kapat
07.11.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

Nasrettin Hoca'nın diyarından

Afyon'a 90, Konya'ya 132, Isparta'ya 140 ve Ankara'ya 250 kilometre.

Çölde bir "vaha" misali, Anadolu ovasının ortasında bir "mikro klima."

Konya'da yıllık, metrekareye düşen yağış farklı. Akşehir'de çok farklı.

Konya'nın neredeyse iki katı. Bitki örtüsü de. 30 kilometrelik bir çember "yemyeşil."

Çam, kiraz, çilek, erik... Ne ararsanız var. Yukarıda Sultan Dağları, aşağıda Akşehir gölü "değişik bir klima" yaratmış.

****

Akşehir gölü dedik de, aklımıza geldi.

Göl "iyi durumda değil."

Tam "17 sahibi" var.

DSİ'den Özel İdare'ye, Çevre Bakanlığı'ndan Kültür Bakanlığı'na kadar.

17 sahibi olan yer "sahipsiz" demektir.

Göldeki su rezervi azalmış.

Göl kirlenmiş.

Ve 2001 yılında, Nasrettin Hoca şenliklerinde ilk kez "Akşehir gölüne maya çalınamamış."

2002'de çalınmış ama, zorla.

Zira göl "tuz gölüne dönmüş... Geri çekilmiş."

Çevresindeki sazlıklar kurumuş.

O sazlıklar ki kuşların saklanma yeri.

Balıkların da yumurtlama.

Güzelim Akşehir gölü, gözümüzün önünde, yok olma tehlikesi ile karşı, karşıya.

****

Kenti "canlı" bulduk.

ODTÜ'den, Isparta-Süleyman Demirel Üniversitesi'nden öğrenciler geliyor.

"Yamaç paraşütü" için.

"İç turizm" kente hareket ve bereket sağlıyor.

Organize Sanayi "eh, yavaş yavaş, o da oluyor."

Bir sanayici (Hasan Çakır) bisküvi fabrikası kuruyor... Yılbaşında üretime geçecek.

****

Belediyede "piyano sesi" duyunca, "TV'den mi geliyor" diye etrafa bakınırken...

"Piyano çalan Akşehirli'yi" gördük.

Akşehir'e yolunuz düşerse ve piyanoyu seviyorsanız "Belediyeye gidip, istediğinizi çalabilirsiniz."

Hoca ile eşeği
Nasrettin Hoca'nın, memleketi Akşehir'de "iki heykeli" var.

Birinci heykel

1989-1994 döneminin Belediye Başkanı Yaşar Canikoğlu tarafından yaptırılmış.

Emekli Ziraat Mühendisi olan ANAP'lı Canikoğlu düşünmüş ki

- Hoca, ters bir insan değildi... Bir defa eşeğe ters binecek olmuş, sonra da adı eşeğe ters binen Nasrettin diye kalmış... Bari, heykelinde olsun rahat etsin... Eşeğe ters değil, düz binsin.

Ve Hoca'nın "eşeğe düz olarak binmiş" bir heykelini yaptırıp, diktirmiş.

****

Belediye Başkanı "nasıl düşünürse, düşünsün" Hoca'yı bütün dünya "eşeğe ters binmiş haliyle" tanıyor.

"Espri de, felsefe de" böyle.

Ama "Başbakan öyle istemiş."

Heykel "öyle yapılmış."

****

Nuri Köksal, doktor.

1999'da Akşehir'e Belediye Başkanı seçildi... DSP'den.

Şimdi CHP'de.

Babası Cevdet Köksal da CHP'den Belediye Başkanı'ydı. (1968-1977)

Başarılı, sevilen bir isimdi.

Akşehir'de "Cevdet Köksal Caddesi"nde, anısı yaşıyor.

Dr. Nuri Köksal, Belediye Başkanı seçilince düşünmüş ki

- Yapılmış olan bir heykeli yıkmak doğru değil... Ama Hoca'nın esprisinin esası, eşeğe ters binmek... Öyleyse yeni bir heykel yaptırayım.

Doktor Nuri Başkan bizce "doğru düşünmüş."

****

Yeni heykel "sanatçıya" sipariş edilmiş. Sanatçı "sanatını... Hayal gücünü" konuşturmuş. Hoca'yı "eşeğe ters bindirmiş."

Ama eşek, öyle bir eşek ki "yarısı yok." Sadece "ön kısmı bulunan" bir eşek. Sanatçının "hayal gücüne" karışılmaz.

Bu ikinci heykel de "gülmece parkına" dikilmiş.

Ortada "yarım eşeğe ters binmiş Hoca'nın heykeli."

Çevresinde de "Nejat Uygur, Kel Hasan Efendi, Erol Günaydın, Müjdat Gezen, Ferhan Şensoy, Münir Özkul, İsmail Dümbüllü, Naşit Özcan, Kavuklu Hamdi'nin büstleri."

Hoca "aşağıdaki büstlere" bakıyor. Büstler de "yarım eşekli Hoca'ya."

****

İki heykelin arasındaki mesafe "25 metre." Ve iki heykel de "Nasrettin Hoca fıkrası" gibi.

Gelip geçen birine bakıyor "aaa, Hoca eşeğe düz binmiş" diye gülüyor. Diğerine bakıyor "aaa, eşeğin yarısı yok" diye gülüyor.

Bu da Akşehirli İzzet Baysal
Nasrettin Hoca'nın türbesini ziyaret eden hayli çok.

Gençler, türbe önünde resim çektiriyor. Yaşlılar, fatiha okuyor. Türbenin "az ötesinde" bir mezar taşı "diğer mezar taşlarından farklı olduğu için... Siyah olduğu için" dikkat çekiyor.

Taşın üzerinde "İzzet Baysal" yazısını gören "aaa" diyor

- Demek Bolu'da üniversite yaptıran hayırsever İzzet Baysal, Akşehir'de, Nasrettin Hoca'nın yakınında yatıyormuş.

Bu sırada "görevli" Metin Tanrıkulu beliriyor. Tanrıkulu "ziyaretçilere bilet kesiyor... Temizlik işleriyle uğraşıyor... Cenazelerin defin işlerine bakıyor... Turistlere rehberlik ediyor." Maşallah, elinden gelmeyen iş yok.

- Bu İzzet Baysal, başka İzzet Baysal.

- Yaa, öyle mi?

- Amerika'da, Kansas Üniversitesi'nden mezundur... Nakliyat, maden, ihracat işleriyle uğraşırdı... Hayırseverdi... Akşehir'de, İzzet Baysal Sağlık Ocağı var.

Dinleyenler "bu İzzet Baysal da hayırsevermiş" diyor.

Ve "bir fatiha da ona."

Perşembe pazarı
Akşehir'in Perşembe Pazarı'ndan bir manzara...

Vakit ilerlemiş, pazar artık dağılıyor. Bir adam, yanında "dördüncü sınıfta okuyan çocuğu" ile, pazardan "sebze, meyve artıklarını" topluyor.

Belediye Başkanı Dr. Nuri Köksal yaklaşıyor

- Ne yapıyorsun?

- Elektrikçiyim... İşsizim... Eve yiyecek bir şeyler topluyorum.

Nuri bey cebinden "üç, beş kuruş" çıkarıyor

- Al... Çocuğa harçlık verirsin.

Adam "sağol beyim" diyor, almıyor. Nuri bey

- Ben Belediye Başkanıyım... Yarın bana gel... Sana yiyecek, içecek yardımı yapacağım.

- Sağol beyim... Çok şükür benim elim, ayağım tutuyor... Benden daha kötü durumda olanlar var... Onlara yardım et.

****

İnsanımız "bu" işte. Aç ama "onurlu." Aç olmasına rağmen "kendisinden daha aç olanı" düşünecek kadar "vicdan sahibi."

Ve Türkiye'nin öncelikli sorunu hala "aş ve iş."

Büyük kentlerin varoşlarına, Anadolu'nun içlerine gittikçe, "tuzu kuruların yerleşim alanlarının dışına çıktıkça" bu durum daha iyi anlaşılıyor.

Uygulamalı Nasrettin Hoca fıkraları
Nasrettin Hoca fıkrası çok. Çoğunu da bilmeyen yok. Ama yine de bilmeyenler olabilir.

Özellikle de, yurdun çeşitli yerlerinden Akşehir'e Nasrettin Hoca türbesini gezmeye gelen öğrenciler.

Bilmeyenler için Akşehir'de "uygulamalı fıkra parkı" bile var.

Gülmece Parkı'nın bir bölümüne, Nasrettin Hoca'nın değişik heykelleri dikilmiş.

Birinde Hoca, mum ateşiyle yemek pişiriyor.

Altında da "Mum Ateşiyle Pişen Yemek" fıkrası yazılı.

Hoca, Akşehirliler'le iddiaya girmiş.

Eğer karanlık ve soğuk bir gecede, Akşehir meydanında beklerse, arkadaşları ona güzel bir ziyafet çekecek. Hoca tir tir titreyerek bekler.

- İddiayı kazandım arkadaşlar.

- Hayır Hoca... Sen, uzaktaki bir mum ışığı ile ısınmışsın... Ziyafeti hazırla.

Hoca, çaresiz "olur" der.

Koca kazanın altına bir mum koyar.

- Hoca, ne yapıyorsun?

- Bu mum ışığı ile size yemek pişiriyorum... Uzaktaki mum beni ısıttığına göre, bu mum da kazanı kaynatır.

İşte bunun gibi fıkralar. Hepsi de "heykelli, uygulamalı."

Birinde "Hoca, bindiği dalı kesiyor." Diğerinde "Hoca, Akşehir gölüne yoğurt mayası çalıyor." Az ötede ise "Ankara-Samanpazarı'nda yapılıp, getirilen ve Gülmece Parkı'na yerleştirilen" dünyanın en büyük kazanı.

"40 tonluk."

Eh, "Hoca'ya da bu yakışır."

Bedava köpek
Akşehir Belediye Başkanı Dr. Nuri Köksal "yeni evli." Eşi Gonca hanım, mimar.

Ve hayvanları çok seviyor.

Başkan da öyle.

Karı-koca hayvanlara böyle düşkün olunca, Akşehir'deki köpek barınağı da "dolup taşıyor."

Yaz tatiline Akşehir'e gelenlerin bir kısmı giderken köpeklerini sokağa bırakıyorlar.

Sağdan, soldan gelen başıboş köpekler de az değil.

Bunlar, barınakta toplanıyor.

On gün karantinada tutuluyorlar. Sonra kuduz aşısı.

Ardından "üç ayrı bölüme" alınıyorlar.

Dişiler, erkekler ve hamileler.

Belediyede veteriner olmadığı için, köpekler kısırlaştırılamıyor.

Şu anda barınakta 60 köpek var. Cins, cins.

Ve içlerinde bir kısmı da "adı bilinen... Pahalı" cinslerden.

Köpek sevenlere öneririz.

Akşehir barınağında "köpek bedava." Tabii giderken mimar hanıma "köpekleri doyurması için biraz yiyecek götürmek kaydıyla."

AKSEV
Bu vakfı herkesin tanımasını isteriz.

AKSEV. (Akşehir Kültür, Sağlık, Eğitim Vakfı.)

Bozkırın ortasında bir ilçede "üniversite öğrencilerine burs veriyor."

Binden fazla ihtiyaç sahibine sürekli ilaç, giyecek sağlıyor.

Bedensel özürlülere, tekerlekli araç dağıtıyor. Ve ramazan boyunca da...

Günde iki bin kişilik "iftar yemeği" düzenliyor.

"Kaynak" diyecek olursanız...

Kendisi zor geçinen işçi, ay sonunu zor getiren memur, bazen siftahsız dükkan kapatan esnaf "dişinden, tırnağından artırıyor" ve vakfa bağışta bulunuyor.

Akşehir'de "yakanıza bir rozet takacağız" dediler. AKSEV'in rozeti.

Ve "siz de artık AKSEV'li oldunuz" diye resmimizi çektiler.

Bravo AKSEV'e ve AKSEV'i yaşatan Akşehirliler'e.

Gülmece parkı, gülmece kasabı
Parkın adı "Gülmece Parkı." Kasap "Gülmece Kasabı."

Nasrettin Hoca'nın diyarına da bu yakışır. Gülmece Kasabı "iki ortak."

Feyzan Kalın ile Salih Akbaş. Kasaplık, ikisinin de baba mesleği. Kasaptaki fiyatlara gelince

Dana kıyma 9.5 milyon. Kuşbaşı 11, bonfile 15 milyon.

- Ey kasaplar, dün ne kadar iş yaptınız?

- 30 milyon.

- Bugün? (Sabah saat 11.00)

- Vallah siftah etmiş değiliz.

- Yani işler pek parlak değil.

- Kriz dönemi hepten kötüydü... Sonra açılır gibi oldu... Üç aydır duraklamada.

- Feyzan kasap, seçimde kime oy verdiniz?

- Önceleri ANAP'a verirdim... Sonra Güvercin'e attım... Bu defa AK Parti'ye.

- Ya siz Salih kasap?

- Aynen... Bu defa da AK Parti'yi deneyelim bakalım.

- Deneme nasıl gidiyor?

- İyi olur inşallah.

Akşehirspor'a kirazlı destek
Futbol güzel ama bir futbol takımını yaşatmak da oldukça pahalı. Özellikle de Anadolu'daki iller, ilçeler için. Akşehirli futbolu seviyor.

Akşehirspor'un güçlenmesini istiyor. Üçüncü ligden, ikinci lige çıkmasını. Ama bu kolay mı?

"Sürekli bir gelir" lazım.

Akşehir'de bu işe bir "formül" bulunmuş.

Belediye, Akşehirspor'a 58 bin metrekare arazi tahsis etmiş.

Buraya 1.800 kiraz fidanı dikilmiş.

Fidanlar iki yaşında.

Üç yıl sonra meyve alınmaya başlanacak. Akşehir'in kirazı meşhur.

1.800 fidanın yıllık getirisi "200-300 milyar."

Akşehirspor için "büyük para."

Kim akıl etmişse, iyi etmiş.

Dost eli
Akşehir'de, üzerinde "Dost Eli" yazılı bir minibüs gördük. Kenti gezerken, birkaç kez, aynı minibüs yine karşımıza çıktı.

"Neyin nesidir" diye merak ettik. Anlattılar.

Akşehir'de yüze yakın "böbrek hastası" varmış.

Bunların "hastaneye" gitmesi gerekiyor. "Diyalize."

Akşehir küçük yer ama yine de hastanın, hastaneye gidip, gelmesi kolay değil. Zaten hastaların çoğu "fakir, fukara."

"Dost Eli" işte onlar için Belediyenin tahsis ettiği minibüs.

Hasta, evinden alınıyor.

Hastaneye götürülüyor.

Yine evine getiriliyor.

Belediyeler her yıl kaldırım yenilemeye harcadıkları paranın "KDV'sini" böyle işlere harcasalar olmaz mı?

Yarın: Yol hikayeleri


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler
omer celik

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır