|
|
|
|
Aklımdaki Sorular
Değerli okurlar, zaman zaman kendime sorduğum sorular oluyor içimden! Ama çoğunlukla bunların cevabını bilmiyorum; böylece biriktikçe birikiyor sorular cevapsız... Bunların başında "hastalık nedir?" sorusu geliyor. Klasik kitaplarda bunun cevabı olarak değişik tanımlar yer alır. En başta geleni "ruhen ve bedenen organların normal çalışma düzenlerinin bozulması hali" diye yapılanıdır. Çoğu hastalık bu tanım ile kolayca anlatılabilir. Bazı durumlarda ise, işin içine sosyal ve kültürel faktörler de girdiği için, olay çetrefil hale gelir. Örneğin yaşlılık ve yaşlılığın getirdiği eksiklikler, bazı toplumlarda vakar ile karşılanıp, bu dönem insan yaşamında aklın ve bilgeliğin zirvesi kabul edilirken, sanayileşmiş batı toplumlarının çoğunda, yaşlılık tedavi edilmesi gereken bir hastalık dönemi olarak algılanır ve ilaç alarak bu hastalıktan kurtulup, gençliğin tekrar yakalanacağına inanılır. Bunu en iyi olarak, kelime anlamı 'yaşlanmamak' olan 'anti aging' akımları vurgular. Bu kültürlerde bir taraftan doymazcasına tüketirken, diğer taraftan ölümsüz yaşamı yakalama çabası vardır. Yaşama bu perspektiften bakınca, duyulan hazzı azaltan her şey hastalık olarak kabul edilmektedir. Ben ise, yaşlılığın hastalık olup olmadığını bilmiyorum.
MENOPOZ KARMAŞASI Buna bağlı ikinci soru gelir aklıma cevapsız; "müdahale edilebilen her duruma müdahale edilmeli midir?" Örneğin "menopoz" insan yaşamında çocukluk ya da ergenlik çağı kadar geçirilmesi gereken doğal bir süreçtir. Yaşlanan insan vücudunun, o haliyle bir gebeliği kaldıramayacağı gerçeği ile, menopoz fizyolojik olarak meydana gelir. Tüm sistem doğanın bir kuralı olarak eşzamanlı yaşlanır. Bu aşamada dışardan hormon desteği ile bu sürece müdahale etmeli mi, bilmiyorum... Bir başka örnek de "osteoporoz" olarak bilinen, kemik erimesidir. Osteoporoz, menopozla birlikte görülen bir yaşlanma değişikliğidir. Bu dönemde kadınlık hormonlarının azalmasına bağlı olarak, kemiklerdeki kalsiyum oranı düşer. Yaşlılıkla beraber kas kuvveti azalan beden, hafifleyen kemikleri daha rahat taşımaya başlar. Dengeli beslenilmiş, menopoz öncesi yeterli kalsiyum alınmış, düzenli spor yapılmış ise, kemiklerdeki bu erime sınırlı kalır. Patolojik boyutlara varmadıkça, her osteoporoz tedavi edilmeli midir, bilmiyorum.
SİGARA NİÇİN ÜRETİLİYOR? Stres ve depresyon dilimizde yer etmiş sağlık terimleri. Modern ilaç teknolojisi bu rahatsızlıklar konusunda o kadar ilerledi ve buna paralel olarak yaşamımızın içine o kadar sokuldu ki, nerede ise her insan yaşamında en az bir kez bu tanıları alır oldu. Artık mutluluğun formülü bu ilaçlardan geçiyor. Ben ise "her iç sıkıntısı ve her yaramaz çocuk tedavi edilmeli midir" sorusunun cevabını bilmiyorum. Sigarayı hiç anlayamıyorum. İçene, yanında durana, erkekse spermlere, kadın ise karnındaki bebeğe verdiği zararlar kitapları dolduran bir şeyin, sırf zevk ya da alışkanlık diye hâlâ kullanılabilmesi beni çok şaşırtıyor. Sigaranın zararlarına, kendi ülkesinde açık havada bile sigara içmeyi yasaklayabilecek kadar duyarlı olan bir büyük ülkenin, nasıl oluyor da hâlâ dünyanın en büyük sigara üreticisi olduğu ve bizim devletimizin hâlâ nasıl kendi eliyle sigara ürettiği sorularının cevabını ise hiç bilmiyorum.
SALGINLAR YOK EDİLMELİ Bir diğer konu ise, hijyen... Hijyen sağlıklı bir ortamın oluşturulup korunması anlamına gelir, bildiğiniz gibi. Hepimiz salgın hastalıklar yaratan mikropların yok edilmesi gerektiğine katılırız. Kolera, çiçek hastalığı, sıtma yer yüzünden silinmelidir. Bu hastalıklardan bazılarını taşıdığı için sivri sinekler de ortadan kaldırılmalıdır. Belki, bal arıları kolonilerini yok ediyor diye eşek arıları da sistemden uzaklaştırılmalıdır. Veba gibi hastalıkları taşıyan fareler de... Peki ya akrep, yılan, çakal, kurt, ayı ve bizi sevmeyen diğer insanlar? Sonuçta hepimiz kapalı bir dünyada birlikte yaşıyoruz ve biz insanlar sağlıklı yaşayacağız diye diğerlerini ne kadar itekleyebiliriz; bu sorunun da cevabını bilmiyorum. Yoksa tüm bunların cevabını biliyor muyum? Sağlıkla kalın.
|
|
|
|
|
|
|
|
|