|
|
|
|
Sen karışma moruk!!
"Şunları biraraya toplayayım. Bir güzel muhabbet edelim" diye düşündüm. Mutfak işinden de anlarım.. Donattım sofrayı.. Bayağı uğraştım.. Hepsinin, ayrı ayrı ne yemekten, ne içmekten hoşlandığını iyi bilirim.. Bayağı da para gitti. Birinin yediğini öbürü yemez.. Ötekinin içtiğini beriki içmez.. Dört kişilik sofra kurdum. Mumları da yaktım.. Bak hepsi, Erick Satie severdi.. Hatırladım.. Müziği de ayarladım.. Geldiler.. Yirmi yaşımı, otuzbeş yaşımın karşısına oturttum. Kırk yaşımın karşısına da, ben geçtim.. Yirmi yaşım, otuzbeş yaşımı tutucu buldu.. Kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.. Yatıştırayım dedim.. "Sen karışma moruk" dediler.. Büyük hır çıktı. Komşular alttan üstten duvarlara vurdular.. Yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı.. Evin de içine ettiler.. Bende kabahat. Ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine..
***
Karı koca çok iyi anlaşırlardı. Ev sahibi olmak en büyük hayalleriydi. Bir kat alacak kadar parayı biriktirmek için çalışıp direndiler. Onlar parayı denkleştirdiğinde ev fiyatları beş misline çıkmıştı. Birkaç yıl daha dişlerini sıktılar, çalıştılar çabaladılar. Yemediler.. İçmediler.. Gezmediler.. Görmediler.. Para topladılar.. Ev fiyatları yine almış başını gitmiş. Bir türlü gerekli parayı denkleştiremediler. Baktılar çalışarak olmayacak. "Havadar bir yerden bir aile kabristanı alalım" dediler. Karısı deniz gören mezar istiyor.. Koca da "Selvilerin altında, ağaçların arasında düzayak bir yer olsun" diyor.. Karısı "Annem Aşiyan Mezarlığı'nda yatıyor.. Sağlığında rahmetli anama doyamamıştım.. Ben onun yanında yatmak isterim.." diye tutturmuş. Kocası "Benim anam babam da Karacaahmet'te.. Karacaahmet Mezarlığı çocuklara da yakın; bayramlarda kolay gelir giderler ziyaretimize.." demiş. Karısı "Ben o cadaloz kaynanamla aynı mezarlıkta dünyada yatmam.. Bana çok çektirdi.." deyince kıyamet kopmuş. Bu kadar yıl sonra boşandılar. Şimdi ikisi de huzur içinde yatacakları bir yerden mezar almak için para biriktiriyor.
***
Balık pazarına gittim.. Bir sürü alış-veriş yaptım. Palamut aldım, lakerda aldım.. Salata malzemesi.. Turp murp.. Mevye de aldım.. Fındık fıstık filan... Her akşam sokakta yemekten sıkıldım.. Evde yemek gibisi var mı canım.. Kurar karın sofrayı.. Bir şişe de rakı aldım.. Ellerim dolu, anahtarı çıkaramadım.. Çaldım kapıyı. Karım açtı.. Pek şaşırdı beni görünce.. Doğru mutfağa bıraktım elimdekileri.. "Ne arıyorsun sen burada.. Kafayı mı yedin.. Ne bunlar? Adam, biz seninle bir buçuk yıl önce boşandık.." dedi.. İnsan bazen unutuyor işte.. Yalnızlığın gözü kör olsun.. Bıraktım aldıklarımı, çıktım.. Gittim her akşam yediğim lokantada yedim yine... Tavsiye ederim paça çorbasını çok güzel yapıyorlar.. Evde böylesini yiyemez insan....
***
Uzun zamandır işsizdi. Kahvede karşılaştık. Suratı bir karış.. "Ne oldu.." dedim. "İşsizliğin fakirliğin gözü kör olsun. Dün akşam bizim eve hırsız girdi. Çalacak bir şey bulamadı. Hırsıza rezil olduk. Yakaladık herifi, utanmıyor busun, dedik.. Açım ondan yapıyorum, dedi.. Karıma ver şuna yesin birşeyler, dedim.. Dolap tamtakır.. Rezil olduk rezil.." "Eh sonra ne yaptınız?" dedim. "Komşudan beş milyon borç aldık, verdim adama. Adam açlıktan hırsız olmuş, eli boş gönderilir mi?"
***
Deli gibi aşık oldu. Esmer, yeşil gözlü bir fıstığa.. Kızı ben de gördüm.. Bir içim su.. "Süheyla'yı çok sevdiğim için kusurlarını da öğrenmek istiyordum.. Ama ser veriyor sır vermiyor.. Uğraştım, işi çözdüm.." dedi. "Ne yaptın?" dedim. "Onu en yakın kız arkadaşına övdüm. Şimdi herşeyi biliyorum.." dedi.
ALİ POYRAZOĞLU
|
|
|
|
|
|
|
|
|