kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Balcicek Pamir @ SABAH
 

Bağdat Caddesi'nde küçük kadınlar yürüyor, yaşları 14

Esmerler sarışın olur, her ay dip boya yaptırılır. Kaş alma gibi rutin prosedürlerden bahsetmiyorum bile. Biz kadınlar hep en güzeli hedefleriz. Mümkünse Deniz Akkaya gibi olmak istiyorum. İyi de sizin boyunuz 1.55

Amerika'da 500 değişik kişiye iki kadının fotoğrafı gösterilmiş. Bir tanesi mavi gözlü, sarışın ve beyaz tenli. Diğeri ise kahverengi saçlı, kahverengi gözlü, sıradan bir yüze sahip. Soru basitmiş: "Sizce bu kadınlardan hangisi bir cinayet işlemiş olabilir?" 500 kişiden 400 tanesi kumralın suçlu olduğunu söylemiş. Sadece bir fotoğraf sonucu. Daha sonra bu 500 kişiye bu iki kadın hakkında bilgiler vermeye başlamışlar.
1. Yaşamları nasıl?
2. Para durumları nedir?
3. Erkek arkadaşları var mı?
4. Arkadaşları onun hakkında ne diyorlar? Sarışın çalışmayıp evde oturan, baba parası yiyen, sabah akşam sevgili değiştiren ama arkadaşları arasında yardımsever olarak nitelendirilen bir kişiymiş. Kumral ise son derece çalışkanmış. Bütün başarılarına rağmen orta gelir grubuna dahil olan bu kadının erkek arkadaşı yokmuş. İnatçı ve biraz kavgacı olarak anılırmış. Soruyu tekrar sormuşlar, sizce hangisi katil? Peki sizce sonuç ne çıkmış? Bu sefer 500 kişiden 450 tanesi katilin kumral olacağını söylemiş. Gerekçelerini de şöyle açıklamışlar. "O kadar güzel gözüken birinin yanlış yapacağını hiç düşünmedim, ayrıca kumral biraz kavgacıymış." Üniversite birinci sınıftaydım, bu örneği dinlediğimde. İsyan ettim. "Yani bu kadar mı önemli dış görünüş? Bir insan diğerinden sadece daha güzel ya da alımlı diye hayata bir sıfır galip mi başlıyor?" Yetişkin psikolojisi dersindeydik. "İşte bu yüzden bu çalışmayı yapmışlar" diye cevap verdi profesörümüz. "Size dış görünüşün insan psikolojisinde ne kadar önemli olduğunu anlatmak hem de bunlara kanmamanızı ve ardında ne olup bittiğini kavramaya çalışmanız için..."

***

Benim okuduğum bu dersleri uygulayamadığımı düşününler yanılıyor çünkü ilk başlarda "Ne işim var benim bu bölümde?" diye isyan ettiğim psikoloji bana öylesine bir ufuk açtı ki şaşırırsınız. Röportaj yaptığım hemen herkesin mimiklerine fazla dikkat edişim, kıyafetlerine ve saçlarını tarayış biçimlerine takıntılı bir şekilde gözlerimi dikişim hep bundandır. Hep anlamaya çalışırım ne sahte ne gerçek diye... Çünkü biliyorum hayatımız maalesef görsellik üzerine kurulu. Hepimiz doğamız gereği hem kendi cinsimizde kıskançlık yaratmak hem de karşı cinse kendimiz beğendirmek için uğraşıp duruyoruz. Suçlama yok, içgüdüsel, bi-li-yo-rum.

***

Yine de dün Cumartesi Sabah ekindeki manşet haberini okurken ürperdim. Solaryum yaşı 14'e inmiş. Lise hatta ortaokul öğrencileri mezuniyet öncesi soluğu güzellik merkezlerinde alıyorlarmış. Bu arada yeni bir bilgi kimisi suni bronzlaşırken kimisi de botox yaptırıyormuş. "Hadi canım" dedim bunu söyleyen arkadaşıma. "Yani 14-15 yaşındaki bir kız çocuğu yüzüne niye iğne yapılmasını ister ki? Öyle ucuz bir şey de değil üstelik. Yani harçlık biriktirmek gerekir." Yoksa ben çok gerilerde mi kaldım? "Biriktirmek mi, o da ne ki?" diyen bir gençlik mi var ortada? Tamamen görsel bir dünyada yaşıyoruz. Bütün tehlikelerine rağmen biz de aslında bunun önemli bir parçasıyız. Güzel insanları taşıyoruz zaman zaman gazetemize. Bazen sırf seksi oldukları için fotoğraflarını daha büyük basıyoruz. Yapmamaya çalışıyoruz ama olmuyor. Sonra da geçip bilgiçlik taslıyoruz. "Olacak şey değil, güzellik merkezlerini küçücük çocuklar doldurmuş, yani bunların annebabaları yok mu? Nasıl izin veriyorlar buna?" Bütün kadın dergileri, gazete ekleri minicik popolu, dik göğüslü, pürüzsüz ciltli kadınlarla dolu. Öylesine takıyoruz ki bu güzellik meselesine ünlü-ünsüz herkes resim çektirirken artık şu cümle olmadan yapamıyor "Hayatım photoshop programı var mı sizde, rötuş diyorum, biraz yapsan hani şöyle göz altları falan..." Nerede bir yeni bir diyet, mucizevi güzellik ürünü duyarsak balıklama atlıyoruz. Ben atlıyorum. Kendi üzerimde uygulamasam bile öğrenmek istiyorum, hani belki gün gelir ihtiyaç olur diye... İşin garibi bu güzellik meselesine en çok takan sadece kadınlar. İnanın. Metroseksüel erkekleri yazıp duruyorlar. Hepsi palavra. Siz hiçbir erkek arkadaşınızın Brad Pitt'e benzemek için saçını sarıya boyattığını, kilo verdiğini ya da uzun boylu olmadığı için eve kapanıp ağladığını duydunuz mu? Sadece kendilerine bakıyorlar, umurları değil, öylesine güveniyorlar ki kendilerine, üzerine biraz da iyi giyinince iş tamam. Ya biz? Esmerler sarışın olur. Her ay dip boya yaptırılır. Kaş alma vs. gibi rutin güzellik prosedürlerinden hiç bahsetmiyorum. Biz hep en güzeli hedefleriz. "Mümkünse Deniz Akkaya gibi olacağım." "Ama hanımefendi sizin boyunuz 1.55..." Günün birinde 14 yaşındaki kızım solaryumda bronzlaşmış bir şekilde eve gelirse ne yaparım bilmiyorum. Ya kalçalarındaki fazla yağları aldırmak isterse? Biz yine işin ucunu çok mu kaçırdık? Yani biri lütfen bir hafta sonu Bağdat Caddesi'nde benim için yürür mü? Küçük kadınlar var orada, yaşları 12-17 arasında. Yüzleri solaryum yanığı, kıyafetleri son moda, hemen hepsi makyajlı, saçlar yapılı. Peki ya çocuklukları? Ne zaman bitti oyunları? Mel Gibson

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Ünlüler mezar taşlarını yazdı   / 11-04-2004
 Az daha eve bir lama alıyordum   / 04-04-2004
 Çocuğunuz korktuysa ne yapacaksınız?   / 28-03-2004
 Taksim'den Üsküdar'a el sallayabilir misiniz?   / 21-03-2004
 Herkes gizlice güzelleşiyormuş meğer   / 14-03-2004
 Bu bisküviler bir harika   / 29-02-2004
 Sessizce eğleniyoruz.   / 22-02-2004
 En tepede küçük bir arıza   / 15-02-2004
 Bir gelinin üç tane babası olur mu?   / 08-02-2004
    Aktüel Pazar Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Bağdat Caddesi'nde küçük kadınlar yürüyor, yaşları...
MEHMET ALTAN
Akdeniz şöleni
Hatice, olağanüstü bir Akdeniz sofrası...
YASEMİN TAŞKIN
Erken Veda
Sakıp Sabancı hem Anadolulu hem yenilikçi bir...
Şimdi sofralarda kuşkonmaz zamanı
Sağlığa yararları saymakla bitmeyen kuşkonmaz, mayıs başından haziran sonuna...
Beş çayında buluşma
Farklı lezzetler sunan Cafe Linzer, her ay Kalamış'taki şubesinde bir sanatçıyı...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.