kapat
03.09.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMÄ°
limasollu
TÃœRKÄ°YE
DÃœNYA
POLÄ°TÄ°KA
SPOR
MEDYA
SERÄ° Ä°LANLAR
METEO
TRAFÄ°K
ÅžANS&OYUN
ACÄ°L TEL

GREENCARD

REFÄ°K DURBAÅž


İçimizdeki Amerika...

Şu sıralar Amerika'nın içinde bulunduğu bir kaos ortamını sıklıkla duymaktayız. Peki, bizim içimizdeki Amerika'nın yarattığı kaos? Ormanlarını "vasıfsız" kategorisine sokma cesaretini gösteren hangi Avrupa ülkesi var, bilinmez ama tek-tek özelleştirilen kamu kurum ve kuruluşlarının "devletin ekonomideki hacmini azaltmak" bahanesi ile nasıl satıldığına şahit olmaktayız. Ekonomideki kısa vadeli konjonktürel dalgalanmaların sevinçleriyle insanlar uykularında mışıl-mışıl uyuyorlar belki, hiç kimse uykusundan feda edip de bu düzen neden böyle işliyor diye sormuyor. Türkiye bir tüketim toplumuna dönüşüyor ve her tüketim toplumunun kaderi gibi yazgısı başka ülkeler tarafından yazılıyor.

Dünyada az ve orta gelişmiş seviyedeki ülkelerin kaderi, aslında çok fazla kültürel mirası ve potansiyel ekonomik kaynağı olan Türkiye için de aynı harflerle yazılıyor. Türkiye'yi tek tip bir rasyonel birey mantığına indirgersek bu rasyonel birey tanımlamasının dışındaki, gelirine göre harcama yapmayan ve elindeki kaynakları tasarrufa dönüştürmede başarısız, yani irrasyonel birey kavramına yaklaşırken görebiliriz.

Türk insanı bunca hengame içinde "bireysel mutluluğu" tercih ediyor ve geçmişinden getirdiği dinsel etkilerle kaderci yaşamını sürdürüyor. Bu yüzden elektrik kesintileri kimsenin hayatını felç etmiyor, bu yüzden olası savaş coğrafyalarında "ortada kalmak" insanların bireysel mutluluğunu etkilemiyor. Amerika'da her şey bir elektrik kesintisi ile başlamışsa, içimizdeki Amerikan hayranı mantığın fişini hümanist bir tavırla çekmenin sizce de zamanı gelmemiş midir? "Laissez-faire" (bırakınız yapsınlar) mantığı Türkiye'de yasal altyapı yeterince tartışılmadan, sizce hangi siyasi makamların ve onların yanında yer alanların işine gelecektir?

ÖZGE ZENGİN/ANKARA

Kime inanalım?
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Ankara'da açıklama yaparak hiç kimseden zorla bağış alınamayacağını ve velinin çocuğunu en yakındaki okula rahatlıkla yazdırabileceğini söylerken İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey'in okullarda deliğin büyük, devletin sağladığı olanakların yetersiz olduğunu, kesinlikle velilerin katkısı bulunması gerektiğini söylüyor. Ve bugün maalesef pek çok okulda İl Milli Eğitim Müdürü'nden alınan cesaretle camlara bile kayıt için bağış miktarının ne kadar olacağı asılmış durumda. Bu bağış gücü olmayan velilerin okulun yetkilileri karşısındaki ezikliğini siz düşünün...

ÖMER ERTUĞ İSTANBUL

"Asker"e af yok mu?
Devleti yönetenlerimiz toplumumuzun hemen tüm kesimlerini ilgilendiren birçok kanun dışı davranışlara müteaddit defalar af uygulamaları getirmiş, fakat ne hikmetse her seferinde sadece "asker"leri kapsam dışında tutmuşlardır. İşin en acı tarafı ise neredeyse 20 yıl önce basit bir disiplin suçu yüzünden aldığım cezanın yaptırımınınşimdiki emeklilik hayatımda da sürüyor olması ve trajikomik olan yanı ben öldükten sonra eşimin de aynı cezai müeyyide ile ömrünü tamamlayacak bulunması... Sayın milletvekillerinden emekli olmuş tüm Silahlı Kuvvetler mensupları adına yeni yasama döneminde bu konuyu çözümleyecek düzenlemeler yapmalarını bekliyorum.

ZEKİ ÇETİNKAYA (Emekli Ordu Mensubu)


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Destek Paketi
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır