistan'da hiçbir Türk Başbakan'a gösterilmeyen bir ilgi...
Tecavüz kenti İstanbul
Tecavüz kenti İstanbul
İstanbul'da kadınlar arasında panik yaşanmasına neden olan...
'Her nöbetinde hasta ölüyordu'
'Her nöbetinde hasta ölüyordu'
Nihat Söyler, Dr. Siyami Ersek'te tedavi gören annesinin hemşire Seda...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.