|
|
|
|
|
|
Denktaş'a haritayı verdik ne kadar sadık göreceğiz
Erdoğan, New York'taki görüşmelere birkaç saat kala, Denktaş'a son mesajını verdi, "Yol haritasını verdik. Ne kadar sadık kalır ne kadar kalmaz görürüz. Sadık kalmazsa bedelini KKTC halkı öder" dedi.
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, New York'ta Türkiye saatiyle dün geceyarısı gerçekleşen görüşmelere birkaç saat kala, beklentisini açıkladı. Erdoğan, dün Güney Kore'den Türkiye'ye dönerken, uçakta, gazetecilerin soruları üzerine, şunları söyledi: "Şu anda biz neyi almak istiyorsak onu bekliyoruz. Türkiye'nin ve KKTC'nin menfaati neyi gerektiriyorsa, karşı tarafın da menfaatini gözetmek suretiyle bu işin çözümünün ortaya konulmasının gereğine inanıyorum. Ama sadece 'ben' derseniz, bu işi kotaramazsınız. Güney Kıbrıs, Annan planı konusunda açık açık '100 maddeye itirazımız var' diyor. Kuzey Kıbrıs'ın böyle birşeyi yok. Kuzey Kıbrıs bu noktada birkaç tane asli şeyi ortaya koyuyor, burada ne olacağı ortaya çıkmalı.'' Bir soru üzerine, "Denktaş ile prensip kararı aldık, medya yoluyla konuşmayacağız, benim sözümde durmam lazım'' diyen Erdoğan, "Denktaş farklı bir tavır sergiler mi?'' sorusu üzerine, "Kendisine bir yol haritası verdik. Ne kadar sadık kalır, ne kadar kalmaz bunu görürüz. Denktaş'ın müzakerelerden çekilmesi söz konusu değil'' dedi.
"BEDELİNİ KKTC HALKI ÖDER" Erdoğan, "Denktaş'ın müzakere planına sadık kalmaması durumunda ne olur'' sorusunu da, ''Onun bedelini KKTC ödeyecektir. 1 Mayıs'tan sonrasını oturup bir düşünün. Ne gelir, ne gider? Veyahut bu konularla bu kadar ilgilenenler, kurusıkı atanlar var. Bunlara bir sormak gerekir: 1 Mayıs'tan sonra KKTC ve Türkiye ne kazanacak, ne kaybedecek? Hepsini konuştuk'' diye yanıtladı.
"KİMSEYİ İKNA GÖREVİMİZ YOK" Başbakan, "Hâlâ bir adım önde olduğunuzu düşünüyor musunuz?'' sorusu üzerine, şöyle konuştu: "İstediğim konu, baştan sona bu. Bunların hiçbirisini gizli istemedik. Böyle olursa, bu iş çözülür. Sizler de bazı şeyleri vereceksiniz ama karşılığında bir şeyleri alacaksınız. Ama siz kendinizi olumsuzluklar üzerine inşa ederseniz, 'ver-kurtul anlayışıdır' diye yaklaşırsanız, işi çözemezsiniz.'' Başbakan, Meclis'te CHP'nin başvurusu üzerine, bugün Kıbrıs konusunda yapılacak genel görüşmeyle ilgili de, bir gazetecinin "Muhalefeti ikna edebilecek misiniz?'' sorusuna şu karşılığı verdi: "Kimsenin karşısındaki muarızını veya muhalifini ikna etmek diye bir görevi yoktur. Benim böyle bir derdim, problemim yok. Zaten diyalektikte böyle bir anlayış da olmaz. Muhalefet her zaman her şeyi söylüyor, söyler. Bizim doğru bildiğimizi başkası yanlış kabul edebilir. Matematik gibi iki kere iki 4 değil ki. Bize şu anda halkımızın verdiği iktidar yetkisi var. Biz bu yetkiyi görüşülmesi gereken her kesimle görüşüp adımlarımızı atıyoruz. Ama bu saniye saniye, her yerde herkesle konuşulacağı anlamına gelmez. Meclis'te böyle bir görüşmeyi arzu etmemizin nedeni bilgileri vermektir. Muhalefet gene bildiğini söyleyecektir. Bizim kimseye açık çek gibi ödün vermemiz söz konusu değil.''
ŞEHİTLERİN BAŞI, BAŞKA YÖNDE Erdoğan, Busan'da, Kore Savaşı'nda şehit düşenlerin yattığı BM Anıtsal Mezarlığı'nı ziyaret etti. Kore Savaşı'nda şehit düşen 462 Türk vatandaşının kabrinin bulunduğu bölümü de gezen Erdoğan, dua ettikten sonra, şehitlerin başlarının hangi yönde olduğunu sordu ve kıbleye dönük olmadığını söyledi. Erdoğan bu arada, şehitliğin üzerinde gezenleri de uyararak, mezarlara basmamalarını istedi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|