kapat
05.09.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

GREENCARD

MEHMET TEZKAN


Sezer ülkeyi nasıl yönetiyor?

Kabul ediyorum.. Herkesin yönetme anlayışı farklıdır..

Cumhurbaşkanı Sezer'in de farklı..

9. Cumhurbaşkanı Demirel ile karşılaştırıldığında taban tabana zıt diyebiliriz..

Demirel, aktif olmayı seviyordu.. Hem ülke meselelerinde hem de uluslararası platformda etkin olma, sözünü dinletme, yön verme çabası içindeydi..

Sezer ise devleti yazışarak yönetmeyi seviyor..

Yanına işadamı ordusunu, medya ordusunu alıp bürokratları toplayıp ülke ülke gezip yeni ufuklar açmayı sevmiyor..

Demirel de, Özal da bayılırdı..

Sezer halkın arasına karışmaktan, onlarla konuşmaktan, dert dinlemekten de hoşlanmıyor..

Demirel ise günün önemli bir bölümünü heyet kabulüne ayırırdı.. Türkiye'nin dört bir tarafından gelen heyetleri kabul eder, yerel sorunlarla çok yakından ilgilenirdi..

Çoğunu ismen tanır, hatır sorardı..

Yani kişilikleri farklı..

Bu da normal.. Biri politikanın içinden gelerek, politikaya bir ömür vererek Köşk'e çıktı..

Diğeri uzun yıllarını üst düzey yargı mensubu olarak geçirdi..

Demirel olaylara siyaset penceresinden bakardı..

Sezer hukuk penceresinden bakıyor..

Sezer'den sonra Köşk'e çıkacak kişi her ikisine de benzemeyebilir.. Sonuçta yönetme tarzını belirleyen temel kavram kişilik yapısıdır..

Cumhurbaşkanı ülkeyi böyle yönetir, tarzı bu olmalı diye bir kural, yazılı bir Anayasa metni yok.. Herkes Anayasal çerçevede istediği gibi yönetir..

Ama benim dikkatimi çeken biraz abartılı bulduğum birkaç nokta var..

Birincisi Sezer'in sade vatandaş gibi hipermarkete gidip, örneğin su almasını, bisküvi almasını, kasada sıra beklemesini anlamış değilim..

İlk bakışta çok doğal gelebilir.. Ama değil.. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı neden markete gidip su alsın ki.. Bu alışverişi yapacak kimse yok mu?

Şunu anlarım.. Sezer bir mağazaya girer, kendine gömlek, kravat seçer.. Bu zevktir..

Cumhurbaşkanı oldu diye 'Alışveriş zevkini' yedi yıllığına dolaba kaldırması gerekmez.. Boğazda balık yemeye de gitmeli, Ankara'daki bir kebapçıya da.

Bulunduğu makam buna engel değil.. Ama hipermarkete de gitmemeli..

Sezer'in çok alkış aldığı, çok takdir gördüğü bir tavrı daha var.. Aracının kırmızı ışıkta durmasını istiyor..

Ben karşıyım.. Bu, ülkeye önemli bir katkı sağlamaz ki.. Devletin en üst makamındaki kişinin aracı da bırakın ışıkta durmasın.. Kendi istemese de onlarca araç takip ediyor.. Daha büyük hengame değil mi?

Kabul edelim ki terör var.. Fırsat kollayan, iç karışıklık yaratmak için bekleyen terör belası var..

Tatil yapmaması da bence eleştirilecek bir davranış.. Bir hafta da olsa tatil yörelerini gezse, turizmi yerinde gözlemlese, bölge halkına moral verse, yön verse fena mı olur?

ABD savaşın ortasında, Bush bir ay tatile çıktı.. Almanya Başbakanı Schröder de İngiltere Başbakanı Blair de tatil yaptı..

Sezer de yapmalı.. Yapmalı ki tatil geleneği yerleşsin.. Biz de, sokaktaki vatandaş da tatil kavramını özümsesin..

Tabii bunlar kişisel tercihler.. Ölçü değil.. Bu davranışlarını sürdürmesi pek çok kişiyi ilgilendirmez..

Ama herkesi ilgilendiren bir yönetim tarzı var ki.. Asıl üzerinde durulması gereken nokta da bu..

Sezer diplomasiyi sevmiyor.. Dış dünyaya kapalı yaşıyor.. Temas yapmıyor..

Ülke sorunları hakkındaki düşüncelerini net biçimde ortaya koymuyor.. Halka mesaj vermiyor, yönlendirmiyor..

En önemli konularda bile televizyona çıkıp konuşmuyor..

Bence en büyük eksiklik burada..


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Destek Paketi
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır