|
 |
 |
 |
Cazın kraliçesi İstanbul'dan geçti
Üç Grammy Ödülü sahibi dünyaca ünlü caz sanatçısı Dianne Reeves geçtiğimiz cumartesi günü konser vermek için İstanbul'daydı. Türk müziğine hayran olduğunu söyleyen ödüllü şarkıcı, "Sizin şarkılarınız çalmaya başlayınca içimde bir kıpırtı oluyor ve dans ediyorum" diyor.
Caz müziğinin en önemli isimlerinden biri olan Dianne Reeves, İstanbul'da fırtına gibi esti. Cumartesi günü verdiği konserin ardından yalnızca SABAH'a konuşan Reeves, Türkiye'deki caz dinleyicilerinden çok etkilendiğini belirtirken, kendi bilinmeyenlerini de anlattı. Şimdiye kadar üç kez Grammy ve bir kez de Ella Fitzgerald Ödülü'nü kazanan sanatçı, prodüktörlüğünü Arif Mardin'in yaptığı "A Little Moonlight" adlı albümünün turnesi kapsamında cumartesi akşamı İş Sanat'ta bir konser verdi. Blues, çağdaş ve klasik pop müzik ile dünya müziklerini sesiyle aynı şarkıda yoğuran 47 yaşındaki sanatçı, dinleyenlere iki saat süren bir müzik ziyafeti sundu. Lise yıllarında kurdukları toplulukta şarkı söylemeye başlayan Reeves, Colorado Üniversitesi'nde uzun yıllar müzik konusunda çalıştı.
"CAZ ÖLDÜ" DİYENLERE İNAT
1976 yılında Los Angeles'ta düzenli olarak sahne programı yapan sanatçı, kendisini caza adayana kadar türlü müzikler arasında  gelgitler yaşadı. Reeves, 1994 yılından beri sadece caz söylüyor. "Caz öldü" diyenlere inat ısrarla caz söylediğini anlatan Reeves, "Ben öldü denilen caz müziğine hayat vermeye çalışıyorum" diyor. Norah Jones ve Alicia Keys'in yaptığı müziği çok beğendiğini belirten Reeves, müziğin bir kalıba sokulmaması gerektiğini söylüyor. Reeves, "İnsanlar bazen bazı şeylerin etrafına çit çekmeyi seviyorlar. Jones'a baktığınızda, birçok insanın kalbini çaldı, buna pop demeye başladılar. Ama ona sorarsanız 'sadece' müzik yapıyor. Önemli olan da kaliteli müzik yapmak değil mi" diyor.
MASAYA ÇIKIP ŞARKI SÖYLEDİ
Türk müziğini duyduğunda yerinde duramadığını belirten Reeves, "Türk melodileriyle mutlaka dans etmek gerekiyor. Türk müziği kalbimde atan bir ritim gibi" diyor. Reeves, Türk müzisyenlerden ise Amerika'da yaşayan Onno Tunç'un kardeşi Arto Tunç Boyacıyan'ı çok beğendiğini ve başarılı bulduğunu söylüyor. Şimdiye kadar defalarca  İstanbul'a geldiğini belirten Reeves, "Dünyanın birçok yerinde konser verdim. Kendimi en rahat hissettiğim yer İstanbul" diyor. Türkiye'deki caz dinleyicisinden çok etkilendiğini anlatan Dianne Reeves, sahneden Türk seyircisini şöyle tanımlıyor: "1992 yılında İstanbul Caz Festivali'ne geldiğimde benden bir gün önce sahneye çıkan grubun konserini izledim Türk seyircisiyle birlikte. Caz seyircisinden çok etkilendim. Ben sahneye çıktığımda da aynı reaksiyonu gördüm. Sahnedeyken gösterdikleri reaksiyonla beni anladıklarını gösteriyorlar." Reeves, İstanbul'u "Hem çok eski, hem yeni, hem egzotik hem modern" diye tanımlayarak, en çok Kapalıçarşı'daki esnafa hayran kaldığını söylüyor.
KAPALIÇARŞI BÜYÜLÜ BİR YER
Reeves, şöyle konuşuyor: "İstanbul'a ilk geldiğimde beni Kapalıçarşı'ya götürdüler. Çok ilginç bir yer. Mağazalarda çalışan herkes birkaç dil biliyor. İlk gittiğimde 6 saatimi orada geçirdim." İstanbul'da Kumkapı'yı da çok beğendiğini belirten Reeves, Kumkapı'daki meyhanelerden birinde masaya  çıkıp şarkı bile söylediğini anlatıyor. Reeves, "Caz Festivali'ne gelen diğer caz sanatçılarıyla Kumkapı'ya gittik. Restoranı kapatıp şarkı söyledik. Herkes enstrümanını çıkarınca ortaya bambaşka bir caz çıktı. Ben de masaya çıkıp şarkı söyledim, çok eğlendim. Türk müzisyenler bir yanda biz bir yanda çok iyi bir bütünlük oluşturduk" diye konuşuyor.
BÜTÜN ŞALLARINI VAKKO'DAN ALMIŞ
İstanbul'a geldiğinde yaptığı bir başka şeyin ise sokaklarda dolaşmak olduğunu belirten Reeves, "İstanbul'un en çok sokaklarını beğeniyorum. Buraya geldiğimde zamanımın çoğunu sokaklarda dolaşarak geçiriyorum. Duyduğum dil, saund hoşuma gidiyor" diyor. İlk geldiğinde Beyoğlu'nda dolaşırken, Vakko'yu keşfettiğini belirten Reeves, "Vakko'yu gördüm ve içeri girdim. Türkiye'ye geldiğimde mutlaka Vakko'ya giderim. Kumaş ve eşarp satın aldım. Aldığım kumaşlarla günlük kıyafetlerimi diktiriyorum. Mesela kendime bir ceket aldım, biraz kalın. Vakko'dan kumaş alarak bunun incesini diktireceğim" diyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
