kapat
25.11.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



İnanç da var, iddia da

Bahattin Kaya "Berlin Türk-Alman İşadamları Birliği'nin" Başkanı. Daha önce de "Berlin Türk Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı" idi. Turizmci.

"2004 yazına" çok iyi bakıyor.

- Türk-Alman İşadamları Birliği'nin kaç üyesi var?

- 150.

- Kaçı Türk?

- 115'i Türk... 35 de Alman üyemiz var.

- Üyeleriniz kimler?

- Orta ölçekteki işletmelerin sahipleri.

- Orta ölçek derken... Ölçünüz?

- Mesela Dr. Süleyman Yüksel... Kimyacı... Müteahhitlik yapıyor... Cirosu 35 milyon euronun üzerinde... Berlin Barosu'na kayıtlı en az yirmi Türk avukat var... İsterseniz size daha ayrıntılı bilgi verebilirim.

****

Ve ayrıntı... Berlin'de 180 bin Türk yaşıyor. Berlin'deki Türk işletmesi sayısı ile altı bin. Bu işletmelerde "23 bin kişi" çalışıyor. Yüzde 70'i Türk. Yüzde 30'u Alman, Yunan, İspanyol, Portekizli, Afrikalı.......

Berlin'deki Türk işletmelerinin "sabit sermayeleri 850 milyon euro."

Ciroları "üç buçuk milyar euro."

Müşterilerinin "yüzde 52'si Alman."

****

Bahattin Kaya

- Bilimsel bir araştırma yaptırdık... Türkiye Araştırmalar Merkezi'ne... Bu ayrıntılar, o merkezin raporundan.

Türk işletmelerinin yüzde 70'inde "on veya daha az" işçi çalışıyor.

Müşterileri Alman olanların "işleri daha iyi... Daha karlı."

Bahattin Kaya

- Türk işletmelerinin yüzde 62'si, on yıldan daha genç.

- 30 yıllık işletme yok mu?

- Var... 30 yıl ve üzerindekilerin sayısı yüzde üç... Bunun sebebini söyleyeyim mi?

İşte sebep...

****

Herkes buraya "nasıl olsa Türkiye'ye döneceğim" diye geldi... Burada para kazanan, parasını Türkiye'ye götürdü... Yatırımını Türkiye'de yaptı... Ama on beş yıldır fark ettik ki, artık dönemeyiz... Ve on beş yıldır herkes yatırımını burada yapmaya, burada iş kurmaya başladı.

****

"Türkler'e" şöyle bir soru sorulmuş.

- Neden kendi işini kuruyorsun da, gidip bir fabrikada çalışmıyorsun?

Alınan yanıtlar

* İşsizlikten kurtulmak için (Yüzde 35).

* Bağımsız olmak, daha fazla para kazanmak için (Yüzde 30).

* Alman olmadığım için, çalışacağım fabrikada beni terfi ettirmezler ki (Yüzde 22).

****

Bahattin Kaya bize bir "kitap" verdi "Berlin İş Rehberi."

Rehber "328 sayfa."

Kapağı dahil, her sayfasında "birkaç işletmenin" reklamı var.

Rehber "Berlin'deki Türk işletmelerine" ait. Oto tamircisinden dönercisine, Malatya Pazarı'ndan Delta Elektronik'e, düğün organizasyonundan Blumen Yadigar'a, Sultan Un'dan Foto Berlin'e, boyacısından matbaacısına kadar. "Binlerce" işletme.

Bahattin Kaya

- Bu yüzyıl, bizim yüzyılımız olacak... Yaptıklarımız, yapacaklarımızın göstergesi... Avrupa'nın yarını Türkler'in... Bunu herkes görecek.

"Bu inanca, bu iddiaya" ancak şapka çıkarılır.

Berlin'in 'Kelkitli milletvekili'
Berlin'deki Türk-Alman İşadamları Birliği Başkanı Bahattin Kaya "akşam baloya gideceğiz" dedi

- 250 kişi gelecek... Berlin'de olduğunuzu duyanlar, sizi de baloda görmek istiyorlar.

Park Inn otelin, ikinci katındaki baloya gittik.

Dans, müzik, eğlence derken... Mikrofondan bir anons

- Bir davetli, salonda fazla sigara içildiğini söylüyor... Rahatsız olmuş... Eğer sigara içilmeye devam edilirse, baloyu terk edip, evine döneceğini söylüyor.

"Böyle bir anonsu" ilk kez duyuyorduk. Salondan ne tepki gelecek diye etrafa baktık. Öyle ya... Biri diyebilir ki "evine giderse gitsin."

Ama öyle diyen olmadı. Herkes bir anda sigarasını söndürüverdi.

Bizim için "ilginç bir gözlemdi."

BEŞ TÜRK
Baloda "siyasetçiler" de vardı.

Hem Türk, hem de Alman.

Türk siyasetçilerden biri de "Berlin, Eyalet Parlamentosu Üyesi" Dilek Kolat'tı. Berlin Parlamentosu'nda "141 milletvekili" var.

Beşi Türk. Bu beş Türk milletvekilinin ikisi erkek, üçü kadın.

Dilek Kolat, iktidar (SPD) milletvekili. Babası Nazif Demirel, 1963'te Almanya'ya marangoz olarak gelmiş.

Gümüşhane-Kelkit'ten. Baba, şimdi yaşlanmış ama "marangozluğa devam ediyor."

Dilek hanım

- Annem, tekstilden emekli... Babama da bırak artık marangozluğu diyoruz ama... Marangozluk onun aşkı, bir türlü bırakmıyor... Dedem de marangozdu.

İŞ VE ÇOCUK
Dilek Kolat 1970'te, üç yaşındayken Almanya'ya gitmiş. Teknik Üniversite'de, Ticari Matematik okumuş.

Almanya'da "gemi inşaatı" okumaya giden Kenan Kolat'la tanışıp, evlenmişler.

14 yıllık evliler

- Dilek hanım... Çocuk?

- Ay siz de tıpkı annem gibi konuşuyorsunuz... O da çocuk diyor, başka şey söylemiyor... Bunca iş arasında, çocuğu düşünmedik işte.

İŞSİZLİK
- Dilek hanım... Nelerle meşgulsünüz?

- Türk seçmenlerin sorunu işsizlik... Ve çocuklarının okullardaki başarısızlığı.

- İşsizlik ne durumda?

- Berlin'deki Türkler'de işsizlik oranı yüzde 48.

- Almanlar'da işsizlik oranı?

- Yüzde 18.

- Ya diğer yabancılarda?

- Türkler'deki kadar yüksek değil.

- Çocukların eğitimi ile ilgili sorunlar neler?

EĞİTİM SORUNU
- Türk çocuklarının yüzde 30'u, hiç diploma almadan okulu terk ediyor... Yüzde 30'unun diploması ise, en alt düzeydeki diploma... Ortaokul gibi... Yani Türk çocuklarının yüzde 60'ının, iş piyasasında şansı yok.

TRAFİK CEZALARI
- Daha, daha nelerle uğraşıyorsunuz?

- Ben Bütçe Komisyonu üyesiyim... Eyalet bütçemiz, Anayasa Mahkemesi'nden döndü... Onunla uğraşıyoruz.

Sonra söz "dokunulmazlıktan, ayrıcalıktan" açıldı.

Dilek hanım "ne dokunulmazlığı, ne ayrıcalığı" dedi

- Eskiden, milletvekili Berlin metrosuna parasız binermiş... O da kalktı... Doğrusu da kalkmasıydı.

Dilek hanım, Berlin'de otomobilini "yanlış yere" park etmiş.

Ceza "on euro."

Hız sınırını aşmış.

Ceza "200 euro."

Bir köyden 80 kilometre hızla geçmiş. "50 kilometreyi aştığı için" ceza

"100 euro."

- Milletvekili olduğunuzu söylemediniz mi?

- Söyleyip de rezil mi olayım?.. Ertesi gün gazetelere geçerim... Ayrıca ceza iki kat, üç kat artar... Mahkemeye verilirim.

MAHALLE KOMİTESİ
- Kelkit'i hiç gördünüz mü?

- Üç defa gittim... 1981, 1991 ve 2001'de... Çok özledim, yine gitmek istiyorum.

Dilek hanım, milletvekilliğinin yanı sıra, partisinin "mahalle komitesi başkanı." Sokak sokak, ev ev parti çalışması yapıyor.

HARMANDALI
Balo salonu gürültülü olduğu için, Dilek hanımla "salonun dışında... Lobideki masalardan birinde" sohbet ettik.

Eşi Kenan Kolat da yanımızdaydı.

Bir ara Kenan bey "bana müsaade" diyerek hızla yerinden fırlayıp, salona koştu

- Kusura bakmayın... Harmandalı çalmaya başladı... Mutlaka oynamalıyım.

SARIKIZ
Kenan Kolat gitti, harmandalı oynadı, döndü. Bu defa aniden Dilek hanım yerinden fırlamaz mı

- Horan çalmaya başladı... Sarı Kız oyunu... Kusura bakmayın, biraz horan tepip, döneceğim... Bizim Kelkit'te çok meşhurdur da.

ODTÜ'lü marketçi
Berlin'in göbeğinde bir market. "Kapalı alanı" bin metrekare.

Market "kaldırıma taşmış."

Kaldırım "sebze, meyve sergisi."

Burası "Anadolu Market."

Sahibi Konya-Karaman'dan Sadık Koyak.

Sadık Koyak "ODTÜ'den" mezun.

"İşletme" okumuş.

"Başarıyla" okulunu bitirmiş.

Diplomayı çerçeveletip duvara asmış ve...

"İş hayatına" atılmış.

İlk yaptığı iş "bir pazarcının yanında çalışmak."

Ondan "pazarcılığı" öğrenmiş.

Sonra kendisi pazarcılığa başlamış.

"Bugün" geldiği nokta

Berlin'deki iki pazaryerinde "kendisine ait birer bölüm" var.

Ve "üç de market."

Biz sadece birini gezdik.

Diğerleri de aynı büyüklükteymiş.

Markette dolaşırken "müşterilere" baktık. On müşteriden "sekizi" kadın.

Ve yine on müşteriden "yedisi, sekizi Alman."

Sadık Koyak Anadolu insanı.

Uğrayıp, marketini gezdik diye memnun oldu, bize bir ikramda bulunmak istedi.

Ve ramazan olduğu için, hemen eline bir poşet aldı.

İçine mandalina, ananas, elma, armut koymaya başladı

- Yerken beni hatırlarsınız.

- İyi de şimdi bunu nereye koyacağız?.. Ayrıca, otelde meyveyi ne yapacağız?.. Sağol... Akşama sen yersin.

Biz bunları söyleyince Sadık Koyak "alındı... İncindi... Yüzü donuklaştı."

"Üzülme" dedik.

Elindeki poşeti aldık.

Bu defa öylesine sevindi ki.

Boynumuza sarıldı

- Yolunuz düşerse Karaman'a selam söyleyin... Hemşehrilerim beni merak etmesinler.

Berlin tabelaları
Berlin'de "bir yerlere" gidiyorduk. Yolun kenarında bir "direkte" tabelalar gördük.

Tam "12 tabela." En üstteki "Buhara Fleisch."

Onun altındaki "Yeni Bolu."

Üçüncüsü "Hacılar." Sonra "Almanca iki tabela."

Ardından "Berlin Döner."

Otomobilden indik. "Tabelaların resmini" çektik. Sonra gözümüze ileride, bir binanın üzerinde, "başka bir tabela" çarptı. Tabelada "KA-RS" yazılıydı. Sorduk. Aldığımız yanıt

- Orası bir Türk işletmesi... Sahibi Karslı... Firmanın adı da KA-RS.

"O civarda" biraz daha "tabela resmi" çekecektik ama...

"Trafik polisinin geldiğini" görünce...

"Hevesimiz, kursağımızda kaldı."

Gurbet tutkalı
Adım başı bir "Türk derneği." "Adıyamanlılar" bir araya gelmişler.

"Yardımlaşma Derneği" kurmuşlar. Karslılar... Konyalılar... Rizeliler... Kastamonulular... Eskişehirliler.

Hepsinin de "yardımlaşma dernekleri" var.

Hatta "ilçelerin" bile.

Örneğin

"Denizli Yatağan Yardımlaşma Derneği."

"Birkaç derneğe" gittik.

"Yardımlaşma" gerçekten mükemmel.

Hem kendi aralarında.

Ve hem de "Türkiye'dekilerle."

Her dernekte dinlediğimiz bir sözü ise hiç unutmayacağız

- Türkiye'deyken birbirimize karşı böyle tutkun değildik... Ama vatandan ayrı kalmak yok mu?.. Hepimiz, tutkal gibi yapışıverdik... Meğer, gurbet bizim tutkalımızmış.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır