Yarın Anneler Günü!
Türkiye'nin farklı illerinde ikamet edip, iş tutar, aile bakarken önce hastalık sonra parasızlık, neticede de vefasızlıkla tanışmış bir grup erkek konuğumdu üç gün evvel- Biri Kars'ta 20 küsur yıl çobanlık yapıp 5 çocuk büyütmüş, tam torunlu mürüvvetlere hazırlanırken hastalanmasıyla her şey altüst olmuş. Ona bakacaklarına, bıkmışlar olanlar olmuş. Kalp kırıklığı ile çıkmış yollara, evinden olmuş. Bir başkası ayakkabı boyacılığı ile evini geçindirirken dara düşmüş, zorda kalmış, hali anlaşılamamış ailesinceEşinden, oğlundan kendi canından dayaklar yemiş. Babalık, kocalık, erkeklik, insanlık gururu yerle yeksan olunca, kendimi de onları da yakmayayım demiş, çekmiş kapıyı çıkmış dışarı Bir diğerini ailesi 16 yaşında evlendirmiş. Ama sadece evlendirmiş, eşlendirememiş. Aynı eve 16 yaşında genç bir erkek çocuğuyla, küçücük bir kız çocuğunu koyarsanız ne olur, adı ev - lenmek olurBirbirlerine eş olurlar mı, olmamış, olamamışlar zatenÇünkü küçük gelin hanım, küçük damat beyin sarası olduğunu anlayınca, 'aşk bitti, yapı paydos' demiş, ya da dedirttirilmiş, sonuçta çocukça evlilik çökertilmiş. Küçük gelin hanımdan veto yiyen küçük damat beyimizin çarptığı sert kaya bununla da kalmamış, ailesi de 'sen hastasın istemeyiz' deyince sokakları, parkları, bahçeleri çaresiz evi bilmiş. Vefasızlığın, sevgisizliğin son kertesini yaşayan bu iki baba ve bir evladın yolları, Konya'da, henüz resmi bir statüye kavuşmamış, bir erkek sığınma evinde kesişmiş. Kesişen yollar, aşağı yukarı ortak kaderlerden, ortak kederler çıkarmış. Vara da yoğa da beraber katlanmışlar. Yaşadıkları sağlık sorunlarını, çektikleri yürek sancılarıyla kıyaslamışlar, bakmışlar ki birincisi ikincisinin yanında solda sıfır Hiç aranmamaları, hiç merak edilip sorulmamaları akıllara durgunluk veriyor. Bana, konuklara, izleyicilere de yayından geriye iç sızısı, gözyaşı kalıyor. Babalar, evlatlarla başladım yazıma ama yarın da Anneler GünüGaliba 364 günden izole edilen, sıyrılıp keskinleştirilen, bazılarının canına batan günler favorim değil. Değil çünkü, 364 gün işlenen hataların, sorumsuzlukların, özensizliklerin yıkanıp paklandığı yanlışlıklardan azade, tamamıyla asude bir gün mü olacak yarın? Onca zaman yanına varılmadığından, hatırı sorulmadığından, şişip kabaran ana yürekleri salt hediyeyle alınabilecek mi? Hayır. Bilirim ana yüreği bağışlayıcı, eşsiz ve karşılıksız sevgisiyle tüm hataları yok edicidir. Ama onu hediyeyle falan kandırmaya çalışmayın. Bugün muhtemelen çok kalabalık, hayli yoğun yaşanacak bu cumartesi gününü, sadece hediye seçmeye değil, yaptıklarınızı da düşünmeye ayırın. Neyi ihmal ettim, neden kırdım, tamiri nasıl olur, bundan sonra ne kadar çok paylaşabilirim, düşünün.
*** Bugün harcadıkça ödül vaat eden bol yada az sıfırlı kredi kartları birkaç şeyi asla satın alamayacak. Anaya sunulacak gerçek ve samimi ilgiyi, saygıyı, vefayıBunlar yüreğinizde hissettiğinizde verebileceğiniz şeylerÖtesi yok. Ne sizin, ne başkasının parasıyla, puluyla, varıyla çoğuyla alabileceği şeyler değil. Hem gerçekte, her insan kalbinde var olan bu yüce duyguları ona, anaya yaşarken sunun, geç olmadan, iş 'keşke'lere kalmadan Yarın anneler gününde, beş çocuğu Karslı babayı, eşi ve oğlu ayakkabı boyacısı yaşlı amcayı, babası sokağa kaderine terk ettikleri hasta genci hatırlamazsa, sormazsa, yeniden 'seni seviyorum, affet' demezse olmazBen anneme hiçbir şey olmamış gibi sarılamam. Gazeteler bangır bangır küçük kızlara tecavüz ediliyor, kadınlar dövülüyor, sokaklara atılıyor, çocuklar yiyecek kuru ekmeği zor buluyor derken, 'yaşasın Anneler Günü' diyemem. Anamı da yanıma alır, anasız evlatlara, evlatsız analara koşarım.
|