kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Sinema
    Çizerler
    Teknoloji
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Gulse Birsel @ SABAH
 

Kırmızı halı bizi bozar!

Hamdolsun bu yılki Oscar'ları da birlik beraberlik ve barış içinde teslim ettik. Ne Sean Penn, ne Susan Sarandon-Tim Robbins ekibi, Bush ve yönetimine küfür etmediler. Halbuki benim bütün gece beklediğim oydu. Yoksa Oscar'ların kime gideceği zaten belliydi. Yüzüklerin Efendisi silip süpürecek, Charlize Theron ayakta alkışlanacak, 'Soğuk Dağ' filmine mutlaka bir ödül gidecekti. Zaten her Oscar sonrası, ödüllerden çok, hangi aktrisin ne giydiği, kırmızı halı üzerinde ne açıklama yaptığı konuşulur.

Malumunuz, 'kırmızı halı' olayı ülkemizde de başladı artık. Film galaları, sadece gazetecilerin, blucinli gençlerin, meraklıların toplandığı, fosur fosur sigara içilen floresan ışıklı fuaye ortamından çıktı. Çıktı da, kırmızı halı olayı öyle basit bir şey değil ki! İlk bakışta, muhtemelen en ucuza yaşanacak en büyük lükstür kırmızı halı. Sonuçta metrekaresi beş milyona mı, on milyona mı, alırsın, serersin, bitti. Birden işin havası değişiverir. Ancak, önemli olan halının kendisi değil tabii, üzerinde yürüyenler.

Zamanında, havalı bir derginin editörü olduğum için yurtdışında böyle kırmızı halılı davetlere falan katılmışlığım çok. Hem de öyle Naomi'li, Elizabeth Taylor'lı, Prens Charles'lı davetler yani, boru değil. Bu esnada, kırmızı halının üzerinde yürüme usulünü de öğrenmiş bulunduk. (Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, düşünüyorum da benim ünlü olmadan önce çok daha ışıltılı bir hayatım varmış yav! Avrupa'da defileler, böyle havalı davetler... Şimdi bütün gün otur evde, üzerinde eşofmanla yazı yaz. Neyse.)

Olay şudur: Kırmızı halı, üzerinde rap rap yürümek için değil, durup fotoğraf çektirmek ve röportaj vermek için varolan bir fon. Ünlü, kırmızı halıya ayağını attığın andan itibaren, zaten yanlarda birikmiş onlarca basın mensubu, ona ismiyle bağırmaya başlıyor. Misal, 'Charlize' dendiği anda, Charlize'in, sesin geldiği yana bakıp, vücudunu en fotojenik hale getirerek gülümseyip poz vermesi lazım. Bunlardan yüz tane olunca yıldızların işi zorlaşıyor tabii. On metrelik kırmızı halıda yarım saat geçirenler var.

Bir de en ön sırada birikmiş televizyon röportajcılarını ekle. Hepsi birer soru sorsa... Yani film yıldızının, Oscar gecesi, esas mesaisi bu kırmızı hali. Halbuki bizde ne oluyor? Geçen gün seyrettim, İstanbul'da bir gala öyle kalabalık ki, kırmızı halı üzerinde ünlüler birbirine çarpıyor, birbirinin ayağına basıyor. Sonra basınımız da gidip: "Bilmemkim size çarptı, acıdı mı?!" gibi dünya magazin basınında ilk kez sorulmuş sorular yöneltiyorlar. Tabii, ünlülerin bir kısmının tarladan, dağdan, direkt kırmızı halıya ışınlanmış olmasının etkisi de var. Kolay değil, açık araziden sonra dar bir halı üzerinde itiş kakış yürümek. Bu raconu da öğreniriz zamanla diye düşünüyorum. Fakat ithal ettiğimiz her kültürel olaydaki gibi, bunda da 'altyapı eksikliğimiz var!' Yurtdışı davetlerde, kırmızı halı, her yandan yere sabitlenir ki, topuklu ayakkabılarla, hanımlar, halının kıvrımlarına takılıp düşmesinler diye.

Bizde, yanılmıyorsam kendi haline bırakılan kırmızı halıların ilk kurbanı Yeşim Salkım olmuştur. Bir açılış veya galada, net hatırlamıyorum, daha davetin girişinde yüksek topuklu ayakkabıları bir yere (bence halıya!) takılınca düşüvermişti. "Nazar mazar" dendi ama gerçek budur! Fark ettiyseniz, Hülya Avşar Şov'da da kırmızı halı hoşluğu yapılmış. Hani konuklar kırmızı halıdan yürüyerek sahneye gelsinler, gibi bir jest. Fakat bunun şarkıcısı vaar, dansözü vaaar. İlk halılı programda, oryantal Tanyeli, göbek atarken, yedi sekiz defa, halıya takılıp kapaklanmaktan son anda kurtuldu!

Benim tavsiyem, bir an önce bu batı taklitçiliğinden kurtulmamızdır! Kendimize göre orijinal bir çözüm bulalım. Mesela kırmızı halı değil de, kırmızı halıfleks kaplatalım gala girişlerine. Böylece kimse düşmez. Ekonomiktir. Ayrıca silinebilir, leke tutmaz. Çözüm tükenmez, insan yeter ki istesin.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kırmızı halı bizi bozar!   / 07-03-2004
 Alfa alfa filizine doğru adım adım   / 06-03-2004
 Sağlıklıyım, sağlıklısın, sağlıklılar!   / 29-02-2004
 Yaş kesen, baş keser!   / 28-02-2004
 Soğukalgınlığının psikolojik izdüşümleri!   / 22-02-2004
 Kahve falının püf noktaları!   / 21-02-2004
 Reyting olayının gerçek yüzü!   / 15-02-2004
 Neden yağlı yiyecekler daha lezzetli?   / 01-02-2004
 Televizyondan inciler!   / 25-01-2004
 On derste 'ödül töreni adabı'!   / 24-01-2004
HAKAN & UTKU
Dengesiz toplum diyalogları
- Aloooo... Necati Abi...
ESRA CEYHAN
Balık etinden tavuk etine
Yaz geldi gelecek sevgili...
GÜLSE BİRSEL
Tuhaf bir doğum günü!
Hayatımın en tuhaf doğum gününü...
AYŞE TÜTER
Lezzet Güneşi
Patates çorbası
Patates ve soğanın...
Bebek alışverişi faciaya dönüştü
7 aylık hamile Canan Balcı ailesiyle alışverişe gitti. Babası,...
Doktoru yıkan an: Bu annem
"Balkondan bir kadın düştü" ihbarıyla olay yerine giden doktor,...
Adliyeden firar etti
Ray-Ban gözlüklerinin Türkiye eski temsilcisinin oğlunu fidye için...
Bavulum olmadan asla!
Bavulum olmadan asla!
Manken Tülin Şahin gazetecilere poz vermek için yanındaki bavuldan...
Gamze otomobil kullanmayı öğrenmiş
Gamze otomobil kullanmayı öğrenmiş
Gamze ile ilk deneyimimiz biraz başarısızdı. Seyahatimizin ilk...
Yalnız bir kadın
Yalnız bir kadın
Her işte tuttuğunu koparan Tuğba Özay bugünlerde çok...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Sarı Sayfalar | Günaydın | Bizimcity | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Sinema | Çizerler | Teknoloji | On
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.