|
 |
|
Yerli rakipler de reklam versin, pazar büyüsün
Unilever Türkiye Başkanı İzzet Karaca, "Koç, Sabancı ve Ülker'in gıdadaki çıkışları iyi. Reklam versinler, pazar büyüsün. Bu hepimize yarar" diyor
Genç, kalabalık ve iştahlı bir nüfus. Avrupa nüfusu yaşlanırken, Türkiye'nin gençliği tüm sektörler gibi gıdanın da stratejilerini belirliyor. Sektörün cazibesi için bir şey söylemeye gerek yok, büyük grupların son dönemde izlediği strateji ve iddialı çıkışları, aslında gelecekte rekabetin daha da güçleneceğinin önemli bir göstergesi.
Ülker yeni şirketler alarak sürekli büyüyor. Sabancı Grubu, geçtiğimiz yıl kurduğu GıdaSa ile 1 milyar dolarlık bir gıda portföyü oluşturmanın adımlarını atıyor, üstelik de yeni şirketler satın almaya hazırlandığını açıklıyor. Koç Grubu, gıdayı Tat şemsiyesi altında toplayarak yeniden yapılandırıyor.
Diğer yanda da pek çok markasıyla Türkiye'de varlık gösteren, geçtiğimiz günlerde de Sana'nın 50. yılını kutlayan bir uluslararası dev, Unilever var.
Unilever Türkiye ile Soros Investment Capital arasında Mayıs ayında bir anlaşma imzalandı. Buna göre, Unilever Türkiye'nin Yudum ve Sırma markaları altında ayçiçeği ve mısırözü yağı üreten şirketi Unikom'un hisseleri Soros Investment Capital'e devredildi. Ancak Komili zeytinyağları Türkiye'de stratejik marka ve yatırım alanı olarak kaldı.
Aradan 4 ay geçtiğinde ise Unilever Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Karaca, yeni marka yaratmayacaklarını, ancak mevcut markalarla başka kategorilere gireceklerini söylüyor. "Yani" diyor, "Sana'yı, Becel'i, Knorr'u alıştığınız ürünlerin dışındaki markalarda da görebilirsiniz."
* Büyük holdingler başta olmak üzere, yerli gruplar gıdada agresif bir politika izlemeye ve yeni ürünler çıkarmaya başladı. Siz bu rekabet ortamını neye bağlıyor ve nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gıda uçsuz bucaksız bir alan. Tüm gıda alanlarında çalışacağız diye bir şey yok. Biz pazara, 'en kötü ihtimalle ikinci olalım' diye bir iddiayla giriyoruz. Ama diğer rakiplerimizin gıdanın tüm sektörlerinde çalışmak gibi bir prensipleri var. Bizim, en iyi yerde olmak, marka lideri olmak ve pazarı burada büyütelim diye bir stratejimiz var. Bu arada tabii Unilever'in tüm dünyada sahip olduğu bazı teknolojiler var. Margarini ilk defa Lever piyasaya sundu. Bir örnek de Knorr. Knorr'un geliştirme merkezi Almanya'dır. Her türlü teknolojiyle en iyi ürünü nasıl yaparız diye çalışır. Biz alıp onu Türkiye'ye getirmedik. Türkiye'deki en iyi aşçıları toplayıp Almanya'ya gönderdik. Orada beraber geliştirdiler.
* Türk firmalarının gıdaya bu denli odaklanması, krizlerde en son küçülen alanın gıda olmasından mı kaynaklanıyor sizce?
Gıdanın Türkiye'de daha da büyüyeceğine inanıyoruz. Krizde önce otomobil, sonra beyaz eşya en son da gıdadan bir miktar fedakarlık oldu. Bir miktar ucuz mallara yönelme oldu. Oradan şimdi tekrar markalara doğru talep artışı var.
* Yerlilerin rekabeti sizin stratejilerinizi değiştirecek mi?
Türkiye'deki tüketim Avrupa ve ABD'ye göre çok düşük. Dondurma mesela 1 litre tüketiliyor. Avrupa'da 15, ABD'de 22 litre. Rakibimiz de reklam yapsın ve pazarı beraber büyütelim. Ama çok ciddi bir kayıtdışı var, merdivenaltı üretim var. Köklü şirketler yeter ki reklam yapsınlar, bu pazarı büyütür ve hepimize yarar.
* Likit yağdan çıktınız. Türkiye stratejinizde yeni ürün ve markalar var mı?
Global stratejilere bağlı olarak çıktığımız bazı ürünler var evet. Likit yağdan çıktık. Bundan sonra çok fazla marka girişi olmayacak ama piyasada kabul görmüş mevcut markalarımızda portföy genişlemesine gideceğiz ve gidiyoruz da. Diyelim ki Sana yağı bugün margarinse yeni sürprizler olabilir. Komili zeytinyağı devam edecek. Becel, Knorr ve Sana'nın tüketici gözünde güven, yenilikçilik gibi kabul görmüş özellikleri var. Bunu kullanarak başka kategorilere girebiliriz.
* Unilever Türkiye'nin toplam cirosu nedir?
Gıda, kişisel bakım, ev bakımı ve endüstriyel ürünler alanındaki şirketlerimizin toplam cirosu 600-800 milyon dolar arasında.
Esen EVRAN
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
