kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Yaşama Dair
    Sinema
    Hobi
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Muharrem Sarikaya @ SABAH
 

"Mutlu bir zihin karışıklığı"

"Sorun gelecekte değil, geçmişin hatalarını bir türlü uzaklaştıramamış olmamızda..."
Bu söz, Nobel Barış Ödülü sahibi, İsrail İşçi Partisi lideri Şimon Peres'e ait.
CHP lideri Deniz Baykal'ın davetlisi olarak Ankara'ya gelen Peres, 82 yaşına rağmen kürsüde oldukça dinamik.
Zinde bir beyin ve akıcı konuşmasıyla herkesi büyülüyor. Baykal'ın onuruna verdiği yemekte yaptığı bir saat süren konuşmasında Peres, kelimenin tam anlamıyla beyinleri doyuruyor. Bütün salon bir saate yakın süre neredeyse nefes almadan kendisini dinliyor.
Baykal, uzun bir aradan sonra böyle bir organizasyonu yapmış olmalarının mutluluğunu yaşıyor. Bu yöndeki girişimlerin ve davetlerin devam etmesi gerektiğini söyleyenlere, espri ile karışık şöyle diyor: "Söyleyin, kimi istiyorsanız onu getirelim..."
CHP, on yılların ardından, belki de dış politikada kamuoyunun gözünden ırak kalmış olmanın verdiği imajı silmek için dün önemli bir açılım yapıyor.

Aynı noktaya gelinir mi?


Hükümetten de Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek de davetliler arasında yer alıyor.
Peres gelmeden önce salon girişinde Çiçek ile sohbet ediyoruz.
New York'ta devam eden Kıbrıs görüşmelerinde KKTC lideri Rauf Denktaş'ın önemli bir atak gerçekleştirdiğini belirtiyoruz.
Çiçek, "bir ekip oyunu içinde hareket edildiğinde bunun kazanımlarının da çok yüksek" olduğuna dikkat çekiyor.
Gelişmeleri yakından takip ettiklerini, 1 Mayıs'a kadar da bir çözüm bulunması için ellerinden gelen her türlü açılımı yapmaya hazır olduklarını bildiriyor.
"Herkes şunu görmeli; 1 Mayıs'a kadar çözüm bulamazsak ondan sonrasında nelerin olacağına cevap verilebilmeli" diyor.
Tam bu sırada yanımıza Baykal geliyor.
Baykal da Kıbrıs sohbetine katılıyor.
New York'ta Türk heyetinin önemli bir açılım yaptığını kendisi de kabul ediyor.
Hemen ardından şu soruya yanıt arıyor:
"Şimdi diyoruz ki; iki taraf otursun aralarında anlaşabildikleri konularda anlaşsınlar, anlaşamadıkları konuları bir kenara bıraksınlar, sonra garantör ülkeler Türkiye ve Yunanistan ile dörtlü görüşme yapılsın. Sonra üzerinde anlaşılamayan konular Annan'a teslim edilsin, o ne derse ondan sonra öyle olsun. İyi de, zaten iki taraf da birbirine zıt taraflarda olanlar değil mi? Türkiye ve Yunanistan devreye girince mi her şeyi çözecekler?"
Çiçek yüzüne her zaman hakim olan müstehzi havasıyla Baykal'ı dinliyor, hiçbir şey söylemiyor. Baykal ise Çiçek'e gülümseyerek şu soruyu yöneltiyor:
"26 Mart'a kadar bütün bunlar oldu bitti diyelim. Peki anlaşma sağlanamadı, o zaman ne olacak? Rumlar da AB de gelip görüşmeye katılsın önerisiyle gelirse ne olacak?"
Gazeteci arkadaşlarımızdan biri, "O zaman biz de ABD de gelsin deriz" esprisini yapıyor. Çiçek ise gülerek "Annan o zamana kadar bir çözüm bulur" diyor.
Baykal ise daha atak bir şekilde konuşmasını sürdürüyor:
"İyi ya işte, ben de onu söylüyorum. Sonuçta yine dönüp dolaşıp aynı noktaya gelinmeyecek mi? Ha bugün, ha 26 Mart'ta... Yine dönüp dolaşıp Annan'a, 'al sen çöz, sen ne istersen o olacak' denilmeyecek mi? Yapılan sadece bir zaman kazanmanın ötesinde değil."
Baykal bunları söylese de, "dilerim bir çözüm bulunur ve rahatlama sağlanır" diyerek de sözü Çiçek'e bırakıyor.
Çiçek ise aynı soruyu sormanın ötesinde bir tek kelime etmiyor:
"Çözüm bulunmaz ise 1 Mayıs'tan sonra ne olacağını bana anlatın..."
Çiçek buna rağmen, 1 Mayıs'a çözüm bulunacağı inancını kayda geçiriyor.
Herhangi bir şey söylemiyor, ancak bu konuda ellerinde güçlü kozlar bulunduğu yönünde izlenim veriyor.
Peres'in gelmek üzere olduğunu belirten görevlilerin misafirleri salona daveti ile sohbet yarım kalıyor.
Yemek öncesi kürsüye ilk Baykal çıkıyor, Peres'den övgü ile söz ettikten sonra, "Ortadoğu'da yeni bir başlangıcın" gerekli olduğunu belirtiyor.
Kürsüye gelen Peres, Ürdün Kralı Hüseyin'in kendisine, "Ortadoğu'da neler oluyor?" diye sorduğunda verdiği karşılığı şöyle açıklıyor: "Mutlu bir zihin karışıklığı içindeyiz..."
Salona girmeden önceki konuşmaları anımsıyoruz, aynı durumun Kıbrıs konusunda da Türkiye için geçerli olduğunu hissediyoruz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Partilerin Ankara sapağı   / 25-02-2004
 Solda 'gizli' eylem birliği   / 24-02-2004
 Madeni para mı, kağıt para mı?   / 22-02-2004
 Muhalefetsizliğin sancısı   / 20-02-2004
 Kürsüde Kıbrıs, salonda seçim   / 18-02-2004
 Ankara'nın NATO beklentisi   / 17-02-2004
 Bu yerel seçimde partiler silinecek   / 15-02-2004
 Avrupa Birliği sürprizi   / 14-02-2004
 "Mutlu bir zihin karışıklığı"   / 13-02-2004
 Teşkilata boyalı teslim   / 11-02-2004
MEHMET TEZKAN
Kargaşanın nedeni üyelik sistemi..
Hemen hemen her...
EMRE AKÖZ
Pırasayı sevmeyen bu yazıyı okusun!..
Benİm baba tarafım...
UMUR TALU
Bush'un parasıyla demokratlık (2)
Dün, "Büyük...
MUHARREM SARIKAYA
İnsan haklarına jandarma katkısı
Türkiye'nin, 1980'den...
PKK'yı terör örgütü listesine alın
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 3 günlük resmi Rusya ziyaretini...
Blair'e "çifte bela"
İngiltere lideri Blair'in Irak savaşı sancısı dinecek gibi değil:...
Çarşamba'ya herkes Pancu: 2-3
Çarşamba'ya herkes Pancu: 2-3
Siyah-beyazlı ekip özellikle ilk yarısında müthiş oynadığı maçta...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Sizinkiler | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Yaşama Dair | Sinema | Hobi
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.