|
|
|
|
|
|
Tinercilerin Sezai abisi
SEZAİ Biberoğulları, 17'sinde uyuşturucu batağına saplandı. İşinden ve ailesinden oldu. 10 yıl kullandığı uyuşturucudan, ailesinin desteğiyle uzun bir tedavi sonucu kurtuldu. Şimdi, UMATEM'de çalışıyor, her dakikasını madde bağımlısı çocuklara ayırıyor.
*** Kendini kurtardı sıra sokak çocuklarında
10 yılını uyuşturucu batağında geçiren Sezai Biberoğulları, tedaviyle kurtuldu. Şimdi Madde Bağımlılığı Merkezi’nde çocuklara umut oldu.
On yedisinde uyuşturucu batağına düştü; işinden, arkadaşlarından, ailesinden, hatta hayatından bile vazgeçti. Tam 10 yıl kanına sızan zehirin esiri oldu. Esrar, hap, eroin, hepsini kullandı. Uyuşturucu bulmak için işinden oldu, hırsızlık yaptı, inşaatlarda yaşadı. Sonunda ailesinin de desteğiyle tedavi olmaya karar verdi ve Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi bünyesindeki Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi'ne (AMATEM) yattı. Yaklaşık 1,5 yıl tedavi gördü, hayata yeniden başladı. Şimdi Uçucu Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi'nde (UMATEM), 'tinerci çocukların' umudu oldu. Sezai Biberoğulları (30), UMATEM'de tedavi gören çoğu sokaktan, yüzlerce çocuğa adadı kendini. Valiliğin de yardımıyla 6 ay önce yeni işine başlayan Sezai, "Bir çocuğu bile tinerden vazgeçirsem kârdır" diyor ve ekliyor: "Uyuşturucuyu alt ettim, işim var, para kazanıyor ve aileme destek oluyorum, en önemlisi de bu çocukların duygularını çok iyi anlıyorum."
BARLARA TAKILARAK BAŞLADI Sezai her şeyin, Taksim'deki rock barlara takılırken başladığını söylüyor. Önce alkol, derken daha fazla 'uçma' isteği ve ardından esrar geliyor. Gerisini şöyle anlatıyor Sezai Biberoğulları: "Bir süre sonra belli bir arkadaş grubu edindim. Bu barlarda eğlenmek için maddi durumunun çok iyi olması da gerekmiyor. İçki çok ucuz. Heavy metal ve hard rock müzikler eşliğinde alkol alıp kendimizden geçiyorduk. Bir süre sonra alkol yetmemeye başladı. O parçaları dinlerken 'uçmak' istiyorsun, vücudunun uyuşması gerekiyormuş hissine saplanıp kalıyorsun çünkü. Ardından esrar geldi. Yaklaşık üç yıl esrar kullandım." Emekli bir baba ve ev hanımı bir annenin en küçük oğlu olan Sezai, liseyi bitirdikten sonra çeşitli işlerde çalıştı. Malzeme operatörlüğü, bilgisayar konusunda teknik elemanlık ve elektrik tamirciliği yaptı. Ama uyuşturucu yüzünden hangi işe girdiyse tutunamadı. Artık dibe doğru gitmeye başlayan Sezai, bir süre sonra esrarın da 'kesmediğini' anlatıyor: "Belki kurtulurum diye 1996'da askere gittim. Fakat askerliği de İstanbul'da yapınca artık çarşı izninde bile sürekli esrar kullanmaya başladım.
YAŞAYAN BİR ÖLÜ OLMUŞTU Bir süre sonra olay anlaşıldı ve askerden kaçtım. Didim'de yakalandım. Askeri hapishanede yattım... Döndüğümde eroine başlamıştım. Başlarda burundan alıyordum. İşe de girmiştim ama artık hiçbir şey gözümde yoktu. Eroinin dozunu artırmıştım, damardan alıyordum. O süreçte onlarca kez iş değiştirdim. Her yeni işe başlarken, 'Bu kez bırakıyorum, yeni bir iş, yeni bir hayat' diyordum ama 15'inci gününde avans alıp eroine yatırıyordum." Artık 'yaşayan bir ölü' haline gelen Sezai, ailesinin durumu fark ettiğini ama çaresiz kaldığını söylüyor. "Tedavi olmaya yanaşmıyordum. Zaten iyice dibe vurmadan tedavi olmayı aklından geçirmiyorsun o süreçte" diyor. Eroin alabilmek için evdeki CD'lerini satan, hırsızlık yapıp hapse giren Sezai, "Hayatın anlamı sadece eroindi. Taksim'de takıldığım o arkadaş grubu ailem, arkadaşım, her şeyim olmuştu. Abimin cebinden para çalıyor, annemin parasını zorla alıyor, hemen eroine yatırıyordum. Bir süre sonra eve bile gitmemeye başladım. İnşaatlarda yatıp kalkıyordum. İki haftada bir eve uğruyordum. Bir gün eroin yüzünden kalbim durdu, hastaneye kaldırdılar. Abim, tedavi olmayı kabul etmezsem eve almayacağını söyledi. Eroinden uzak kalmak için ecstasy ve uyku ilaçları aldım ama olmadı" diye konuşuyor.
SONUNDA BEN KAZANDIM 10 yıl boyunca hayatla ölüm arasındaki çizgide yürüyen Sezai, başlarda bir faydası olmayacak diye tedaviye yanaşmamış. "Anladım ki o insanları sen buluyorsun. Kesin kararımı verip 2001'in Kasım ayında AMATEM'e yattım. İlk olarak cep telefonumu iptal ettim. Çünkü beni bulabilirlerdi. Kurtulmak için o çevreyle bağlarımı koparmalıydım. AMATEM'i askeri kamp gibi bir ortam sanıyordum. Ama gördüm ki buradaki doktorlar, hemşireler, herkes arkadaş gibi davranıyor. Bu beni çok etkilemişti. Yatarak tedavi süreci 3 ay sonra bitti ve biraz daha kalmak istedim. Rehabilitasyonum ise 15 ay sürdü. Ailem de Kadıköy'den Bakırköy'e taşındı. Her sabah 08.30'da AMATEM'e geliyor, işe gider gibi akşama kadar burada vakit geçiriyordum. Spor faaliyetleri, seminerler, bilardo, burada vakit geçirecek her imkan var. Sonunda uyuşturucuyu yendim! AMATEM'e çok şey borçluyum" diyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|