kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Teknoloji
    Otomobil
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Sıkışmış bir vatandaş olarak gazeteci

Deniz Baykal'ın medya yakınmalarını dinlerken içim bir tuhaf oluyor.
Yani, görünüşte haklı sanki:
Bir kısım medyanın iktidara aşırı hoşgörüsünden söz edilebilir tabii.
"Bu iktidar" özelinin dışında, bir önceki dönemi düşünerek, genel olarak iktidar rehineliğinden de.
Lakin, bugün ilk kez siyasete giren birisi, daha önce medya ile güç ilişkisi kurmamış birisi söylese, "saygı ile" şapka çıkartacağım bu sözler...
Baykal'ın ağzından çıkınca, içim acıyor.

***

Neden derseniz;
Daha uzak geçmişin ahbap çavuş ilişkileri bir yana, bize 3 Kasım seçimlerinden önceki medya trafiğini açıklayabilir mi Baykal?
Ecevit iktidarından umudu kesip "İsmail Cem-Kemal Derviş-Hüsamettin Özkan" projesiyle solda, Mehmet Ali Bayar'ın sözde "makul çoğunluğu"yla da sağda siyasi sömürgeler yaratmak istediğinde bir kısım medya...
Deniz Bey ne yapıyordu?
Önce İş Bankası yönetimindeki CHP üyelerini değiştirerek, ortaklık ve kredi bağlantılarındaki bir kısım medyaya diş gösterdi...
Ardından, Derviş'in kendisine katılmasıyla diğer mühendislik harikası suya düşünce, dişlerini Erdal İnönü liderliğinde bir alternatif çıkmaması için biledi.
Büyük gazetenin manşetindeki "Erdal İnönü'nün usulsüzlükleri" haberinin canla mı, kanla mı, "tanla" mı kotarıldığını, siparişin oraya nasıl yerleştirildiğini herhalde en iyi kendisi bilir.
Dolayısıyla, şimdiki yakınması bugün haklı, ama tutarlılık açısından "ne hakla, otuz beşe bakla"!
Lakin, tutarsızlık madalyasını sadece Baykal'ın boynuna takarsak, haksızlık olur.
Hiç ihtiyacı olmadığı halde, medya oyunuyla değil, bir kısım medyaya rağmen halkın oyuyla seçildiği halde, Tayyip Bey ve arkadaşları da nedense bu güç-kuvvet-kudret münasebetlerinin müptelası oldular!
Oysa onlar, başta iktidar olmak üzere, başka iktidarlara da yapışan bir kısım medya iktidarının içinde bile yer bulabilen "namuslu iktidar eleştirileri" sayesinde de nefes alabilmişlerdi...
Dolayısıyla, "eleştiri"nin, "çatlak ses"in, doğru oldukça ve hakarete uzanmadıkça, bir demokrasi için hayati önemini kavramış olmaları gerekirdi.
Galiba öyle değil!
Belki, bugünleri görmeden önce maruz kaldıkları yaylım ateşin de etkisiyle, "medya korkusu" içlerinde yer etti ve en iyi ilaç olarak da akıllarına "medyanın korkusu"ndan başka şey gelmedi.
İyi de, bu "akıl" değil; vicdan hiç değil.
Bu tür bir korku-tehdit dengesi ile al gülüm ver gülüm ittifakı, halka dayanması gereken partilerin de, halkın sesi olması gereken gazeteciliğin de, halkın da hiç hayrına değil.
"Dehşet diyalektiği" gösterir ki, "cellat" da "kurban" tarafından rehin alınır genellikle.
Bir insan olarak, insan olmaktan çıkar.
Güç ve korku, onun sahibini ve kaynağını da içine alır.
Başka bir şey haline getirir.
***

Bütün bunlardan sonra, başlıktaki ifadeyi uzun uzun açmam gerekir mi?
Bu tür kudret dengeleri arasında, birey gazeteci; vicdana, adalete, meslek haysiyetine dayanmayan bir terazinin kefelerine sıkışmış ve her an safra muamelesi görecek biri haline gelir.
Keşke vakit bulup ve tevazu göstererek, Tayyip Bey, Tansu Hanım'dan, Bülent, Mesut, Hüsamettin, Devlet beylerden hatırat dinleyebilse.
Görecektir ki, güçlü iken medyayı kendilerine "narsist aynası" kılmak isteyenler, bu uğurda kendilerini "bir kısım medyanın patronu, yönetmeni" sananlar, kendi kuyularını da, memleketin çukurunu da derin kazmışlardır.
"Eleştiriye tahammülsüzlük" üstüne inşa edilen güç dengesi kaygandır; rüzgar döndü mü, fırıldak da döner.
Yatırımını fırıldaklık üstüne yapanın da başı döner!
Önce tatlı bir uyuşukluk, sonra mide bulantısı!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Sıkışmış bir vatandaş olarak gazeteci   / 19-03-2004
 Bataklıkta sadece terörist yoksa!   / 18-03-2004
 Endülüs'te raks, burada kıvırtmadır!   / 17-03-2004
 İşte böyle, hem nalına hem mıhına!   / 16-03-2004
 Ayinesi fiştir kişinin!   / 15-03-2004
 Hem nalına hem mıhına bir öfke   / 14-03-2004
 Demokrasiye ve vatandaşa taciz ateşi!   / 12-03-2004
 Gücün gemlenemez küstahlığı   / 11-03-2004
 İktidar tutkusunun erkek kokusu   / 10-03-2004
 Üç büyüğün nevi şahsına münhasırı   / 09-03-2004
MEHMET TEZKAN
Bilgili, Lucescu'yu gönderseydi Beşiktaş şampiyon...
EMRE AKÖZ
Seçmen çorba mı, börek mi?
Tarhan Erdem ve...
UMUR TALU
İflas eden projeler... Uyanık müflisler
3 Kasım'ın...
MUHARREM SARIKAYA
İlk mesaj Bardakoğlu'ndan
Genelkurmay İkinci Başkanı...
Blair'in seçim hamlesi
Bush'un Kasım'daki seçimi kaybetmesi, 2005 başındaki Irak raporunun...
'Irak savaşı Türkiye'ye yaradı'
İngiliz The Times gazetesi: Savaş bölgedeki bazı ülkelere istikrar ve...
Kulübeye veda
Kulübeye veda
G.Saray için antrenör ceketini dün 20.45'te astığını söyleyen...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Sarı Sayfalar | Günaydın | Bizimcity | Kapak Güzeli | Astroloji | ON Magazin | Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Teknoloji | Otomobil |Sinema | Hobi | Çizerler
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.