kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ergun Babahan @ SABAH
 

İslam cumhuriyeti ve reklamlar

Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, zayıflatıcı krem reklamlarına savaş açmıştı. Bu reklamların devam etmesi gerekirdi ama öyle olmadı. Siz farkında mısınız bilmem ancak bu reklamlar gazete sayfalarından birer ikişer kaybolup gitti.

Şeytan ayrıntıda gizlidir. Bizler genellikle büyük olayları tartışır, ayrıntıları izlemeyi pek sevmeyiz.
Amerika Dışişleri Bakanı Powell'ın Türkiye'yi İslam cumhuriyeti ilan edivermesi gerekli tepkiyi gördü. Bu bir dil sürçmesi miydi, yoksa bilinçaltının dışa vurumu mu bilemiyoruz.
Ancak en yakın müttefiklerinden biri olduğunu ileri sürdüğü Türkiye'yi Pakistan ile aynı kefeye koyan bir dışişleri bakanı ile Amerika'nın işinin dünyada kolay olmayacağı kesin. Bir yanda Bush, bir yanda Powell engin bilgi ve kültürleriyle dünyayı aydınlatmaya devam eder herhalde.
Bu büyük gaf Türkiye'de gerekli tepkiyi aldı ama bizce önemli bir ayrıntı gözlerden kaçtı.
Bu ayrıntı, kadınların çok rağbet ettiği zayıflatıcı kremlerin reklamıyla ilgili.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun kendi eşi ve birkaç yüksek bürokratın eşinin şikâyeti üzerine bu ürünlere savaş açmıştı.
Coşkun'un asıl yakınma konusu, bu ilanların iddia ettikleri işlevi yerine getirmedikleri üzerineydi ama konuşmasını asıl belirleyen temanın bu reklamlarda kullanılan çıplak kadın bedenleri olduğu aşikârdı.
Coşkun, bu reklamları yerden yere vurmakla kalmadı, durdurulmaları için kendi bakanlığına bağlı kurullara başvurdu. Ancak bu talebi kabul görmedi.
Tuhaf bir çıkış hukuk sistemi içinde çözüme kavuşmuştu.
Bu reklamların devam etmesi gerekirdi ama öyle olmadı. Siz farkında mısınız bilmem ancak bu reklamlar gazete sayfalarından birer ikişer kaybolup gitti.
Bir veya iki firma hanımlara iç çamaşırı giydirirken, şikâyete hedef olan ürünün reklamında kadın unsuru bile kalmadı. Firma ürününü tanıtırken kadın figürü yerine krem şişelerini kullanmaya başladı.
Kremler kadınların kalça bölgesini bırakıp yüzüne odaklanmaya başladı.
Bu neyin göstergesi?
Bu Avrupa Birliği'ne iddialı bir şekilde aday olduğunu ortaya koyan Türkiye'nin gerek siyasetçisi, gerek işadamıyla hâlâ Şarklolduğunun bir göstergesi.
Bir bakanın reklama sansür konulması için savaş ilan etmesi, Avrupa ve dünyanın belli başlı firmalarının Türkiye temsilcilerinin de bakanın bir çıkışıyla haklarından hemen vazgeçmeleri, ancak bir Şark ülkesinde olur çünkü.
Hakkını savunamayan, ürününün reklamını Avrupa ülkelerinde olduğu gibi yapmak için direnemeyen bir işadamı anlayışı gerçekten yürek yaralayıcı.
Bu küçücük reklam olayı bile Türkiye'de demokrasinin hâlâ ne kadar köksüz, hak mücadelesi kavramının zihinlerden ne kadar uzakta olduğunun bir göstergesi.
Bütün anlayışını siyasi iktidarla uzlaşma üzerine kurmuş bir girişimci sınıfı, ne kendisine, ne de ülkesine fayda sağlar.
Siyasetçinin her sert çıkışında hukukun belirlediği özgürlük alanını kullanmaktan vazgeçen böyle bir girişimcinin Avrupa kavramı içinde yaşam alanı olamaz.
Avrupa bugün olduğu noktaya geldiyse gerektiğinde buna, gerektiğinde siyasi iktidara kafa tutan bir işadamı sınıfının payı büyüktür.
Türkiye'de ise bu sınıfa, her iktidarla birlikte sağcı, sosyal demokrat, muhafazakâr, liberal gibi etiketleri kolayca değiştiren, darbelere alkış tutan bir kültür egemen.
Böylesi bir anlayış da Türkiye'nin Avrupalı olma mücadelesinin gerçekçiliğine gölge düşürüyor. Oysa Türkiye'yi Batı'ya taşıyacak olan sadece şirketlerinin bilançoları olmayacak.
Türkiye'yi AB'ye bu şirketleri yönetenlerin, sahip olanların demokrasiye gerçekten sahip çıkması, başta kendi hakları olmak üzere temel insan haklarını savunmaları taşıyacak. Yoksa, zengin Arap şeyhliklerinden farkımız olmaz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bir tanık aranıyor   / 15-04-2004
 Orgeneral Özkök'ün verdiği ders   / 14-04-2004
 Denktaş'ın tehlikeli oyunu   / 13-04-2004
 Salih Memecan'la çalışma şansı   / 12-04-2004
 Futbol ve adalet   / 09-04-2004
 Kapıdaki tehlike   / 08-04-2004
 Ver-kurtul etiketi   / 07-04-2004
 İslam cumhuriyeti ve reklamlar   / 05-04-2004
 Apartmanın huysuz sakini   / 02-04-2004
 Yüksek siyaset ve günlük hayat   / 01-04-2004
ERGUN BABAHAN
İstanbul'a acil eylem planı
Bir kentin en kalabalık...
ERDAL ŞAFAK
Baba'nın sonbaharı
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın...
AHMET HAKAN COŞKUN
Kız meselesi
Taşramız serttir! Orada "içinden mahpushane...
ÖMER LÜTFİ METE
Hamaset ile hamakat
Kıbrıs sorunumuz sayesinde,...
SAVAŞ AY
Denktaş'ı biraz süzülmüş gördüm!..
Lefkoşa- Benden...
REFİK DURBAŞ
Gece sürüş yasağı...
Bir gözü görmeyenlerin ehliyetli...
HINCAL ULUÇ
Bir Nükhet Duru gecesi ki..
Günay'daydık geçen...
Paralar Havada Ucusuyor
Paralar Havada Ucusuyor
Teşvik primi ahlaki bulunmuyor, herkes "Biz vermeyiz, almayız" diyor...
Daum sinir küpü
Daum sinir küpü
Fenerbahçe Teknik Direktörü, dünkü idmanda sürekli bağırdı. Alman...
Erdoğan'ın cep mesajı
Erdoğan'ın cep mesajı
Denktaş konuşurken, Başbakanlık'tan son dakikada bir randevu...
Siirtspor'a 'enişte' desteği
Siirtspor'a 'enişte' desteği
Erdoğan'ın Japonya gezisi dönüşünde uçakta bulunan işadamlarına bin...
Kim vurduya gidiyoruz
Kim vurduya gidiyoruz
İstanbul'da son yıllarda çok sayıda cinayet, yaralama, kapkaç, gasp...
'Çeksene elini' çalarken boğazına bıçak dayanmıştı
'Çeksene elini' çalarken boğazına bıçak dayanmıştı
Geçtiğimiz cumartesi saat 03.45'de Academy 14 gece kulübünde onlarca...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.