|
|
|
|
|
Bizim onur maçımız
|
|
Fener maçına tam kadro çıkacağız. Eğer adaletli bir lig olsaydı geçen yıl biz şampiyon olurduk".
İnanılacak gibi değildi. Denizlispor İnönü'de futbol dersi vererek Beşiktaş'a 4 gol atıyordu. Bu galibiyetle Denizlispor kümede kalmasında en önemli rolü oynuyordu. "Ölmüş Denizlispor'u dirilten bu antrenör kim?" dedim. Dediler ki; "Denizlispor genç takımını çalıştırıyor. Geçici olarak takımın başına getirildi. Çok genç ama çok yetenekli biri. Çağdaş bir antrenör. İnternet kullanıyor, yabancı yayınları takip ediyor, akademi mezunu ve bilimin ipine sarılan biri." Sonrasında Ersun Yanal'ı daha dikkatli bir gözle izledim ve şu yorumu yaptım; "Türk antrenörüne inanmam. Ama Ersun Yanal inandığım birkaç antrenörden biri. Bu genç antrenöre dikkat edin!..." Hep uzaktan yüzünü gördüğüm Ersun Yanal'la tuhaf tanıştık. Atatürk Havalimanı'nda genç bir adam bütün sevimliliği ile yanıma gelip, "O övgüyle bahsettiğin antrenör benim" dedi. İşte böyle tanıştık. Denizlispor'u ikinci ligden birinci lige çıkaracağını söyledi. Dediğini de o yıl yaptı; kariyerini de parlattı. (Daha sonra asistanı ise Tevfik Lav'dı..) Bir anekdot daha: Beşiktaş'ın İzmir'deki bir maç sonrası. Sevgili Ersun Yanal yanıma geldi ve dedi ki; "Beşiktaş yönetimi beni Scala'nın yardımcısı yapma teklifi yaptı. Ne dersin!..." Benim cevabım biraz ağabeyce oldu; "Senin hedefin bir yabancıya yardımcılıksa, sana olan tüm övgülerimi geri alıyorum...." Ersun Yanal gözümün içine bakarak aynen şöyle dedi; "Hep kendi kanatlarımla uçmak istedim. Uçacağım da..." Sonrası medyanın önünde gelişti. Ersun Yanal, Rıdvan Dilmen'in de yardımcılığını kabul etmedi. Dahası ve önemlisi Fenerbahçe'nin çok ciddi teklifine inanılmaz profesyonellikle yaklaştı. Sözü kısa kesiyorum. İşte o Ersun Yanal'la sohbet ederken antrenörlük idealini sordum. Cevap net ve inançlıydı; "Rüyalarıma giren tek şey bir Anadolu takımını Türkiye şampiyonu yapmak..." Ben de gülümsüyorum. "Yap işte. Harika bir takım yarattın. Savaşıyorlar, kazanıyorlar."
* Geçen yıl şampiyonluk senin avucunun içindeydi. Bu şansı kaçırdın? İnanır mısınız herkes 'Sizi şampiyon yapmazlar' diyordu. Ben de gülüp geçiyordum. Ama futbolcularım da bunun böyle olacağına inanıyorlardı. 'Biz şampiyonluğu hak ederiz ama olamayız' düşüncesi yaşandı. Ama sonradan böyle düşünenlerin haklı çıktığını gördüm. Eğer adaletli bir lig olsaydı, hakem hataları olmasaydı geçen yıl Beşiktaş değil, Gençlerbirliği şampiyon olurdu."
* Sevgili Yanal, sponsorların, güçlerin gençlerin önünü tıkayacağını söyledin. Bu bir gerçek. Şimdi diyorsun ki, "Hayallerim ve rüyam bir gün bir Anadolu takımını şampiyon yapmak. Nasıl olacak bu?" Bakınız seyirci inanılmaz bir olay. Fenerbahçe'yi bugün lider yapan güç seyirci. Beşiktaş'ı arkadan iten güç seyirci. Benim futbolcum sahaya çıkıyor kafasını kaldırıyor gökyüzü. Bu ortamda motivasyon sıfır. Şampiyonluğa oynamak için şampiyonluk isteyen seyirciye ihtiyaç var. Ankara'da bu güç var diyoruz ama bizim maçlara 2 bin 500 seyirci geliyor..."
* Sadece seyirci mi? Ya Medya! Ooooo. Bu da bir başka sorun. İnanılmaz işler yaptık. Bakın medya Beşiktaş ve Galatasaray'ın elenişini gündeme getirdi. Oysa Türkiye adına bizim ön plana çıkmamız gerekmez mi? Gençlerbirliği olarak medyadan destek istiyoruz. Ama medya 2bin 500 seyirciyi ölçü alıp bizi arka sayfalara atıyor."
* Seyirci diyorsun, doğrusun. Peki kadro, yani star oyuncuların rolü yok mu? Olmaz olur mu?.. Okan Koç ve Ahmed Hassan şuan kadromda olsalardı yine zirvede olurduk. Özellikle Ahmet Hassan'a çok ihtiyacım var. Şu an Türkiye'nin en kaliteli santrforu Mustafa Özkan'la büyük işler yaparlardı. Şuan Valencia karşısında şansımız inanılmaz yüksek olurdu. Ama oyuncular Anadolu'da durmak istemiyorlar. Ahmet Hassan söz verdi "tamam" dedi ertesi gün Beşiktaş'a gitti. Okan Koç'la anlaştık, ertesi gün "Ben gidiyorum" dedi. Denizli'den Ali Tandoğan, Mustafa Özkan ve Veysel Cihan'ın sözleşmeleri bitmişti aldım.
* Yani önemli oyuncuları kadroda tutmak zor diyorsun. Evet diyorum. Mesela Serkan Balcı ile 2007'ye kadar sözleşmem var. Duyuyorum ki Fenerbahçe ile Beşiktaş birbirlerine girmişler. Süleyman Youla'ya ise İspanya ve İngiltere'den bile teklif var. Bu oyuncuları nasıl tutacağım? Gençlerbirliği her yıl kadrosunu güçlendirmek isterken, oyuncu yitiriyor. Yani yeniden yapılanmaya giriyoruz. Zaman kaybediyoruz. Ekip olma ruhunu yitiriyoruz. Çok iyi oyunculara sahip olmanın bir olumlu yönü var. da şu; Kaliteli ve genç oyuncular kendilerini göstermek için olağanüstü motive oluyorlar...
* Lucescu'nun senin futbolunu tarif ederken, Rus ruleti gibi oynuyorlar. Çılgınca 4 forvetle saldırıyorlar"dedi. Bir eleştiri de senin hücumdan savunmaya dönerken sürekli faul yapan futbol felsefen? Lucescu'yu müthiş beğeniyorum. Ama bana haksızlık yapıyor. Savunmaya dönerken faul konusuna cevabım şu; Avrupa Kupaları'nda oynadığımız 6 zorlu maçta sadece 8 sarı kart gördük. Hiç kırmızı kartımız yok. Peki Beşiktaş'ın, Galatasaray'ın gördüğü kart sayısı kaç?... Ligde de faul ortalamamız Fenerbahçe'den sadece maç başına 3 fazla.
* Bugüne dönelim. Fenerbahçe ile lig ve kupada eşleştin. Bir gün daha dinlenmen gerekirken bugün Fener'le oynuyorsun? Bu benim de işime geldi. Yani Pazar günü oynamayı istemedim. Fenerbahçe'ye karşı en güçlü kadromla sahaya çıkacağım. Maça motive olursak sorun olmaz. Bu maça en güçlü kadromuzu sahaya süreceğim. Yorgunluk bahanem yok. 2 gün dinlenme sorunları çözer.
* F.Bahçe ile çok kritik bir maç yapacaksınız. Bu maç çok şeyi değiştirir herkes senin çok iyi bir F.Bahçeli olduğunu da biliyor? Elbette F.Bahçe'nin şampiyonluk için çok inançlı bir noktaya gelmesi işimizi zorlaştırdı. Bu maç onur maçımız. Bu maç benim maçım. Kazanarak ligdeki kötü izlenimleride silmek istiyoruz. Perşembe gecesi Valencia ile oynamamız F.Bahçe karşısına zayıf bir kadroyla çıkmamızı gerektirmiyor. Aksine tam kadro çıkıp bu maçı kazanarak moralimizi en üst noktaya taşımayı hedefliyoruz.
* Peki konuyu şampiyonluğa getirelim. Kim şampiyon olur? Birileri söylese güler geçerdim. Beşiktaş inanılmazı yaptı. Samsun maçında ki o stres neden. Puan kayıpları peş peşe oldu. Beşiktaş şansını azalttı. Şu an şampiyonluk Fenerbahçe'nin avuçları içinde. Trabzonspor da kalan maçlarını alırsa ikincilik için inanılmaz bir mücadele olabilir.
* Gençlerbirliği'ni bırakıp Üç Büyükler'den birine gidecek misin? Hayır, gitmeyeceğim. Yapacaklarımı Gençlerbirliği'nde yapacağım. Başkanım Sayın Cavcav neredeyse ölene kadar sözleşme teklif etti. Ben de söz verdim...
* Peki bu söz Ulusal takım için geçerli mi? Hayır geçersiz. Milli Takım daveti herşeyin üzerindedir. O görev antrenör için şereftir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|